Kaliforniya, ABD’nin batı yakasında yer alan ve ülkenin en kalabalık eyaletidir. 2004 yılı nüfus sayımlarına göre, 35.893.818 kişilik nüfusa sahip olan Kaliforniya’yı, 20.851.820 kişi ile Teksas, 18.976.457 kişi ile New York ve 15.982.378 kişi ile Florida izler.
En büyük şehirleri sırasıyla Los Angeles, San Diego, San Jose, San Francisco, Sacramento (başkent), Oakland ve Fresno’dur.
Los Angeles
Havaalanından Sahillere
Uçağımız Los Angeles Havalimanı’na iniş yaptığında maratonumuz başladı. Bir grup halinde veya küçük çocuğunuzla seyahat ediyorsanız, benim tavsiyem mutlaka havalimanından bir araba kiralamanız; çünkü Los Angeles’ta toplu taşımayla ulaşım tahmin edildiği kadar kolay değil; hem şehir çok büyük hem de ulaşım ağı bu büyüklüğe oranla yeterli değil.
Havalimanı çıkışında araç kiralama şirketlerinin servis bekleme noktaları var. Biz, en az diğer markalar kadar profesyonel bir sistemi olan ve onlara göre daha düşük maliyetli olan Fox Rent A Car’dan aracımızı kiraladık. Fiyat hesaplamak isterseniz web sitelerini ziyaret edebilirsiniz. Aracımızı kiraladıktan sonra Hollywood’da merkeze çok yakın bir otele yerleştik.
Buradaki tatil günlerinizden en azından birine iHop’un harika kahvaltısıyla başlamanızı öneririm. Yerken çok keyif alacağınız omlet, waffle ve tost seçenekleri sizi bekliyor. Los Angeles’da vazgeçilmezim haline gelen In – N – Out Burger var bir de. Amerika’da sadece Los Angeles’da bulunan In – N – Out Burger’da hamburger yemeden geri gelmeyin lütfen. Üstelik fiyatları da diğer seçeneklere göre daha uygun.
Işıltılı Bir Dünya: Alışveriş Merkezleri, Outletler Ve Dahası!
Biz Amerika seyahatimizi öncelikle, alışveriş yapabileceğimiz şekilde planladık. Los Angeles’da alışveriş yapabileceğiniz çok fazla outlet var; fakat zaman kısıtlı olduğu için hepsine gitmek mümkün olmuyor tabi. Los Anegeles’da Citadel Outlets’i alışveriş planlamanıza dâhil etmelisiniz. Ciddi anlamda büyük bir outlet, benim tavsiyem gitmeden internet sitesine bir göz atıp plan hazırlayın, zamandan tasarruf edin. Bu sırada yolunuz Citadel Outlets’e düşerse mutlaka Ruby’s Diner’ın hamburgerini deneyin, gerçekten pişman olmayacaksınız.
Westfield Culver City’e de uğrayabilirsiniz, benim gezerken keyif aldığım alışveriş merkezlerinden biriydi. Fakat eğer Amerika’daysanız alışveriş merkezlerini değil outlet’leri fethetmenizi öneririm.
Vaktiniz varsa hala mutlaka Premium Outlets’e de uğrayın derim. Citadel Outlests’ten bile büyük olan bu outlet için en iyi ihtimalle bir günü ayırmanızı öneririm. Yine gitmeden bir plan hazırlayın, yoksa 3 adadan oluşan bu koca outlet’te vaktinizin çoğu mağaza aramakla geçecek. Outlet içinde yer alan Food Hall’de çeşit çeşit yemek seçenekleri de mevcut.
Buralara kadar gelmişken, Hollywood Walk of Fame’i görmeden olmaz. Oscar törenlerinin gerçekleştirildiği bina olan Dolby Theater da bu caddede yer alıyor. Adı eskiden Kodak Theater olan bina Kodak’ın istifasından sonra Dolby Theater adını alıyor. Gezerken inanılmaz keyif aldığım cadde, özellikle akşam saatlerinde o kadar canlanıyor ki, sokak sanatçılarından ayrılıp da Hard Rock Cafe’ye –ki mutlaka yemeğinizi burada yemenizi öneririm- gittiğimde saat epeyce ilerlemişti. Ayrıca Hollywood Madam Tussaunds müzesi de bu caddede yer alıyor ama maalesef ben müzeyi gezecek vakit bulamadım; sizin aklınızda olsun.
Beverly Hills
Gündüz vakitlerinden birinde Amerikan yıldızlarının evlerinin bulunduğu Beverly Hills bölgesini de ziyaret edebilirsiniz. Eğer ünlülerin hangi evlerde oturduğunu bilerek gezmek isterseniz internette bu bilgiyi paylaşan haritalar mevcut. Biz Beverly Hills gezimizi araçtan inmeden tamamladık; malum vakit kısıtlı.
Griffith Observatory – Los Angeles Rasathanesi
Griffith Observatory (Los Angeles Rasathanesi) ziyaretini de listenize ekleyin. Burası aynı zamanda meşhur Hollywood Sign’ı ve farklı panoramik açılardan şehri en iyi görebileceğiniz nokta. E oraya kadar gitmişken Hollywood Sign önünde fotoğraf çektirmeden dönmek olur mu?
Santa Monica
Santa Monica bölgesinden bahsetmeden geçemeyeceğim. Ben de sonunda Santa Monica State Beach’te filmlerde gördüğüm o büyük dönme dolabı gördüm; fakat yükseklik korkum sebebiyle binemedim. Eğer dönme dolaba binecek olursanız beni anmayı unutmayın. Ayrıca iskelede yer alan Bubba Gump Shrimp Co.’da birbirinden leziz karides çeşitlerini okyanusu izleyerek tadabilirsiniz. Amerika gezinizden Bubba Gump Shrimp Co. Lezzetlerini denemen dönmeyin!
Santa Monica Bölgesi yakınlarındaki Thrid Street Promenade caddesini de gezebilirsiniz. Bu caddeyi kafanızda İstiklal Caddesi ve Bağdat Caddesi gibi canlandırabilirsiniz. Araç trafiğine kapalı bu caddede, ünlü markaların mağazalarını da bulabilirsiniz. Ayrıca Amerika seyahatimde Apple Store’lar içinde gezerken en çok keyif aldığım Apple Store da bu caddede yer alıyor.
