New York Gezi Rehberi

PAYLAŞ:

New York, ABD’nin Orta Atlantik ve Kuzeydoğu bölgesinde bulunan eyaletlerinden birisidir. Başkenti Albany, en büyük şehri New York Şehri’dir. 62 vilayeti ile, ülkenin nüfusu en yüksek üçüncü eyaletidir. Vermont, Massachusetts, Connecticut, New Jersey ve Pennsylvania ile karadan, Rhode Island ile de sudan komşudur. Ayrıca Kanada’nın Quebec ve Ontario bölgelerine uluslararası sınırı vardır.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük şehir olan, ülkenin finans kültür ulaşım ve üretim merkezi New York Şehri burada bulunmaktadır.

New York City

Dünya’nın Başkenti New York, Dünya’nın Başkenti olarak adlandırılan, herkesin ve her şeyin bir araya geldiği bir şehir. Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkenti olmayabilir ama daha büyük bir şeymiş duygusu uyandırıyor, dünya başkenti ve tek başına “kozmopolit” sözcüğünün tanımı. NY’da ne yapılması, nereye gidilmesi gerektiğine karar vermek zorlu bir iş olabilir. Ama New York’u oluşturan 5 farklı ilçe kendine has özelliklere sahip olduğundan, bu 5 farklı ilçe boyunca uzanan New York’un coğrafyasını anlamak işinizi kolaylaştırabilir.

Manhattan, genellikle Birleşik Devletler’in ekonomik ve kültürel merkezi olarak görülür ve bu ilçenin silüeti dünyaca ünlü bir ikon. Turist olarak en fazla zaman harcayacağınız yer burası olacak. Queens, dünyanın farklı yerlerinden gelmiş birçok insanı bir arada barındırabilen yerlerinden birisi. Örneğin New York Çin Mahallesi burada yer alıyor. Bronx, belki de şehrin en fakir ilçesi, hip-hop müzik burada doğdu. Birçok parka ve dünyanın en büyük hayvanat bahçesine ev sahipliği yapıyor. En ünlü, kültürel ve mimari bakımdan en çok çeşitliliğe sahip olan New York ilçesi Brooklyn, şehrin en banliyö karakterli ilçesi ise Staten Adası.

Doğal olarak, çoğu turistin New York seyahati, Central Park ve eşşiz silüetiyle Manhattan’dan başlıyor. Empire State Binası’nın seyir çatısı akılalmaz bir New York manzarası sunuyor ve saatlerce beklemeye değer. Metropolitan Sanat Müzesi (kısaca MET olarak yazılır) ve Guggenheim, kültürel zevkinizi tatmin etmek için, mutlaka görülmesi gereken en önemli yerlerden biri. Bunlara Özgürlük Heykeli’ni ve 5. Cadde’de alışverişi eklediğiniz zaman, New York’ta mutlaka ama mutlaka yapılması gerekenler listesine sahipsiniz demek. Ama 1-2 günden uzun süren, düzgün bir seyahat ancak New York keşfinizin başlangıcı olacak. Not: New York City, havayolu ile uluslararası güzergahlara çok iyi bağlandığından Birleşik Devlet seyahati için güzel bir başlangıç noktası.

Central Park

Central Park, Amerika Birleşik Devletleri’nin New York City şehri Manhattan ilçesinde yer alan 3382dönüm olarak çok büyük umumi kentsel bir parktır. Yıllık ortalama 25 milyon ziyaretçisiyle Central Park, Birleşik Amerika’da en çok ziyaret edilen kent parkıdır. Birçok film ve televizyon şovları bu parkı dünyadaki en ünlü şehir parkı yapmıştır ve ayrıca Central park`ta yüzmek yasalara aykırıdır. Central Park, Dünya’ nın en ünlü şehir parklarından biridir ve New York’ un sembollerindendir.New York şehrinin Manhattan ilçesinde bulunan hastalık saçan ve düzensiz alana sahip bir bataklık, şehir halkının nefes alabileceği, zaman geçirebileceği bir alana dönüştürülmek istenmiştir. Bunun için 1857 yılında Central Park komisyonu alan düzenleme yarışması yapmıştır. Frederick Law Olmsted ve ortağı Calvert Vaux bu yarışmaya katılmaya karar vermiş. Hazırladıkları proje 33 projeden birinci seçilmiştir. Olmsted mühendis olarak Central Park projesinin başına geçmiştir. Alanda yaşayan yaklaşık 1600 yoksul insan alanı boşaltmıştır.

