Filipinler, çok ama çok kalabalık mega kentleri, yirmiden fazla hala dumanı tüten aktif volkanı, UNESCO Dünya Mirası 2.000 yıllık büyüleyici pirinç tarlaları, her biri bambaşka özelliklere sahip yüzden fazla etnik toplulukları, şahane tropikal adaları ve güler yüzlü insanlarıyla Asya’nın kıyısının fantastik bir ülkesi. 7.000’den fazla adasıyla dünyanın en uzun kıyı şeridine sahip ülkelerinden olan Filipinler’in, adalarının ve kumsalların güzelliği tahmin etmek çok zor değil. El Nido, Palawan Adası, Bohol, Panglao, Mindoro adaları çok çok güzel. Keşfetmeye değer! Herbiri bir post kartı görünümünde olan çarpıcı kireçtaşı kayalıklarının olduğu El Nido, gece hayatı ile renkli Angeles City, Avustralya’daki dünyanın en büyük mercan resifi Great Barrier Reef’ten sonra gelen, dünyanın en büyük 2. mercan resifi Apo Reef, zararsız dev köpekbalığı balinalarıyla dalış yapılabilecek Donsol, turkuaz renkli deniz kıyısında kumları inci gibi parıldayan Boracay; nesilden nesile süren geleneksel benzersiz tarım ile 2000 yıllık UNESCO Dünya mirası Batad ve Banaue çeltik tarlaları, bir zamanlar kafa avcısı yamyamlar iken şimdilerde barış içinde yaşayan kabileleri ile keşfedilecek gerçek bir hazine bana göre Filipinler.
Cebu City
Güney Filipinler’in kraliçe şehri Cebu City (Filipincede: Lungsod ng Cebu), Güney Filipin Ada Eyaleti olan Cebu’nun Başkenti. 866.171’lik nüfusu ile ülkenin 5. büyük şehri.
Metropolitan nüfusu ve ekonomik gücü göz önünde bulundurulduğunda, 2. Manila denilebilir. Güney’in Kraliçe Şehri takma adıyla Cebu, ülkedeki ilk İspanyol yerleşkesidir ve şehrin etrafındaki tarihi yapılar da buna şahitlik eder.
Vaktiniz az ise, 16.yy’dan kalma İspanyol San Pedro Kalesi, Santo Niño Kilisesi (Filipinlerdeki en eski kilisedir) ve Magellan Haçı kesinlikle görmeniz gereken yerler.
Biraz Avrupa bakış açısından uzaklaşmak istiyorsanız, şehrin Beverly Hills Bölgesi’nde bulunan mükemmel Taoist Tapınağı’na gidin. Söz konusu sahiller olduğunda, Cebu maalesef çok güzel bir yer değil. Cebu’nun karşısındaki Mactan Adası güzel sahillere sahip, fakat bunların çoğu insan yapımı ve pahalı otellerin içerisinde yer alıyor.
Doğal güzellik görmek istiyorsanız, şehrin dışına çıkın. Adanın kuzey kısmının sonundaki sahiller görülmeye değer.
Davao
Parkların şehri Davao, Filipinler’in güneyindeki belalı Mindanao Bölgesi’nin en büyük şehri. Çeşitli devletler, vatandaşlarına burayı ziyaret etmemelerini tavsiye etmiştir. Ama bu öneriler biraz daha Mindanao’nun güneybatı bölgesi ve Sulu Archipelago için geçerli. Davao için yazılmış saha raporlarının büyük bir çoğunluğu, burayı ziyaret etmenin güvenli olduğunu söyler. Sadece bu da değil, onlara göre burası ülkenin en güvenli şehirlerinden biri. Yine de siz gitmeden önce yeterli bilgiye sahip olduğunuzda emin olun.