Venice Plajı
Amerika’da pek çok film sahnesinin çekildiği Venice Plajı Los Angeles’taki en hareketli plajlardan biri. Birçok hediyelik ürününü buradan temin edebilirsiniz. Buradaki patenciler ve sörfçüler de gezinizi daha da keyifli kılacak.
Malibu
Amerika gezinizi okyanus sularında keyif yapabileceğiniz bir mevsimde gerçekleştiriyorsanız şimdiden söyleyeyim, birçok sahilde suyun rengi adeta yeşil. Size tavsiyem Los Angeles’ın en temiz sahiline sahip Malibu’yu ziyaret etmeniz. Malibu kendine özgü dokusuyla, okyanusun yanı başına inşa edilmiş birbirinden harika evleriyle sizi kendine hayran bırakacak.
Universal Stüdyoları
Gezinize Long Beach ve Laguna Beach noktalarını da not alabilirsiniz; biraz yorucu bir program oluyor, farkındayım; fakat değiyor.
Los Angeles’ta Universal Stüdyoları’na düzenlenen bir saatlik turlara katılıp filmlerin yapım hilelerini öğrenebilirsiniz. Belki sizin de sahne arkasını merak ettiğiniz bir film oradadır.
Disneyland
Ayrıca yaşınız kaç olursa olsun Disneyland’e uğramayı unutmayın lütfen. Disnayland ve yetişkinler için kurgulanmış Disney California Adventure tema parkları aynı alanda yer alıyor. İnanın her yaş grubu için eğlencenin kalbi burada atıyor.
Dilerseniz birçok müzenin bulunduğu Exposition Park’ı da ziyaret edebilirsiniz. Gitmeden araştırmış olsam da maalesef ziyaret edecek vaktim olmadı.
Başta da belirttiğim gibi Los Angeles, Kuzey Amerika’nın en büyük şehirlerinden biri ve gezilecek birbirinden güzel yerler var. Eğer sizin de Los Angeles için 10 gününüz varsa, eminim ki benden çok daha verimli bir şekilde gezebilirsiniz; çünkü bebekle seyahat apayrı bir yazı konusu.
Hollywood
Hollywood, Los Angeles’ın kuzeybatısında bulunan özel bir semttir. Dünyaca ünlü Amerikan filmlerinin birçoğunun burada çekilmesi, tepeye monte edilmiş Hollywood Sign ve kendine has kültürü, atmosferi burayı tüm dünyada bilinir yapmıştır.
Hollywood birçok sinema stüdyosuna ve ünlü oyunculara ev sahipliği yapar. Birçok ünlü yıldız burada oturduğu için bir sinema endüstrisi haline gelmiştir. Hollywood’un tarihi ise garipliklerle doludur. İlk başta New York’ta çekilen Amerikan filmleri sonradan Hollywood’a taşınmıştır. Film yapımcıları o zamanlar kameranın mucidi olan Thomas Edison’a yüklü şekilde patent bedelleri ödüyordu. Bu ödemeler yüzünden hem iklimi ve havası daha iyi olmasından dolayı, hem de Edison’un avukatlarından kurtulmak için uygun bir yer olmasından dolayı film yapımcıları bir bir Hollywood’a kaçmıştır. Hollywood’ın seçilmesinde ki bir diğer etkende Meksika sınırına çok yakın olması ve eğer yapımcıların başı Edison’un avukatlarıyla derde girerse kolayca Meksika’ya sığınma olanağının olmasıdır.
Hollywood Amerikan filmlerinin çekildiği stüdyolara, birçok ünlü sinema yıldızına ve bunların yanında büyüleyici bir atmosfere sahip olup, gezip görmeye değer popüler bir yerdir. En ünlü gezilecek yerleri Hollywood Bulvarı, Walk of Fame, Sunset Strip, Çin Tiyatrosu ve West Hollywood bölgesidir.
Hollywood’un gece hayatı bir başka güzeldir. Aslında çoğu kişiye göre Holywood en iyi akşamları yaşanmaktadır. Eğlence mekânları genel olarak Sunset Strip’te yoğunlaşmıştır. Sunset Bulvarı üzerinde yer alan bar ve kulüpler gece geç saatlere kadar dolup taşmaktadır. Bunun dışında Vine Street’te eğlence hayatının yaşandığı önemli caddelerden biridir.
Sunset Bulvarı üzerinde ki “Cat & Fiddle” büyük ve otantik bir İngiliz pubıdır. Her zaman kalabalık olan bu mekânda İngiliz biraları ve gıdaları arasında kaliteli seçimler yapabilirsiniz. Bir bardak İngiliz birasının yaklaşık fiyatı 8$’civarıdır. Yanına dekor olarak verilen çerez gıdalar ise 5$ civarındadır. Bunun yanında Hollywood Bulvarı üzerinde bulunan “Cinespace” de güzel vakitler geçirebilirsiniz. Los Angeles ve Hollywood’ın en iyi barları arasında gösterilen bu yer, film temalı bir dans kulübüdür. Konsept olarak Kaliforniya mutfağından kaliteli bir yemek eşliğinde güzel bir filmi izlenen Cinespace’de tüm bunlar ortalama 70$ tutmaktadır. Tüm bunların yanında komedi barlar ve stand up gösterileri düzenleyen mekânlar Holywood’da büyük rağbet görmektedir.
Hollywood Amerikan filmlerinin çekildiği stüdyolara, birçok ünlü sinema yıldızına ve bunların yanında büyüleyici bir atmosfere sahip olup, gezip görmeye değer popüler bir yerdir. En ünlü gezilecek yerleri Hollywood Bulvarı, Walk of Fame, Sunset Strip, Çin Tiyatrosu ve West Hollywood bölgesidir.