New York City, Central Park

Barok tarzıyla (simetrik olmayan, doğala yakın) yapılan Central Park dünyadaki ilk peyzaj çalışmasıdır. Frederick Law Olmsted bu çalışmayla peyzaj mimarlığı ve peyzaj mimarı kavramlarını dünyaya tanıtmıştır. Bu nedenle peyzaj mimarlığının babası olarak kabul edilir.

Parkın bugüne denk olan maliyetinin 200 milyon dolar olduğu söylenmektedir. Central Park’ta 120 farklı bitki türü, 26.000 den fazla ağaç, 25 kuş türü, 130 hayvan türü bulunmaktadır.

Metropol Sanat Müzesi

Metropolitan Sanat Müzesi, The Metropolitan Museum of Art (The Met olarak da kısaltılabilir), dünyanın en büyük ve en önemli müzelerinden bir tanesidir. Manhattan, New York City’deki Central Park’ın yanında yer alan müze, The Cloisters adı verilen orta çağ sanatını barındıran bölümü bünyesinde bulundurur. Müzede eski doğu, Mısır, Yunan ve Roma dönemlerine ait eserler bulunmaktadır. Avrupa orta çağ koleksiyonunun bir bölümü ise Manhattan’ın kuzey ucundaki ek binada bulunur. Müze içerisinde bir araştırma kitaplığı, çocuklar için bir bölüm ve etkin bir eğitim sergisi bulunur. Müzedeki batı resim sanatının öne çıkan isimlerine ait tablolar da bulunmaktadır.

New York City, Metropolitan Museum of Art

American Museum of Natural History

Amerikan Doğa Tarihi Müzesi (American Museum of Natural History, AMNH olarak kısaltılır), Central Park yakını, Manhattan, New York City, ABD’de bulunan dünyanın en büyük ve en ünlü müzelerinden birisidir. Müze birbirine bağlı 25 bina bloğundan oluşmaktadır. Toplam 46 daimi sergi salonu, araştırma laboratuvarları ve kütüphanesi mevcuttur.Müze koleksiyonu, sadece küçük bir kısmı herhangi bir zamanda sergilenebilen 32 milyondan fazla parça içerir. Müzenin 200’den fazla bilim insanı kadrosu vardır.

Guggenheim Müzesi

Aslında burayı ziyaret etmedik. Zamanımız yetmedi. Sadece enteresan mimariye sahip olan binasının fotoğrafını çektik. Dilerseniz ziyaret edip dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.

Apple Store

Parktan çıkar çıkmaz hemen 5. caddenin başlangıç noktasında yer alan meşhur Apple Store’a gidilmeli. Gelmişken uğramanız lazım ve içerideki kalabalığı görünce “Sanırım bugün bedava” diye klasik Türk düşüncesine kapılabilirsiniz. Malum, ABD’den cep telefonu almak, Türkiye’deki fiyatlara kıyasla daha avantajlı. Aklınızda olsun.

New York City, Apple Store

Rockefeller Center

Bir sonraki durağımız hemen 5. caddede yer alan meşhur Rockefeller Center. Dünyanın en zengin ailelerinden Rockefeller Aşiretine ait olan ve hem alışveriş merkezi  hem de şehri tepeden görebileceğiniz Top of The Rock olarak bilinen gözetleme merkezine sahip olan yer. 80. katına çıkıp muhteşem Manhattan Manzarasına şahit olmanın verdiği mutluluğu tarif edemem.

St Patrick’s Katedrali

Aziz Patrik Katedrali (İngilizce: The Cathedral of St. Patrick veya St. Patrick’s Cathedral) Katolik kilisesine bağlı bir katedraldir. ABD’nin New York City şehrinde yer alan bu dini yapı aynı zamanda New York eyaletinin Katolik Başpiskoposluk idare binasıdır . Aziz Patrik Katedrali New York şehrinin Manhattan adasında Beşinci Cadde üzerinde 50 ile 51. Caddeler arasında yer almaktadır. Tam karşısında Rockefeller Center binası bulunmaktadır.Aziz Patrik Katedrali 2007 yılında AIA tarafından yapılan Amerika’nın Favori Mimarlık Listesi oylamasında 11. sırada yer almıştır.

