Maceracı ziyaretçilerin daha çok ilgi gösterdiği, Akdeniz’den Sahra Çölü’ne uzanan Cezayir, Kuzey Afrika’nın büyüklerinden biri. 38 milyonluk ülkede resmi dil Arapça. Afrika’nın en büyük ülkelerinden biri olan Cezayir, Avrupa’ya da çok yakın konumuyla seyahat için mükemmel bir nokta.
Başkent Algiers, Arap Mağreb ülkeleri arasında en karizmatik olan şehir. Şehir nostaljik olmakla birlikte kolonyal, modern mimari ve geleneksel yapıların karışımıyla renkli bir uyum ve güzellik yakalamış. Kuzey kıyılarına doğru hala çok iyi durumda olan Roman şehirleri ve verimli kırsallar uzanıyor.
Cezayir’in en büyük kozu, olağanüstü Sahra bölgesi. Burası bir çok efsanenin yaşandığı yerler. Ama belki de Cezayir’i en çekici kılan şey yerlilerin misafirperverliği ve oldukça meraklı oluşları. Eğer kültürel, heyecan dolu bir vaha macerası arıyorsanız gitmeniz gereken yer Cezayir.
Bu kimsenin yaşamadığı çöldeki en büyük vaha Timimoun. Karakteristik mimarisi, kırmızı çamurdan yapılmış binalar Sahra Afrika’sı hakkında ipuçları veriyor. Dik kayalıkların ucunda konumlanmış bu yer, tuz gölü ve ötesinde nefes kesen bir manzaraya sahip.
Ülkenin büyüleyici başkenti Algeria modernizmin, gelenekselliğin ve kolonizmin buluştuğu bir kent. Şehir sarp ve dar, labirenti andıran sokaklara sahip. Bunların yanı sıra Osmanlı döneminden kalma bir kaç saray da keşfedilmek için sizleri bekliyor. Şehrin tepesinde ise Algeria’nın kalesi bulunuyor. Labirent benzeri sokaklar aşağıya, Algeria’nın büyük mavi sahiline doğru iniyor. Deniz, gökyüzü ve yeşil vadi size yol boyu eşlik ediyor.
“Oued M’Zab” isimli nehir vadisi, Sahara’nın en ucunda, beş kenti bir araya getirir: Gardaia, Melika, Beni Isguen, Bou Noura ve El Ateuf. Genellikle toplamda bu şehirlere Ghardaia deniyor, bu kent bir nevi bu beş kentin başkenti durumunda. Farklı kimliklere sahip olsalar da birlikte gelişip büyüyorlar. Burada bir halı için pazarlık yapabilir, ortaçağdan kalma şehre göz atabilir ya da palmiyelerin gölgesinde yüzebilirsiniz.
Burada en çok seveceğiniz yemeklerden biri Couscous olacak. Tajine ise et severleri mutlu edecek bir tat. Burada içeceğiniz en sert çayları tadacaksınız.
Kasım ve nisan ayları daha ılıman bir hava hakim. Turistik olarak Sahara’nın en yoğun olduğu dönem. Mart ve temmuz aylarında ise kuzey resmen baharın etkisiyle çiçek açar ve Roma kalıntılarını gezmek için harika bir zamandır. Ağustos ayı geleneksel Rai festivali ve Ramazan’a denk gelir.
Cezayir
Üst Seviye Bir Seyahat İstikameti Belirlemenin Zamanı En büyük şehrinin ve başkentinin adı olan Cezayir, ismini ülkenin adından alıyor. Şehrin bir kısmı Kuzey Afrika’da yer alırken, birkaç yüz kilometre ile düz bir çizgi halinde, güney İspanya ve Akdeniz ile yüz yüze olarak konumlanıyor. Cezayir gibi, başkent Cezayir şehri de tarihinde birçok karışıklık ve kaos ortamı görmüş. Çok yakın bir tarih olan 2007 yılında ise birkaç bombalı saldırı olmuş. Belki de bu sebepten dolayı kent tam olarak turistlerin, turistik amaçları için ilk tercihleri olmamakla beraber, burayı tercih edip etmemek size kalmış. Haber başlıklarının her zaman gerçekleri söylemediğini unutmayın. Ancak UNESCO Dünya Mirası Alanları ve muhteşem dağlık kıyılarının varlığı bile, şehrin gizemini ortaya çıkarması ve turistlerin şehre akın etmesi için yeterli bir sebep olabilir.
Franklin Roosevelt Bulvarı üzerinde yer alan Bardo Tarih Öncesi ve Etnografya Ulusal Müzesi, 1928 yıllında kurulmuştur. Müze bünyesinde çok sayıda eser bulunur. Burada Neolitik dönemlere ait seramik, kaya oyma kalıntıları gibi eserler sergilenmektedir. Bunun yanında yine birçok resim bulunur. Cezayir’in en çok ziyaret edilen noktalarından biridir. Buraya yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin.