Walk of Fame
Walk of Fame ünlü Hollywood Bulvarı’nın kaldırımlarında bulunan, üstünde Hollywood yıldızlarının isimleri yazılmış yıldızlardır. Bu yıldızlar Hollywood Bulvarı ve Wine Caddesi boyunca uzanmaktadır. 1960 yılında başlayan gelenekle Hollywood’un en tanınmış kişileri olan aktörler, müzisyenler, yönetmenler ve diğer önemli kişileri kapsamaktadır. Yıldız eklenmeye günümüzde de devam edilmektedir. İlk başladığı yıllarda bir imaj göstergesi haline geldiği için sorunlara yol açmıştır. Her yıl Haziran adayında belirlenen adaylar arasından yapılan seçimlerle yeni isimler eklenmektedir. Günümüzde yıldızların sayısı 2.500’den fazladır.
Universal Stüdyoları
Universal Stüdyoları evrensel bir site içerisinde tema parkı, çalışma stüdyoları, restoranlar, dükkânlar ve yürüyüş alanları dâhil olmak üzere oldukça büyük bir yerdir. Universal filmlerinin çekildiği stüdyoları da içinde barındıran tema parkını gezebilir, eğlenceli aktivitelere katılabilir ve rehberli stüdyo turlarına katılabilirsiniz. İçini bir tramvay ile gezebileceğiniz Universal Stüdyoları’nda çok meşhur olmuş eski film setlerini de görebilirsiniz. Bunların dışında restoranlar, sinemalar, komedi kulüpleri ve alışveriş dükkânları da sizleri bekliyor.
Hollywood Bulvarı
Hollywood Bulvarı, Hollywood’un ana doğu-batı yönündeki dünyaca ünlü bulvarıdır. Bu özelliğiyle sık sık New York’ta ki Broadway Bulvarı ile kıyaslanmaktadır. Bulvar ilk yapıldığında üzerinde Çin ve Mısır tiyatroları ve abartılı sinemalara ev sahipliği yapmıştır. Önceden Hollywood oyuncuları arasında bir popülerite olup, statü belirleyici özelliği olan Hollywood Bulvarı, günümüzde Hollywood oyuncularının başka yerlere taşınmasıyla bulvar üzerinde ki şa şa lı dükkânlar bir bir kapanmıştır. Hollywood Bulvarı’nı ünlü yapan en önemli özelliği ise üzerinde ünlü Hollywood oyuncularının isimlerinin yıldız simgeleri içinde yazılı olduğu Walk of Fame’dir. Bulvara sırf Walk of Fame üzerinde yürümek için her yıl yüzbinlerce turist gelmektedir. Ayrıca Hollywood’ın en iyi restoranlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Sunset Strip
Hollywood’da gezilmesi gereken yerlerden bir diğeri de Sunset Strip’tir. West Hollywood bölgesinde bulunan ünlü Sunset Strip yani Türkçe anlamıyla Gün batımı şeriti, Sunset Bulvarı’nın bir kısmını oluşturmaktadır. Bu alan Beverly Hills ile Holywood arasında kalan son mahallelere, yüksek reklam panolarına, kuleli restoranlara, perakende ve eğlence mekânlarına ev sahipliği yapan çok eklektik bir yerdir. Geceleri eğlence mekânlarının neon tabelaları ve insanların şeritli yollarda yürümesi muhteşem bir görüntü ortaya çıkarmaktadır. Bazı Hollywood ünlülerinin de yaşadığı Sunset Strip, geçmişte çok daha fazla popüler olsa da günümüzde bu özelliğini biraz kaybetmiştir. Ancak yine de Hollywood’a gelen herkesin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında gelir.
Hollywood Yazısı
Üzerinde “Hollwood” yazan, Hollywood’ı Hollywood yapan ünlü yamaç, şehrin en ikonik simgesi olarak yıllar boyunca dünyanın beyninde yer etmiştir. Bugün var olan nedeninden çok daha farklı bir niyetle 1926 yılında yapılan yazı, aslında Hollywood emlakçılarının yeni bir emlak projesi için reklam amaçlı düşünülmüş ve “Hollywoodland” olarak uygulanmıştır. Ancak ziyaretçiler tarafından çok farklı bir şekilde algılanan yazının kalıcı olmasına karar verilmiş, yazı “Hollywood” olarak değiştirilmiş ve bir anda Hollywood’un simgesi haline gelmiştir. Bu yazıyı gün boyunca Hollywood’un her yerinden görebilirsiniz. Tırmanmak ve yanına gitmek ise yasaktır.
TCL Çin Tiyatrosu
TCL Çin Tiyatrosu, Sid Grauman tarafından 1927 yılında Hollywood Bulvarı üzerine inşa edilmiş olup, yıllar boyunca önemli etkinliklere ev sahipliği yapmıştır. Ünlü tiyatronun en dikkat çekici özelliği yıllar boyunca birçok oyuna ev sahipliği yapması değil, tamamen Çin tasarımı dekorasyonu ve avlusunda “handprints” denilen ünlülerin ayak izlerinden oluşan imza koleksiyonuna ev sahipliği yapmasıdır. Ayrıca çeşitli ünlülerin kılığına girmiş insanlarla 1$ karşılığında resim çekilebilirsiniz. TCL Çin Tiyatrosu’nu Hollywood Bulvarı’nda yürürken kısa bir süre de olsa ziyaret etmelisiniz.
San Francisco
Amerikan Şehrinde Avrupa Atmosferi San Francisco, Amerika’nın Batı Kıyıları’nda, Kaliforniya’da bir şehir. San Francisco Körfez Bölgesi’nin merkezidir. Özgürlükçü tutumu, Golden Gate Köprüsü, yokuş caddeleri ve teleferikleriyle ünlü. Şehir büyük olduğu için, yapılması ve görülmesi gerekenler çok fazla. Şehir, boyut ve nüfusu bakımından çok büyük değil – metropol şehri olmasına rağmen, 1 milyonun altında nüfusa sahip. Genellikle, San Francisco’nun büyük Amerikan şehirleri arasında en Avrupai şehir olduğu, giden herkes tarafından söylenir. Bu durum şehrin mimarisi, altyapısı, küçük caddeleri, yürünebilir olması ve hatta insanların özgürlükçü tutumlarından kaynaklanıyor. Belki de şehrin güzel yemeğe karşı olan takıntısı da bu algıyla ilişkili, burada Kuzey Amerika’nın diğer herhangi bir şehrinden daha fazla restaurant ve market bulabilirsiniz.