New York City, St Patrick’s Katedrali

Broadway

Artık 5. caddeden ayrılıp, sanatın merkezi, dünyanın en önemli sanatçıların doğduğu, tiyatroların, sahne sanatlarının, şovların beşiği Broadway bölgesine ilerliyoruz. Herşey bu bölgede özellikle 6-9. Avenue arasında ve 41-54. cadde arasında uzanan bölümde yer alıyor. Özellikle akşam görülmeye değer. Işıkların büyüsüne kapılıp hayallere dalıyoruz.

New York City, Broadway

Times Square (Meydanı)

Hemen Broadway bölgesinde yer alan, şehrin kalbi olan Times Meydanına gidiyoruz. Hem gündüz hem gece sürekli devam eden bir kalabalık hakim. İnsanı kör edercesine yüzünüze vuran ışıklar, bir an için hayallere dalmanıza sebep oluyor.

New York City, Times Square

Empire State Binası

Times Meydanından çıkıp, yürüme mesafesinde yer alan, ülkenin ve şehrin sembolü Empire State binasına gidiyoruz. Bizim gittiğimiz dönemde şehrin en yüksek binası idi. Şehri en tepeden görmek için 86. katında yer alan gözetleme noktasına çıkıyoruz. Özellikle günbatımı anında ve gece anında şehrin parlayan ışıkları ve gökdelenlerin yarattığı manzara, verdiğiniz her 1 dolara değiyor.

New York City, Empire State

New York Halk Kütüphanesi

Bir sonraki durağımız dünyanın en büyük 3. kütüphanesi olan ve 50 milyondan fazla koleksiyonu olan New York Halk Kütüphanesi. Gelmişken görülmesi gereken bir yer diyerekten dalıyoruz içeriye. İçerisindeki ihtişamı gördükten sonra direk aklıma bizim kütüphaneler geliyor. Yürümemiz gereken daha çok uzun yollar var. İnsan gördükten sonra daha aşikar oluyor.

Madison Sqaure Garden

Şehirdeki en büyük stadyumlardan bir tanesi olan Madison Square Garden’a gidiyoruz. Ama içeriye girmiyoruz. Eğer siz denk gelebilirseniz bir tane etkinliğe katılmaya çalışın.

Flatiron Binası

Şehri yürüyerek keşfetmeye devam. Yavaş yavaş ayaklarımın ağrısını hissediyorum. Ama nedense bir türlü durmak istemiyorum. Ülkenin ilk gökdeleni olan Flatiron Binasını görüp  fotoğrafını çekmekle yetiniyoruz. Oldukça enterasan bir bina. Gelmişken mutlaka görülmeli.

Union Square (Meydanı)

Biraz dinlenmek için şehrin ortasında yer alan Union Meydanına gidiyoruz. Aslında şehirde böyle irili ufaklı bir sürü park var. O yüzden yorgunluk ve rota durumunuza göre diğer parkları da göz önünde bulundurup, sizde kahvenizi alıp bu parklarda dinlenebilirsiniz. Neyse, yine duramıyorum yerimde hemen yola koyulmak istiyorum.

Soho

Bizim nasıl Cigangir’imiz veya Nişantaşı’mız varsa, New York’luların da Soho’su var. South Houston Street’in kısaltması olan bu bölgede, yüzlerce butik, restoran ve kafelerin eşliğinde sokaklarda kaybolarak geziyoruz.

New York City, Soho

Little Italy

Daha önceden batı yakasını gezerken, hemen hemen bütün şehirlerde farklı milletlerin oluşturduğu bölgelerin isimlerinin o bölgeye göç eden milletlerin oluşturduğunu görünce çok şaşırmıştım. Bizim, ülke olarak pek alışkın olmadığımız bu durum, Amerikalılar için oldukça sıradan. New York’da da aynı şey geçerli. İtalyan kültürünün hakim olduğu sokaklarda geziyoruz. Küçük kafelerde oturup güzel bir İtalyan pizzası yiyoruz.