Dabaw’a (alternatif yazılışı bu şekildedir) gittiniz diyelim, peki burada yapılacak ve görülecek ne var? Mükemmel parkları bu şehrin ana çekim merkezi. People’s Parkı, köprüleri, göletleri ve şelaleri ile oldukça yeşil ve hem gündüz hem de gece saatlerinde vakit geçirmek için ideal bir yer. Eden Doğa Park gibi şehrin merkezinden uzakta başka parkları da ziyaret edebileceğiniz gibi, Davao Timsah Parkı gibi yüzlerce timsahın şovlarını izleyebileceğiniz daha eğlenceli parklar da var. Filipinler Kartal Merkezi de bu tarz parklar arasında.
Şehrin dışına çok çıkmadan manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız, Apo Dağı’nın üzerindeki yürüyüş yollarından birine gidebilirsiniz. Burası şehrin üzerinde belli belirsiz görünen, ülkenin en yüksek dağı. Feribotla ulaşabileceğiniz ve güzel sahillere sahip olan Samal Adası’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Buraya çılgın gece hayatı için gelmiş olmasanız bile (toplumun nispeten muhafazakar olduğunu düşünürsek), burada yemek yiyebilir ve bol bol alışveriş yapabilirsiniz. Örneğin, alışveriş merkezlerinde, mağazalarda ve Çin Mahallesi’nin çevresindeki restaurantlarda. Yemekler arasında Durian denemeye değerdir ama baştan uyaralım; tadını ilk başta sevmeyeceksiniz.
Not: Davao, gelişmiş bir uluslararası hava ağına sahip olduğundan Filipinler seyahatine başlamak için uygun bir nokta.
Manila
Kötü üne sahip bir şehir düşünelim ve dürüst olalım. Manila şehrinin bir sürü sevilmeyecek yanı var. Kalabalık, hava kirliliği, zayıf altyapı, gecekondu mahalleleri ve fakirlik akla ilk gelenlerden. Endonezya’daki Jakarta, her ne kadar şehrin bölgedeki benzeri olsa da, aradaki benzerlik Jakarta’nın lehine doğru azalmaktadır.
Şehrin birkaç kötü özelliğini kabul ettiğiniz takdirde, şehir zengin, kompleks bir tarih ve kültüre sahip, bunlardan faydalanmasını bilirseniz burayı beğenebilirsiniz bile. Buraya şehrin ve ülkenin dinamiğini anlamak için gelmedikçe ve Tondo’da bir gecekondu turu yapmadıkça; turistlerin tercih ettiği noktaları gezer ve kişisel eşyalarınız için birkaç basit önlem alırsanız, hiçbir problem yaşamayacaksınız.
Peki Manila’da görülecek ne var? Her şeyden önce Intramuros vey Eski Manila. Burası tarihi ülkenin İspanyol yönetimi altındaki günlerine dayanan, şehrin tarihi merkezidir. Burada muhteşem Manila Katedrali’ni, Fort Santiago’yla beraber birçok sömürge dönemi yapısını ve müzeleri ziyaret edebilirsiniz.
Kesinlikle görmeniz gereken bir başka yer ise, göz kamaştırıcı Rizal Park. Burası zengin tarihi ile Manila’nın kalbi konumunda. Burası, ilgi çekici binalara ve yeşil alanlara ev sahipliği yapıyor. Çin Mahallesi ve müzeler arasında bir yerde (Filipinler Ulusal Müzesi veya Ulusal Sanat Galerisi’ni ziyaret edebilirsiniz) günlük hayatın nasıl olduğunu görmek için, lüks alışveriş merkezlerine veya açık hava pazarlarına uğrayıp, biraz alışveriş yapın.
Uzun bir günün ardından gün batımını seyretmek için kendinizi Manila Körfezi’ne atın, buranın neden tamamen kötü bir yer olmadığını böylece anlayabilirsiniz. Aslında burayı bir bakıma sevebilirsiniz bile…
El Nido
Mükemmel sahiller ve ondan daha da etkileyici çevre konu cennet olunca El Nindo, en iyisi olmaya aday. Filipinler’in Palawan Eyaleti’nde bulunan bu yer, dünyanın en iyi sahilleri arasında gösteriliyor. Bu ünvan sadece tipik beyaz kumlu sahilleri ve ılık sularından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda etrafındaki doğal güzelliklerin de, bunda katkısı var.