Şehirde, diğer herhangi bir yere göre daha iyi Asya yemekleri pişiriliyor. Yemek konusunda keşfe çıkmak için başlangıç noktanız büyük Çin Mahallesi olacaktır. Yemek önerilerinin yanında, şehir çok sayıda kendine özgü hizmet sunan salon ve bara ev sahipliği yaptığı için gece hayatı da oldukça hareketli. Görülmesi gereken diğer yerlerden, Golden Gate Köprüsü, Fisherman’s Wharf ve Alcatraz atlanmamalı. Ama San Francisco sadece belirli turistik yerlerden oluşan bir şehir değil, çekiciliğinin büyük bir kısmı gezilmesi ve keşfedilmesi gereken, şehrin etrafında konumlanmış, farklı yapıdaki muhitlerdir. Büyük LGBT topluluğu ile Castro Bölgesi, bohem ortamı, Summer of Love söylemi ile renkli Haight-Ashbury Mahallesi, Çin Mahallesi, aynı zamanda Küçük İtalya olarak bilinen North Beach.. Liste böyle uzar gider!
San Francisco asla 48 saate sığdırılabilecek bir şehir değil. Birçok yerini 2 günde görebilirsiniz ancak en güzeli ABD’nin bu en kendine has şehrini sindire sindire gezmektir. San Francisco; biraz
New York, biraz Los Angeles havasında bir şehir. Hızlı ve yavaş yaşam bir arada. Kaliforniya ’nın bilinçli ve sağlıklı yaşam felsefesi burada da ön planda. Restoranlarda, kafe ve marketlerde en kaliteli ve olabildiğince organik ürünlerin kullanılmasına çok dikkat ediliyor. Bu da San Francisco’yu gastronomi alanında ön plana çıkarıyor.
İstanbul gibi yokuşlu olan San Francisco yürüyerek gezilebilecek bir şehir. Yorulduğunuz anda da sadece taksiye bağımlı bırakan bir yer de değil. Tramvay ve elektrikli otobüs gibi toplu taşıma sistemi oldukça gelişmiş.
Alamo Meydanı
Sabah uyanır uyanmaz, bu noktadan başlayıp rotamızı doğuya doğru kaydıralım diyoruz. Çünkü gün içerisinde doğu yakasını gezip, akşam üzeri Pasifik Okyanusuna karşı günbatımını izleyip, biramızı içme peşindeyiz. Derken sokaklarında kaybola kaybola, tepelere ine çıka ilk önce buraya geliyoruz. İnsan gelene kadar anlamıyor. Ne zaman varıyoruz, o zaman ne kadar önemli bir yere geldiğimiz farkediyoruz. Burası Hayes ve Steiner caddelerinin kesiştiği,kartpostallara konu olmuş boyalı kadınlar bölgesi. Viktorya tarzı evlerin bolbol fotoğraflarını çektiğimiz fotojenik yer.
Union Meydanı
Söylediğim gibi bu şehirde meydanlar, parklar, bahçeler herkese yeter de artar bile. Yine bir sonraki durağımız bir meydan oluyor.Heryerde olduğu gibi bu şehirde de önemli bir meydan var. Burası hem alışveriş,hem moda hem yeme-içme merkezi.Özellikle otelinizi bu civardan ayarlamaya çalışın. Böylece çoğu yere ulaşımınız kolay halledebilirsiniz.
Modern Sanat Müzesi
Gelmişken müzede görmek gerek diyoruz ve ABD’deki, en büyük 2. modern sanat müzesine gidiyoruz. Resim,heykel,mimari,fotoğraf ve daha fazlası. Ne ararsanız var. Zaten şehir sanat şehri olarak biliniyor. Gelmişken mutlaka değerlendirmeli. Ayrıca diğer bütün müzeler için tıklayınız.
Chinatown
Sonrasında hayatımızda ilk defa görecek olduğumuz Çin Mahallesine gidiyoruz. Burası ABD’nin en büyük Çin mahallesi.Bu bölge adeta küçük bir Çin’i andırıyor. Azda olsa Çin kültürünü görme şansı buluyoruz. Özellikle alışveriş yapmak için ideal bölgelerden.
Transamerica Pyramid Binası
Çin Mahallesinde gezerken şu meşhur binalardan birisini görüyoruz. Nasıl ki New York’ta Empire State binası varsa, burada da bu bina var. Mimari olarak dünyada ses getirmiş binalardan bir tanesi.
Lombard Sokağı
Şehir zaten sürekli tepeler üzerine kurulu. Daha bir tanesi bitmeden bir diğer başlıyor. E haliyle adamlar bunu değerlendirelim demişler ve 100 metrelik mesafede 8 tane çok keskin virajı olan enteresan bir sokak inşa etmişler. Buradan güzel bir SF fotoğrafı çekiyoruz ve yolumuza devam ediyoruz. Öyle “Aaa muhteşem valla. Şöyle güzel böyle güzel” denecek bir yanı yok. Gelmişken görülmeli sadece.
Little Italy (North Beach)
Hemen yanıbaşında yer alan İtalyan mahallesine de gidelim diyoruz. Şehirde her milletten insanın yaşadığı mahalleler var valla. Ama bence en güzel bu ve Çin mahallesi. Özellikle İtalyan mahallesi hem yemek yemek hem alışveriş hem de gece hayatı için en güzel seçeneklerden. Coit Tower’a gitmeden önce bir uğruyoruz. Ama özellikle gece de geliyoruz ve daha çok beğeniyoruz. Çünkü özellikle pubları ve barları ile kafa dağıtmak için güzel müzikler yapan yerlere sahip bir bölge.
Telegraf Tepesi (Coit Tower)
Birazda şehri tepeden görelim diyoruz. Şehri tepeden görmek için ideal bir yer burası. Zaten yukarıda belirttiğim gibi herşeyi rota halinde geziyoruz. O zamanlardan belliymiş bu rota işlerini kavrayacağımız. Buraya kadar gelmişken Coit Kulesine çıkıp şehiri 360 derece görmeden sakın ola dönmeyin.