New York City, Little Italy

Chinatown

İtalyan Mahallesinin  hemen yanıbaşında yer alan ve Çin kültürünün etkilerini sokaklarda aşikar bir şekilde hissettiğimiz Çin mahallesine gidiyoruz. Burası oldukça renkli bir yer. Aklınıza gelebilecek herşeyin satıldığı dükkanların olduğu bir bölge. Burası hem Soho bölgesine hem de İtalyan mahallesine yürüme mesafesinde. Bu arada, biz buradaki bir acenteden, 3 günlük bir tur alıp Philadelphia-Washington-Niagara Şelaleri ve 1000 adalar turu satın aldık. Konaklama ve ulaşım dagil 150 dolar civarındaydı. Bu işleri yapan bir sürü site var. Herhangi birisinden online tur alıp, mutlaka bu rotaları da yapmanızı şiddetle tavsiye ederim.

New York City, Chinatown

Financial District

Şehrin en uç bölgesinde yer alan finans bölgesine giderken birşeyi farkediyorum. Sokaklar karanlıklaşmaya başlıyor. Gündüz olmasına rağmen sebebini sonradan anlıyorum. Gökdelenler o kadar birbirine sık bir şekilde yapılmış ki, daracık sokaklarda yürürken güneş ışıklarını göremez oluyorsunuz. Bölgede bulunan New York borsasının önünden geçerek, bölgenin simgesi olan boğa heykelinin fotoğrafını çekiyoruz.

Özgürlük Heykeli (Liberty of Statue)

Boğa heykelini geçtikten sonra, parkın içerisinden yürüyerek rıhtıma ulaşıyoruz. Sol tarafımızda Brooklyn köprüsü ve karşımızda özgürlük heykeli. Vapura binip Liberty adasında yer alan meşhur heykeli görmeye gidiyoruz. Arkamızda Manhattan manzarası, önümüzde dünyanın en önemli simgelerinden Özgürlük Heykeli. Ama beni çok etkilemiyor. Maksat görmüş olmak. Bu arada adaya gelince öğreniyoruz ki , eğer daha önceden bilet alırsanız heykelin içerisine girip, en üst kısmına çıkabiliyormuşsunuz.

Elis Adası Göç Merkezi

Adadan ayrıldıktan sonra bir sonraki durağımız New York’a gelen göçmenlerin transit merkezi olan Elis Adası oluyor. Bu merkez, Özgürlük Heykelinin hemen yanıbaşında yer alan adada bulunuyor. Burada bulunan müzeyi geziyoruz ve vapura binip, Manhattan’a geri dönüyoruz.

Brooklyn Köprüsü

Bölgedeki son durağımız bir çok filme konu olmuş olan ve harika mimariye sahip olan Brooklyn köprüsü.  Köprünün üzerinden yürüyerek karşıya geçiyoruz. Yol boyunca gökdelenlerin ve özgürlük heykelinin manzarası eşliğinde yürürken, insan kendini bir film setinde hissediyor. Kaç filmde görmüştüm bu manzarayı kim bilir …

New York City, Brooklyn Köprüsü

Colombia University

ABD’nin en önemli üniversitelerinden bir tanesine gidiyoruz. İnsan üniversite ne demek daha iyi anlıyor. “Bunlar üniversite ise, bizdekiler ne ?” diye soruyorum kendime. Üniversite değil, sanat eseri. Harika mimariye sahip bu üniversitenin bahçesinde gezerek, hemen aşağı bölgesinde yer alan Harlem bölgesine ilerliyoruz.

Harlem

Aslında burası, Central Park’ın bittiği yerde yer alıyor. Bu bölgenin şehrin en tehlikeli bölge olduğunu bile bile gidiyoruz. Ama başımıza birşey gelmeden özgür ve rahatça gezebiliyoruz. Bence gündüz hiçbir sorun yaşamazsınız. Sokakları gezerken birşeyi farkediyorum.”Burası New York mu ?” diye insan kendine sormadan edemiyor. Hemen hemen herkes zenci. Evler bakımsız. Fakirlik diz boyu. Bu bölge zencilerin en çok göç ettiği bölge. Zaten gezerken farkediyorsunuz. Aslında New York’un sahte ışıklarının hüküm sürdüğü şehirde dünyanın gerçek yüzünü görebileceğiniz bölge…

New York. Dünyanın en önemli metropollerinden birisi olan bu şehirde kaybolmak, bilmediğiniz mahalleleri keşfetmek için macera peşinde koşmak, şehrin kalabalığından yorulunca biraz dinlenmek için Central Park’a gitmek gibisi yoktur. Her şeyi ile güzeldir.

2 Yorum

Yorumda Bulun