El Nido’nun bir kısmı Palawan Adası’nda bulunuyor, bazıları karst şeklinde olan totalde 45 ada ve adacıktan oluşuyor. Bunların hepsini doğal lagünler, mercan resifleri, şelale ve zengin bitki hayvan örtüsüne sahip ormanlarla birleştirdiğinizde gerçek resmi görebilirsiniz. İşte bunlar El Nido’yu diğerlerinden ayıran doğal güzellikler.
El Nido, yabancı turistlerin çok fazla akın ettiği bir bölge değil (yerli turistler bölgeyi daha çok tercih ediyor), ama bu durum yavaş yavaş değişiyor. Birkaç 5 yıldızlı resort bulabilirsiniz ama konaklama yerlerinin çoğu 2 veya 3 yıldıza sahip. Bu aslında kötü bir şey değil, çünkü adanın çevresi o kadar güzel ki, otelinizde tembellik yapmak istemeyeceksiniz. El Nido’yu, bölgeyi keşfetmek için bir başlangıç noktası olarak kullanın.
Not: Bölgenin en yağışlı dönemi olan haziran ve ağustos ayları arasında buradan uzak durun.
Bohol
Çikolata tepelerinin adası Bohol, Filipinler’de Cabu’nun doğusunda bulunan bir ada ve Cabu’dan yarım saatlik bir feribot yolculuğu ile buraya ulaşabilirsiniz. Birçok turist buraya inanılmaz güzellikteki, yeşillik kaplı ve kurak sezonda isminden de anlaşılacağı gibi rengi kahverengiye dönen, sayısı 1200’ün üzerindeki küçük çikolata tepelerini görmeye gelir.
Bu tepeciklere baktığınızda oluşum aşamasında insan eli değmemiş olmasına şaşıracaksınız. Bölgenin manzarası da en güzel, Carmen şehrinin biraz dışındaki izleme kabinlerine sahip olan yapıdan görülmektedir. Buraya turistleri çeken bir başka ikonik sebep ise, bütün memeliler arasında büyük ihtimalle en büyük göz-vücut oranına sahip olan, sevimli görünümlü canlı Filipinler Cadı Makisi.
İç kısımlardaki ormanda daha keşfedilecek çok şey var, pirinç tarlaları ile beyaz kumlu sahiller görülmeye değer. Mükemmel deniz şakayığı resifleriyle Panglao Adası’nda yapılan dalış aktivitelerini de unutmayalım, bununla beraber ziyaret edebileceğiniz daha birçok ada bulunuyor.
Camiguin
Yanmak için doğmuş ada Camiguin (Kuzey Mindanao, Filipinler) hakkında bilmeniz gereken en önemli şey ile başlayalım: Burası turistlerin akın ettiği bir mekan değil. Bohol’a çok uzak değil ve yakın geçmişe kadar Bohol’dan feribotla buraya ulaşılabiliyordu.
Size Bohol veya Cebu City’ye ulaşım hakkında araştırma yapmanızı (direkt uçuşlar bulunuyor) öneririz. Mindanao’daki Cagayan de Oro da seçenekleriniz arasında. Bu noktada adanın bu kadar zahmete değmeyeceğini düşünerek, burayı es geçip diğer seçeneklere doğru yönelebilirsiniz. Fakat okumaya devam edin. Çünkü, Bohol Denizi’nde bulunan bu volkanik ada kesinlikle nefes kesici. En az 7 volkana ev sahipliği yapıyor ve Mt. Hibok-Hibok (en son 1950’lerde aktifti) bunların en ünlüsü.
Burada yükseklere tırmanmak konusunda herhangi bir kısıtlama yok. Katibawasan’daki dev şelale gibi şelaleler, sıcak ve soğuk kaynak suları, Beyaz Ada’daki kum seti – adanın en güzel sahili deniz alçaldığında ortaya çıkıyor – adanın diğer doğal güzellikleri arasında.