Fisherman’s Wharf
Artık yavaş yavaş sahil kısmına ilerliyoruz. Malum balık hastası olan birisi olduğum için, böyle yerlere bayılıyorum. Burada deniz ürünlerinden tadıyoruz. Yaklaşık 3 ay sonra ilk defa bu kadar güzel yemekler yiyorum. Çünkü bizim kaldığımız bölgede deniz ürünlerini bu denli güzel yapan restoranlar yoktu. Benim için de dünyanın en güzel yemekleri deniz mahsullerinden yapılanlar. Haliyle yengeç, karides, kalamar ne varsa yükleniyoruz. Burada bulunan Pier 39,Ghirardelli Meydanı,müzeleri ve alışveriş mağazalarını ziyaret ediyoruz.Özellikle Pier 39’da bulunan deniz aslanları bence mutlaka görülmeli.
Alcatraz Adası
Bir sonraki gün Fisherman’s Wharf’un hemen yanıbaşında kalkan teknelerle San Francisco Körfezi’nin ortasından yer alan bu adaya gidiyoruz. Burasıda olmazsa olmazlardan. 1933-1963 yılları arasında mahkumların kaçmasının imkansız hale getirmek için o dönemde hapishane görevi görmüş bir ada ve şu anda müze olarak kullanılıyor. Gitmeden bileti almakta fayda var. Rezervasyon için tıklayınız.
Golden Gate Köprüsü
Artık yavaş yavaş en güzelini, en merak edileni görme vakti diyerekden aracımıza biniyoruz. İstikamet Golden Gate Köprüsü. Şehrin sembollerinden. ABD’de bulunan 500 bin civarındaki köprüden en meşhurlarından bir tanesi. 48 katlı bir bina yüksekliğinde. Daha ilk anda görür görmez sizi etkileyen bir büyüsü var. Etrafında bir tane binanın inşaatına izin verilmeyip, peşkeş çekilmemesinden midir bilmiyorum ama oldukça güzel bir köprü. Hatta gördüğüm en güzel köprülerden. Fırsatınız olursa bisiklet kiralayıp her 2 yakasını da gezin. Şanslıysanız hem sisler içinde kaybolduğu anda hem de güneşli bir anda kıpkırmızı köprüye vuran harika ışıkları yakalayıp çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Özellikle tepelere çıkıp harika fotoğraflar çekmenizi tavsiye ederim.
Marshall Beach
Buraya gelip harika Pasifik Okyanusu eşliğinde Golden Gate köprüsünün bolbol fotoğraflarını çekiyoruz. Biz aslında her bir tepeden, her bir sahilden çok güzel fotoğraflar çektik. Özlemişiz denizi, suyun kokusunu, okyanus havasını… Yukarıda yer alan vidyoyu da işte tam bu noktadan çektim.
Ocean Beach
Marshall Beach’den araçla devam ediyoruz. Pasifik Okyanusu sahili boyunca harika manzaralar yolculuğumuza eşlik ediyor. Bir sonraki durağımız yine çok güzel sahillerden bir tanesi. Mis gibi Pasifik Okyanusuna karşı günbatımını mutlaka izlediğimiz ve büyüsüne kapıldığımız, güneşin suyun içine doğru battığı ana tanık olup nefesimizin kesilip, kendimizi kaybettiğimiz yer.
Golden Gate Parkı
Dedim ya bu şehirde parklar, meydanlar, sahiller bitmiyor diye. İşte Golden Gate Park bunlardan en babası. SF’in en büyük parkı. Central Park’tan %20 daha büyük. Bir ucundan diğer ucu 5 km.Ne kadar büyük olduğunu haritaya bakınca anlayacaksınız. İçerisinde müzeler,spor tesisleri,göller,heykeller kısacası bir parkta olması gereken herşey bulunur. Özellikle Japanese Tea Garden’ı görmeden dönmeyin derim. Zaten parkın içerisine girdikten sonra insan kendisini kaybediyor. İnsan keşkeler içerisinde kıskançlıktan öle öle hayıflanmıyor değil.
Haight-Ashbury Bölgesi
Parkın kuzey kısmından çıktıktan sonra özellikle hippilerin takıldığı bölgeye gidiyoruz. Rahat bir bölge. Her açıdan. Haight ve Ashbury caddesinin kesiştiği yer merkez olarak kabul edilmiş ve bu yüzden bölgeye ismini vermişler. Bu bölgede çok güzel cafeler, restoranlar var. İçeriye girip bakın ama dikkatli olun. Birde hazırlık olun… Özellikle gençlerin çok sevdiği bölgelerden.
San Francisco, ABD’de görülmesi gereken en güzel, en huzurlu, en kültür dolu şehirlerin başında gelir. Gelmişken kalabildiğiniz kadar kalmanızı öneriyoruz.
San Diego
ABD-Meksika sınırı yanında ve Kaliforniya Eyaleti’nin ikinci büyük şehri. Pasifik Okyanusu’na kıyı olan kent, Los Angeles’a yaklaşık 2 saat uzaklıkta yer alıyor. Kaliforniya’yı ziyaret eden turistler Los Angeles, San Francisco ve Las Vegas üçgeninde gezmeyi tercih ederek bu güzel şehri es geçiyor. Biz, bunun adil bir durum olmadığını iddia ediyoruz.
San Diego’da görmeniz gerekenleri birine sorduğunuzda eminiz ki sizlere plajları, gece hayatı, Sea World Eğlence Parkı ve San Diego Hayvanat Bahçesi’ni söyleyecekler. Ama şunu farketmeniz gerekiyor; San Diego, sizlere sunmuş olduğu bu imkanlar ile adeta sıkıştırılmış bir Los Angeles. Dağların önünde uzanan plajları, şehrin merkezinde bulunan iş binaları, daha az kalabalık ve daha fazla cana yakın insanlarıyla sizleri etkileyecek. Ayrıca See World’den fazlası da var; büyük yeşil alanlara sahip olan neo-klasik İspanyol binaları ve bahçeleri ile hayvanat bahçesinin hemen yanında bulunan Balboa Park. Bu muhteşem park, içerisinde 15 tane müzeyi barındırıyor. Yani kolayca birkaç gününüzü burada harcayabilirsiniz.
Meksika havasına ve her zaman festival atmosferine sahip olan Eski Şehir Bölgesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Ya da belki de La Jolla etrafındaki sahil alanını… Plajlarıyla, -özellikle Mission Plajı’ndaki tahta iskelesi ile San Diego sizlere sonsuz turistik aktiviteler sunuyor. Daha gece hayatından bile bahsetmedik. Gaslamp Quarter Bölgesi’nde bulunan barları, restoranları ve çeşitli gece kulüplerini de ziyaret etmeyi unutmayın.
