Ruanda ya da resmi adı ile Ruanda Cumhuriyeti, Afrika kıtasının orta bölümünün doğu kısmında yer alan ve denize kıyısı bulunmayan bir ülkedir. Ülkenin sınır komşularını (kuzeyden saat yönünde ilerlendiğinde) Uganda, Tanzanya, Burundi ve bir kısmı Kivu Gölü ile olmak üzere Demokratik Kongo Cumhuriyeti oluşturmaktadır. Ülkenin başkenti Kigali’dir. Ülke ismi, eski Ruanda dilinde bulunan “Kwanda” (Türkçe:büyümek,genişlemek) kelimesinden gelmektedir.
Ülke, engebeli yapısı nedeniyle bin tepeli ülke olarak da adlandırılmaktadır. Kelimenin Fransızca karşılığı olan Mille Collines terimi ülke genelinde de sık kullanılmakta olup, ülkede radyo ve televizyon yayını yapan Radio-Télévision Libre des Mille Collines bu ismi kullanmaktadır. Bu kelime günümüzde Ruanda’nın eş anlamlısı olarak günlük hayatta da sık olarak kullanılmaktadır.
Ülke genel olarak üç arazi çeşidine ayrılmış konumdadır. Bu araziler güneydoğu vadileri, merkezi yüksek platolar ve Kongo-Nil havzasıdır. Ülkenin merkezinde yer alan yüksek platolar 1.500 metre ile 2 bin metre yüksekliği arasında bulunmakta olup, güneydoğu vadileri ile Kongo-Nil havzası arasında kalmaktadır. Bu bölgeler birçok su yolu ile bölünmüş olup, özellikle Kongo-Nil havzasına doğru ilerledikçe ülke için kullanılan bin tepeli ülke deyimi ile doğru orantılı birçok tepe gözlemlenebilmektedir. Bölgede yüzey su kaynaklarının bolluğu ile birlikte yıllık yağış ortalamalarının yüksek olması nedeniyle tarımsal faaliyetler yoğun bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Geçmiş yıllarda bölgede çok sık bir şekilde bulunan ormanlık alanlar ise tamamen yok olmuş konumdadır.
Ruanda’nın özellikle yüksek kesimleri burada yaşanan özel ekolojik sistemin de etkisi ile emsalsiz yaban hayatı ve bitki örtüsüne sahiptir. Bu bölgelerde mevcut olan nemli, sisli ve soğuk tropikal iklim bu ortamın oluşmasında başlıca etkenler arasında yer almaktadır. Özellikle Nyungwe yağmur ormanları ülkenin geriye kalan tek yağmur ormanları olarak benzersiz bir çeşitliliğe sahiptir.
Ülkenin orta kısımlarında alanlar genel olarak tarımsal faaliyetler gerçekleştirmek adına tarım alanı olarak kullanılmaktadır.
Ülkenin kurak ve sıcak doğu bölgelerinde ise çimin ve ağaçların hâkim olduğu ovalar ağırlıkla bulunmakta olup, ayrıca bataklıklar ve göller de bu bölgelerde yer yüzeyini şekillendirmektedir. Bölgede yer alan Akagera Ulusal Parkı 1994 yılına kadar bünyesinde birçok aslan, leopar, zebra, impala, antilop vb. gibi hayvanların yanı sıra, az miktarda da olsa fil ve zürafa mevcuttu. Sulak alanlarda birçok su aygırı ve timsah yaşamaktaydı. İç savaşın etkisi nedeniyle ülkede başta aslan ve zebralar olmak üzere yaban hayat neredeyse bitme noktasına gelmiştir.
Kigali
Kigali, Afrika’da yer alan Ruanda ülkesinin başkenti ve en büyük şehridir. 2006 yılında sınırları genişletilen şehir, aynı zaman kendi ismiyle, “Kigali City” olarak da bir bölgeye sahiptir.
Ruanda soykırımının da etkisiyle pek çok müze, anıt ve anma merkezi bulunan şehirde konaklama seçenekleri de oldukça fazladır. Şehirle ilgili herkesin ilk dikkatini çeken konuysa sokaklarının çok temiz olmasıdır.
1907 yılında Dr. Richard Kant tarafından Alman kolonisi olarak kurulan şehir, 1962 yılında Ruanda bağımsızlığını ilan edene kadar başkent değildi. Yeraltı zenginlikleri açısından kalay cevheri madenlerine sahiptir. Son yıllarda turizm de şehrin ekonomisinde etkili olmaya başlamıştır.
Ruanda’nın ve Kigali’nin Ekvator’a yakınlığı, yıl boyunca sıcaklık değerlerinin birbirine yakın olmasını sağlar. Ancak yine de, Ekvator’a yakın olan diğer şehirlere göre Kigali daha serindir. Tropikal iklimin hakim olduğu şehirde hava sıcaklıkları yıl boyunca ortalama 16-25 derece arasındadır.
Doğal yaşam ve doğadan kopmayan insanlarla karşılaşacağınız Kigali’de çok modern ve çok zengin hayatlarla iç içe olacağınızı düşünmeyin. Ruanda, Afrika’nın en yoksul ülkelerinden birisidir. Sokaklarda kerpiçten yapılma gecekondular ve çıplak ayaklı çocuklar görebilirsiniz. Öyle ki halkın hemen hemen yarısının evinde, bırakın televizyon ve bilgisayarı radyo bile yok. Farklı bir ülkenin dışında, farklı bir dünyayla da tanışacağınız Kigali’de mutlaka görmeniz gereken yerler de var.
Ruanda tarihi boyunca Almanya, Belçika ve Fransa’nın sömürgesi oldu ve sömürgeciler tarafından yapay bir etnik ayrımcılıkla tanıştırıldılar. Bir süre sonra bu “etnik farklılık” iyice ön plana
çıktı. Halkın yüzde 9’unu oluşturan Tutsiler’e bazı ayrıcalıklar tanındı. Hutular “siyah”, Tutsiler “açık siyah” ilan edildi. 1931’de herkese ırkını gösteren kimlikler dağıtıldı. Bu yapay ırksal ayrımcılık sonucunda Tutsiler, Hutulara göre çok daha iyi yaşam şartlarına kavuştu.
Hutular’ın isyan etmesi kaçınılmazdı. 1994 yılında yaşanan iç savaşta 100 gün içinde 1 milyon kişi öldü. Bugünse bu korkunç katliamın üzerinden 18 yıl geçmiş. Soykırım Anma Merkezi’nde boğazınız düğümlenecek. Anıt mezarın yanı başındaki müze, yaşanan vahşeti gözler önüne seriyor. Videolar, fotoğraflar tüyler ürpertici. Soykırım, öncesi ve sonrasıyla anlatılıyor. Ama soykırım sonrası birlik ve uzlaşma politikası izleyen hükümet büyük bir ilerleme kaydetmiş. Yapılan yasal reformlarla kadınların şu an hükümette görev almaları teşvik ediliyor.