Notre Dame Katedrali, 1872 yıllında Fransız yapımı bir kilisedir. Dikkat çekici bir mimari yapıya sahiptir. Özellikle kum rengiyle de dikkat çekmektedir. Bu katedrali her yıl çok sayıda kişi tarafında ziyaret etmektedir. Buraya yolunuz düşerse mutlaka ziyaret edin. Bu kilisesin mimarisi oldukça dikkat çekmektedir.
Cezayir Modern Sanat Müzesi, 2007 yıllında hizmette açılmıştır. Müze binası 1901-1907 yılları arasında inşa edilmiştir. Halk tarafında çoğu zaman ‘MaMa’ olarak bilinmektedir. Müze de başta Olivier Debre ve M’Hamed Issiakhem gibi önemli kişilerin eserleri sergilenmektedir. Buraya her yıl çok sayıda kişi tarafında ziyaret edilmektedir. Sizin de yolunuz düşerse mutlaka burayı ziyaret edin.
Ketchaoua Camii, 1612 yıllında inşa edilmiştir. Ülkenin en görkemli bir camisidir. Bizans ve Mağrip mimarisinin harika uyumu ile oldukça dikkat çekmektedir. Buraya yolunuz düşerse bu camiyi mutlaka ziyaret edin.
Kazbah ya da kale, şehrin dünya mirası alanı ve etrafı duvarlarla çevrilmiş. Bu bölgede birçok kasaba bulunuyor. Cezayir Kalesi, denize bakan konumu, UNESCO’ya göre kale kalıntıları ve toplumun köklü duygusunu yansıtan Osmanlı tarzı geleneksel kentsel yapıları ve eski camiileri ile eşsiz. Kısaca burası görmeye değer bir yer. Bir diğer kayda değer cazibe merkezi ise Notre Dame D’Afrique’te bulunan muhteşem körfez kıyısı. 125 metre aşağıdaki denizi gören uçurumun üstünde kurulmuş ve manzarası mimari olarak nefes kesici nitelikte. Ama sakın başkent Cezayir’in tek çekici yanının tarihi yapısı olduğunu düşünmeyin. Gezi alanları etrafında biraz yürüyüş yapıp etrafa baktığınızda, bu şehrin o kadar da kötü olmadığını göreceksiniz. Hatta, şu da bir gerçek, şehir oldukça göz kamaştırıcı.
Timgad
Cezayir’in Aurès Dağları’nda yer alan Timgad, MS 100 yılı civarında İmparator Trajan tarafından kurulan bir antik kenttir. Tarihi sütunlar, surlar ve diğer yapıları bünyesine barındıran bu kent, her yıl çok sayıda kişi tarafında ziyaret edilmektedir. Bu kentte birçok tarihi yapı bulunur. Cezayir’de mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.
Annaba
Akdeniz kıyısında yer alan Annaba, yaklaşık 300 bin nüfusuyla Cezayir’in en büyük 4. şehridir. Bu şehirde çok sayıda medeniyetin izlerine rastlanmıştır. Özellikle St. Augustine Kilisesi ve Fransız sömürge döneminde kalma binaları mutlaka ziyaret edin. Buraya yolunuz düşerse bu tarihi kenti mutlaka ziyaret edin.
Kasbah
Kasbah, Cezayir’de yer alan bir şehirdir. Bu kentte birçok tarihi yapı bulunmaktadır. Kentte bulunan labirent gibi yolları, 16. yüzyıldan kalma bir kale ve 3 tane önemli cami bulunuyor. Bu camilerden en önemlisi El Kebir Camisi’dir. Cezayir’e yolunuz düşerse bu kenti mutlaka ziyaret edin. Burada yer alan yapılar 1992 yıllında Unesco tarafından koruma altına almıştır.
Hamma Bahçeleri, 1832 yıllında 58 hektarlık bir alanda ziyarette açılmış bir bahçedir. Daha sonraki yıllarda sürekli eklemeler yapıldı. 1842 yıllından sonra Dünya Bitki İklimlendirme Testlerinin önemli bir mekanı haline geldi. Bu bahçe içerisinde çok sayıda bitki türü ve kuş türü bulunur. Buraya gelip yemyeşil bahçeyi ziyaret edebilirsiniz.
El Kala Ulusal Parkı, tam 800 kilometrekarelik bir milli park alanıdır. 1990 yılında UNESCO tarafında koruma altına almıştır. Park bünyesinde 40 memeli, 25 av kuşu türü, 64 tatlı su kuşu türü ve 9 deniz kuşu türü bulunur. Afrika’nın en popüler parklarından biri olup her yıl çok sayıda kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Mzab Vadisi, insan eliyle oluşturulan yapılarla beraber değerli bir füzyon meydana getirmektedir. Bu vadi içerisinde dış kuvvetler tarafında oluşan birçok yapı bulunur. Bu vadi 1982 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne alınmıştır. Buraya yolunuz düşerse mutlaka bu vadiyi ziyaret edin.