Gaslamp Quarter
Konaklamınızı şehrin merkezi olan Gaslamp Quarter’da yaptığınızı farzediyorum. O yüzden önce burdan başlayalım. Burası şehrin kalbi. Özellikle akşamları eğlenmek için ideal bölgedir. Bu bölgede 125’den fazla restoran,cafe,tiyatro,alışveriş mağazaları ve barlar bulunur. Bu bölgede hem alışveriş yapabilir, hem eğlenebilir hem de yemek yiyebilirsiniz. Ayrıca sahilede yürüme mesafesindedir.
Balboa Park
Şehir merkezine oldukça yakın olan bu park içerisinde dünyaca ünlü San Diego Parkı bulunur ve bir çok müzeyi aynı bölgede barındıran doğal park alanı olarak bilinir. Buraya gelince San Diego Hayvanat Bahçesi’ni (Dünyanın en büyük hayvanat bahçelerinden birisi) ve Safari Park’ı ziyaret etmelisiniz. Katılacağınız aktivitelere göre 30-100 dolar arasında ödeyebilirsiniz. Biraz pahalıdır ama hiç hayvanat bahçesi görmemişseniz, bu denli büyük, gelmişken mutlaka ziyaret edilmeli.
USS Midway Müzesi
Şehir merkezine oldukça yakın olan ve sahil kısmında yer alan, 47 yıl boyunca pasifik filosuna hizmet vermiş ve Japonlara karşı ilk ateşi açmış olan bu uçak gemisini ziyaret edebilirsiniz. Gemide yer alan savaş uçaklarını,helikopterleri görebilirsiniz.Giriş 18 dolar.
Coranado Adası
San Diego anakarasına bir köprü ile bağlanmış olan Coranado Adası mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Bu adada genelde zenginler yaşar. Sahilleri muhteşemdir ve etrafta bir çok sörfçü bu muazzam sahilin tadını çıkarır. Ayakkabınız çıkarıp yalın ayak sahil kısmında mutlaka yürüyün.
Oldtown
Latin yemeklerini tadabileceğini bir çok restoran bu bölgededir.İspanyol döneminden kalma yapıları,müzeleri,binaları görebilir ve alışveriş yapabilirsiniz. Farklı kültürün yaratmış olduğu bu bölge diğerlerinden hem tarihi anlamda hem de mimari anlamda farklılık göstermektedir.
La Jolla
Bir çok zenginin yaşadığı bölge olarak bilinir.Şehrin kuzeyinde kalan,muhteşem sahillere ve koylara sahip huzurverici,muazzam biryer valla.Özellikle sahil şeridini boydan boya yürüyün. Buradaki fok balıklarının fotoğrafını çekin.
Pasific Beach (Sahili)
Söylediğim gibi burası özellikle sahileri ile insanı büyüleyen bir şehir. Şehrin hemen hemen her bölgesinden bir şekilde sahile ulaşabiliyorsunuz. San Diego’da görebileceğiniz en güzel sahillerden bir tanesi vede en meşhuruda işte bu kuzeyde kalan Pasifik Sahili. Yanlız gündüz değil akşamları da özellikle genç nüfusun eğlendiği bölge. Hem gündüz hemde akşam gelip keyifli zaman geçirilebilir.
Mission Beach (Sahili)
Pasifik Sahilinin hemen güney kısmında yer alan diğer büyüleyici sahil ise Mission sahili. Burası da Pasifik sahiline benzer bir sahil. Ancak özellikle havluyu alıp dinlenmek için daha uygun bir yer. Bu arada bu sahilin hemen doğu kısmında oldukça yakın konumda yer alan meşhur Sea World San Diego bulunur. Buraya kadar gelip, balinaların şovunu izlemek isterseniz mutlaka uğrayın derim. Websitesi için tıklayınız.
ABD’de huzura erip, bembeyaz sahillerde keyif çatacağınız çok güzel bir yerdir burası. Huzur, sessizlik ve dinginliği bulabileceğiniz nadide yerlerden. O yüzden, eğer ki aradığınız bu ise, mutlaka kalabildiğiniz kadar uzun kalın San Diego’da
Oakland
Oakland, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde San Fransisco’nun da dahil olduğu “San Fransisco Körfezi”nde kıyısı olan bir şehirdir. Şehir, San Fransisco’yla köprüler aracılığıyla bağlanır.
Oakland Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletine bağlı olup, San Francisco yarım adasının karşısında bulunan bir şehirdir. Oakland konum olarak San Francisco’nun da kıyısının bulunduğu San Francisco Körfezi’nin kıyısında bulunmaktadır. Adını bol sayıda bulundurduğu meşe koruları ve sekoya ağaçlarından almaktadır. Oakland ismi İngilizcede “Meşe arazisi” anlamına gelmektedir. Günümüzde 406.000 kişilik bir nüfusa sahiptir.
Oakland, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletine bağlı olup, San Francisco yarım adasının karşısında bulunan bir şehirdir. Oakland konum olarak San Francisco’nun da kıyısının bulunduğu San Francisco Körfezi’nin kıyısında bulunmaktadır. Adını bol sayıda bulundurduğu meşe koruları ve sekoya ağaçlarından almaktadır. Oakland ismi İngilizcede “Meşe arazisi” anlamına gelmektedir.
Kaliforniya’nın en gelişmiş şehirlerinde biri olan Oakland, San Francisco’ya olan yakın konumu nedeniyle hızlı bir şekilde gelişmiş ve büyümüştür. Oakland’ın bulunduğu yerde önceden “Hichun” adı verilen Kızıldereli kabilesi yaşamıştır. Ancak göçmenler ve altına hücum döneminde zamanla buradan kovulmuşlardır.
1700’lü yıllarda buraya göçmenlerin büyük çoğunluğunu İspanyollar oluşturmaktaydı. İspanya Kralı 1772 yılında Kaliforniya’da hak talep edince, İspanyol göçmenler tıpkı Boston’da İngiliz göçmenlerin yaptığı gibi bağımsızlık talep etmişlerdir. Bu olaylardan sonra Oakland San Francisco’nun gerisinden gelerek gelişmeye başlamıştır.
