Karayiplerdeki Hispanyola adasında bulunan Dominik Cumhuriyeti, doğal güzellikleri ve eşsiz doğasıyla mutlaka görmeniz gereken yerlerdendir. Yüzölçümü yaklaşık 48,7 bin kilometre olan ülkenin en önemli özelliği Kristof Kolomb’un yeni dünyayı keşfi sırasında ilk ayak bastığı yer olmasıdır.
Dominik halkının büyük çoğunluğu melez olarak adlandırılır. %73’ünün melez olduğu ülke nüfusunun %16’sı Avrupa kökenli, %11’i ise Afrika kökenlidir. Dominik Cumhuriyeti Karayipler bölgesinin en önemli turizm bölgesi kabul edilir.
Başkenti Santo Domingo olan Dominik Cumhuriyeti 31 eyaletten oluşur. Ülke nüfusunun en yoğun olduğu şehirlerin başında başkent Santo Domingo‘nun ardından Santiago, La Vega, San Cristobal ve San Pedro de Macoris gelir. Ülkenin en önemli şehirleriyse başkent Santo Domingo başta olmak üzere Punta Cana, Saona Adası ve Cabarete‘dir.
Dominik Cumhuriyeti Karayiplerdeki Hispanyola adasında yer alır. Porto Riko’nun batısında, Küba ve Jamaika’nın doğusunda bulunan ülkenin Venezuela‘yla deniz sınırı vardır. Kuzeyinde Kuzey Atlantik Okyanusu ve güneyinde Karayip Denizi bulunan adanın batı kısmında Haiti bulunur.
Dominik Cumhuriyeti’nin resmi dili İspanyolca‘dır. Halkın %99’u İspanyolca konuşur. Bunun yanı sıra adanın özellikle turistik bölgelerinde İngilizce yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca çoğunluğu Haiti’den gelen ve şekerkamışı işletmelerinde çalışan yabancılar arasında Fransızca konuşmaktadır.
Dominik Cumhuriyeti’nde din özgürlüğü anayasal güvence altındadır. Nüfusun %95’ini Hıristiyanlar %2,6’sını herhangi bir dine inanmayanlar oluştururken nüfusun %2,2’sini ise Protestanlık, Musevilik ve Budizm gibi diğer dinlere inananlar oluşturur. Haiti sınırı ve uzak bölgelerde doğal Afrika dinleri’ne bağlı nüfus da yaşamaktadır.
Santo Domingo
Amerika’daki En Eski Avrupa Şehri
Santo Domingo, Dominik Cumhuriyeti’nin başkenti ve 1.4 milyon nüfusu ile tüm Karayipler’in en büyük şehri. 15. yüzyılın sonlarına doğru bulunmuş, Amerika’daki en eski Avrupa şehri ve sömürge şehri olarak UNESCO Listesi’nde kendine yer bulmuş. Buna rağmen Santo Domingo, keşif yapmak için henüz turistlerin ilgi odağında bir yer değil.
Ozama Nehri, Santo Domingo’nun kalbinden geçiyor. Şehrin batı yakası Zona Sömürgesi alanı, az gelişmiş olan doğu kıyısına göre turistlerin ilgi odağı. 12. blok Zola Sömürgesi’ndeki caddeler, Columbus Yapıları’yla şereflendiriliyor.
Başta Gotik Katedrali ve Ozama Nehri olmak üzere ekstradan görülecek pek çok yer var. Columbus’un bayanlarıyla (adlarından dolayı) göründüğü bir geçit olan Calle Las Damas, Amerika’da kurulmuş en eski Avrupai caddedir. Panteon Nacional ve the Alcázar de Colón (Columbus ve ailesinin evi) görülecek diğer bir yer. Eğer yolunuz denize düşerse, El Malecon adlı, iki yanı palmiye ağaçlarıyla kaplı, restoranların ve barların olduğu, güneşten kaçıp soğuk bira molası verebileceğiniz bir yol keşfedeceksiniz.
Bayahibe
Konforlu, Otantik
Bayahibe Dominik Cumhuriyeti’nde La Romana’nın doğusunda bulunan şehir ve bir balıkçı şehrinin turistik bir noktaya dönüşümü hikayesinin baş kahramanı. Burası 2000 nüfusuyla dikkate değer Parque Nacional del Este (kuru ormanları, mangrovları ve açıklardaki mercan kayalıklarını barındıran en büyük deniz parkı) isimli parka sahip. Öte yandan aktivitelerin çoğu daha batıdaki Playa Bayahibe ve Playa Dominicus isimli plajlarda gerçekleşiyor.
Açıkçası ülkenin neresinde olursa olsun bütün sahileri çok güzel ve otelleri (Dreams La Romana Oteli gibi) dinlenmek için çok uygun. Tipik turist deneyiminizi yaşadığınız diğer tatil yerlerinden burayı farklı kılan, risk almadan gezebileceğiniz otantik ve kırsal bir yer olması. Plajların çevresinde birçok yerli turistin de olduğu eski şıklıkta restaurant ve barlar bulabilirsiniz. Sadece sözü edilen ulusal parka gitmenin yanı sıra, baş döndürücü güzelliğiyle bir tekne turuna çıkabilir ve dalış yapabilirsiniz.
Punta Cana
Mükemmellik
Bahse gireriz ki hayallerinizdeki plajları Punta Cana’da bulacaksınız. Dominik Cumhuriyeti’nin doğu kıyısında, bumerang şeklindeki bu şehir, bölgedeki en iyi plajlara ve her yere kolayca ulaşabileceğiniz bir havaalanına sahip. Punta Cana kıyıları, genellikle Bavaro çevresinde ve havaalanından ileride, yüzlerce tatil cennetine (genellikle her şeyin dahil olduğu ve çoğunlukla beş yıldızlı oteller) sahip. Hizmet ve atmosfer her yerde farklılık göstermesine rağmen, Karayip plajlarındaki gibi sadece plajlarda bu mükemmellik farklılık göstermiyor.
Punta Cana, son derece temiz, yumuşak, beyaz kumlu sahillere ve turkuaz renginde denize sahip. Bahse gireriz ki uzun ince palmiye ağaçları altında güneş gözlüğünüze yansıyan manzara, en iyi eğlenceniz olacak. Eğer bunlardan memnun kalmazsanız (buraya neden geldiniz ki?), golf oynayabilir, Santa Domingo’ya veya Saona’ya günlük geziler yapabilirsiniz. Dolphin Adası ve Manati Parkı yunuslara yakın olabileceğiniz diğer favori mekanlardan biri. Punta Cana’nın Atlantik dalgaları biraz hırçın olduğu için dalışa çok uygun değil.