Gezilecek yerler bakımından oldukça zengindir. Parkları ve doğal alanları ile birçok gezip görülecek alana sahiptir. San Francisco Körfezi’nin kıyısında bulunan şehir, San Francisco’ya oldukça yakındır. Bu yüzden özellikle San Francisco üzerinden her yıl binlerce turist çekmektedir. Oakland’ı tam anlamıyla gezmek için 4 gün ayırmanız gerekebilir.
Merritt Gölü
Bereketli ağaçlar ve yemyeşil çimler ile çevrili olan Merritt Gölü, şehrin kalbindeki bir pastoral parktır. İçinde birde Victoria tarzıyla 1876’da inşa edilmiş olan Camron-Stanford House bulunmaktadır. Bu yapı bahar ve yaz aylarında Pazar günleri halka açıktır. Eğer erken rezervasyon yaptırırsanız Camron-Stanford House’da yemek, gelenekel tatlı servisinden sonra birer bardak çay içebilirsiniz bile.
Merritt Gölü’nün çevresinde ki parkta sıcak havalarda yürüyüş yapmak ve frizbi oynamak çok popülerdir. Göl yürüyüş ve koşu parkurları, br kayıkhane ve doğa merkezini içine alan 6 kilometrelik doğal bir yol il çevrilidir. Tüm bunların yanında ayrıca gölün üzerinde Venedik gondollarına binebilir ve romantik bir zaman geçirebilirsiniz.
Jack London Meydanı
Oakland Haliçi’nin yakınında bulunan Jack London Meydanı oldukça rahatlatıcı bir deniz atmosferine sahiptir. Bu tarihi semtte bulunan liman ve rıhtım Amerikalı ünlü yazar Jack London’ın çalışmalarında zaman geçirdiği bir yer olmuştur. Günümüzde Jack London Meydanı etrafındaki restoranlarda yemek yeme, rıhtımda yürüme ve patikalarda gezinme açısından oldukça popüler bir yerdir. Birçok bank bulunan meydanda oturup yelkenli yatları ve körfezi izleyebilirsiniz. Ayrıca Pazar günleri burada çiftçi pazarları da kurulmaktadır. İsterseniz b pazarda satılan taze gıdalardan alabilirsiniz de.
Kaliforniya Oakland Müzesi
Oakland Müzesi, Kaliforniya’nın zengin tarihini ve kültürünü yansıtan önemli müzelerden biridir. Müzede bulunan çekici sergiler ve kapsamlı daimi koleksiyonlar sayesinde doğa bilimleri, tarih ve sanat konusunda ziyaretçilere birçok yeni bilgi sunulmaktadır. Müzede odak olan özel bir topluluk vardır. Bu topluluk sık sık kentin sosyal adalet hareketlerinin yanı sıra siyasi aktivizm tarihiyle ilgili sergiler açmaktadır. Bunun yanında müzede cuma günleri dans dersleri, oyunlar ve aile sanat faaliyetleri düzenlenmektedir. Kaliforniya Oakland Müzesi sanat serverlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir yerdir.
Tarihi Tiyatrolar
Oakland’ın tarihi tiyatroları ziyaretçilerine bir oyun performansına izleyici olarak katılarak geçmiş dönemin cazibesini canlı olarak yaşayabilme fırsatı sunmaktadır. 1931 yılında inşa edilen Paramount Tiyatrosu, kent merkezinde bir Deco sanatının dönüm noktasıdır. Burada tiyatro gösterilerinin yanı sıra müzikal performanslar, senfoni, bale gösterileri ve komedi gösterileri de sahnelenmektedir.
Merritt Gölü yakınında ki bir diğer tarihi tiyatro olan Grand Lake Theater ise 1926 yıllarında sadece sessiz bir film evi olarak faaliyet göstermiştir. Buranın Art Deco sinema salonlarında tipik Mısır ve Mağribi mimari unsurları dikkat çeker. Toplam 2.800 ampülle aydınlatılan ve 72 fit olan yüksekliği görülmeye değerdir.
Redwood Bölgesi Parkı
Bozulmamış bir sekoya ormanı olan Redwood Bölgesi Parkı şehir merkezinin birkaç mil dışında bulunan, kafa dinleyebileceğiniz ve tertemiz havayı içinize çekebileceğiniz oldukça doğal bir alandır. Ormanda ki sekoya ağaçlarının çoğunun boyu 150 fit yani yaklaşık 50 metredir. Daha önceden yapı malzemesi yapımı için birçok ağaç kesilse de kısa süre sonra yeni ağaçlar dikilmiş ve orman yine eski ihtişamına kavuşmuştur. İçinde yürüyüş parkurları ve bir park alanı bulunan Redwood her ne kadar geçmişte sıkıntılar yaşasa da günümüzde korunmaktadır. Parkın 1.830 dönümlük ormanlık alanında geyik, sincap ve tavşan gibi hayvanlarda bulunur. Bunların yanında kamp alanları, su çeşmeleri, piknik alanları ve birkaç tuvalette bulunan Redwood Bölgesi Parkı; Oakland’da mutlaka gezilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.
Oakland Gül Bahçesi
Sakin bir semtte sıkışmış olan Oakland Gül Bahçesi, ilkbahar ve erken yaz aylarında güllerin açmasıyla oldukça keyifli ve büyüleyici bir yere dönüşmektedir. Bahçede içinde farklı renklerde ve türlerde binlerce gül bulunmaktadır. Ziyaretçiler merdivenler ve yürüyüş yollarının etrafında ki peyzaj alanlarını ve bahçeleri gezebilmektedir. Burası ayrıca düğün ve özel etkinlikler için kiralanmaktadır da.
Oakland Hayvanat Bahçesi
Merritt Gölü’ün yakınında ki 490 dönümlük Knowland Parkı’nın içinde yer alan Oakland Hayvanat Bahçesi, Amerikan sarı bizonu, mavi Amerika papağanı, ve Afrika fili dâhil olmak üzere 660 yerli ve egzotik hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. Oakland Hayvanat Bahçesi’nin en önemli özelliklerinden biri Yaban Hayatı Koruma Programı için destekte bulunarak bünyesinde nesli tükenmekte olan hayvanları barındırmaktadır. Hayvanat bahçesinde ayrıca çocuklar için hayvan temalı ya da doğa temalı film gösterimi, doğum günü partileri ve aile safarileri gibi özel etkinliklerde düzenlenmektedir.
Sacramento
Kaliforniya’nın başkenti Sacramento açıkça turist çeken yerler arasında değil. Kaliforniya eyalet olarak ziyaretçilere daha çok şey teklif ediyor. Böyle bir kentin, tahmin edildiği gibi odak noktasının büyük bir payı edindiği başarısızlıklar. Yine de Sacramento, bir kaç gün kaçıp uzaklaşarak eğlenebileceğiniz ve kaldığınız süre zarfında gezilecek yerler bulabileceğiniz bir şehir. Sacramento, Kaliforniya Eyaleti’nin baş şehirlerinden. Bu da demektir ki, zengin bir tarihi var.
Şehirdeki en sevdiğimiz kısım, Sacramento Nehri boyunca uzanan Eski Sacramento. Buradaki atmosfer, eski batının öncülerinin bulunduğu kaldırım boyunca ayakta durmuş ahşap cepheler ile tarihi binalardan oluşuyor. Barlara, marketlere ve diğer hediyelik eşya dükkanlarına ev sahipliği yapan bu şehir de, ayrıca Kaliforniya Eyaleti Demiryolları Müzesi’ni bulacaksınız.
Sutter’s Fort da, sadece birkaç blok ötede Eyalet Kongre Binası ve parkları da kesinlikle görülecek yerler arasında olacaktır. Burası Johann August Sutter tarafından 1840’larda kurulan batıdaki ilk karakoldu. Mükemmel müzeleri (oldukça fazla önerilen Crocker Sanat Müzesi) ve bir hayvanat bahçesi de var. Eğer hala buralarda iseniz, kalış sürenizi ertesi sabaha kadar ertelemeniz gerekecek. Çünkü şehir merkezindeki gece hayatı ve şehrin geri kalanı oldukça hareketli oluyor.
Kaliforniya eyaletinin başkenti Sacramento, geniş ve yemyeşil caddeleri, parkları, müzeleri, ilgi çekici yapıları ve köklü tarihiyle keşfedilmeye değer bir kent.
California State Capitol Museum
Kaliforniya Eyalet Meclisi Müzesi, Eyalet Meclisi binasında konumlanır. Bina 1869 yılından bu yana Eyalet Meclisi’ne ev sahipliği yapmaktadır. 1982 yılında açılan müzede Kaliforniya eyaletinin köklü tarihini gözler önüne seren sayısız eser yer almaktadır.
Sutter’s Fort
Midtown bölgesinin kalbinde konumlanan Sutter’s Fort, Amerika Birleşik Devletleri’nin en eski kalesi olma özelliğine sahiptir. Yapı John Sutter tarafından 1839’da “Kaliforniya Altına Hücum” döneminde, altın arama çalışmalarında kullanılmak üzere inşa edilmiştir. 19. yüzyılda restore edilen yapı ABD‘nin Ulusal Tarihi Öneme Sahip Eserler listesinde yer alır.
Big Four Building
Şehir merkezinin Old Sacramento bölgesinde konumlanan Big Four Building, 1852 yılında inşa edilmiş ve Collis Huntington, Mark Hopkins, Leland Stanford ve Charles Crocker’ın ofislerine ev sahipliği yapmıştır. 1963’te zarar gören bina, 1965 yılında orijinal yapısı korunarak restore edilmiştir. Big Four Building günümüzde, ABD Ulusal Tarihi Öneme Sahip Eserler listesinde bulunmaktadır.
State Indian Museum
State Indian Museum, Sutter’s Fort’un yakınında, Midtown bölgesinde konumlanır. Müzede Kaliforniya’da yaşayan Kızılderili kabilelerine ait sepetçilik, boncuk işleri, kıyafetler ve çeşitli gelenekler sergilenir. 1940 yılında ziyarete açılan müzede ayrıca dönemsel olarak Kızılderili kültürüne ait etkinlikler de düzenlenmektedir.
Crocker Art Museum
Kaliforniya eyaletinin en eski müzelerinden biri olan Crocker Sanat Müzesi, aynı zamanda eyaletin en seçkin sanat koleksiyonuna sahiptir. Müzede, 1850’li yıllarda yaşanan “Altına Hücum” döneminden 21. yüzyıla kadar geçen zamana ait çok sayıda önemli eser sergilenir. Müze ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nin en geniş seramik koleksiyonunu içinde barındırır.
Cesar Chavez Park
Plaza Park olarak da bilinen Cesar Chavez Parkı, şehir merkezi (Downtown) bölgesinde yer alır ve mükemmel bir manzaraya sahiptir. Yaz aylarında açık hava konser alanı olarak kullanılan parkta pek çok konser ve etkinlik düzenlenir. Park, 2012 yılında American Planning Association tarafından “Great Places in America” listesinde gösterilmiştir.
Sacramento Zoo
2 Haziran 1927 tarihinde 40 hayvan ile açılan Sacramento Hayvanat Bahçesi, günümüzde yaklaşık 6 hektarlık büyük bir alanda konumlanır. 500’den fazla canlıya ev sahipliği yapan Sacramento Zoo’da maymun, kuş türleri, geyik ve rakun gibi pek çok sevimli hayvanları görmek mümkündür.
California State Railroad Museum
Kaliforniya Demiryolu Müzesi, şehir merkezinde, Old Sacramento bölgesinde konumlanır. Çok geniş bir koleksiyona sahip müzede, en iyi şekilde korunmuş eski trenler, lokomotifler ve ekipmanlar sergilenir. 1937 yılında ziyarete açılan müze, Sacramento’nun en turistik noktalarından biridir.
Sacramento History Museum
Old Sacramento’da konumlanan Sacramento Tarih Müzesi, 1985 yılında ziyarete açılmıştır. Müzede; 1850’lerde başlayan ve “Altına Hücum” dönemi olarak adlandırılan Sierra Nevada dağlarındaki altın bulma yarışından, günümüze kadar geçen zamana ait interaktif galeriler yer alır.