Adanın insan yapımı olan turistik yerleri ise, Sunken Cemetery ve Catarman (1871’deki volkan patlamasında yok olmuştur) kasabasının bulunduğu yere konumlandırılmış dev bir haç olan Cross Marker. Kilise kalıntıları da görülmeye değer. Az bilinen bir yer olduğundan buradaki konaklama tesisleri de oldukça sadedir ve otellerin çoğu Mambajao Bölgesi’nde toplanmıştır.
Siargao
Filipinler’in sörf başkenti Siargao, Filipinlerin Surigao del Norte Eyaleti’nde, Mindanao açıklarında bulunan bir ada. Başkentten yaklaşık 800 km güneydoğuda bulunan Siargao’ya turistlerin gelmelerinin ana nedeni zengin doğal güzellikleri. Resifler ve kumlu sahil boyunca uzanan kıyı şeridinden, palmiye ağaçlarına ve onları çevreleyen kayalıklı sayısız doğal havuza kadar.
Adanın iç kısmındaki inanılmaz bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliğine sahip ormana, saklı şelalelere veya bütün Mindanao’da tropik bitkilerin bulunduğu en büyük bataklığa ne dersiniz? Kısacası, buradaki doğal hayat hiç de azımsanacak gibi değil.
Son zamanlarda bu biraz değişmeye başlasa da, Siargao ne bir resort adasıdır ne de parti seven kişiler için uygun bir yer. Onun yerine burası her zaman dünyanın her yerinden sörfçülerin uğrak noktası olmuştur. Buranın neden sörf dengesini tutturmak için mükemmel bir yer olduğunu anlamak hiç de zor değil: beyaz kumlu sahiller, rahat bir yaşam tarzı ve sörf sezonunda uzunluğu yaklaşık 2 m’yi bulan dalgalar. Bu dalgalar 8 ay boyunca ada kıyılarına vurur (ekim ayından mayıs ayına kadar).
Sörf sizin işiniz ise, Cloud 9’ın sörf dalgalarını deneyin. Burada en güzel dalgalarla beraber, bütçe dostu konaklama yerleri, restaurant ve barlar bulacaksınız.
Sörfle ilgilenmiyorsanız bu durum, burayı sevmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Tabii ki daha az kalabalık, daha otantik bir cennet sizin hayalinizdeki tatil yeri ise..
Boracay
Kristal Mavisi Suyu Ve Beyaz Kum Plajları Boracay, Filipinler’in küçük ve tropikal bir adası olup, Panay Adası’nın ucunda, Manila’nın güneyinde (300 kilometre veya 200 mil) konumlanmıştır. Harika ve muhteşem palmiye ağaçları ile kaplı beyaz kum plajları, berrak masmavi bir suyu ve rüya gibi bir gün batımı ile ün kazanmıştır. Boracay, Asya ve Karayipler’deki en iyi tatil yerleriyle rahatça yarışmaktadır. Harika plajlarının olması elbette ki bir hediyedir. Fakat Boracay’dan ayrı olarak bazı başka şeylerde vardır. Burası biraz daha fazla aktif olmak isteyenler içinde cennet sayılır; dalış, deniz paraşütü, motosiklet sürücülüğü ve uçurtma uçurma seçeneklerini kullanabilirsiniz. Ayrıca geceleri burada bir takım şeyler başlamakta ve Boracay’ı birinci sınıf bir parti şehrine çevirmektedir. Not alabileceğiniz en önemli durumlardan biri de her bütçeye uygun opsiyonlarının bulunmasıdır. Geceliği 10 0$ olan konaklama yerini kolayca bulabileceğiniz gibi 500$ olan konaklama yeri de bulabilirsiniz.
Vigan
İyi Korunmuş Sömürge Dönemi Mimarisi Burası sadece Andalucia’da bulunan bir kasaba değildir. Vigan, Filipinler’de Luzon’un kuzey kesimlerinde bulunan Ilocos Sur’un başkentidir. Arnavut kaldırımlı sokaklar ve sömürge konakları üzerinde baş gösteren bir kasaba ve “calesa” isimli at arabalarının boylu boyunca sürüldüğü bir yerdir. Vigan, İspanya sömürgesi zamanından kalma mimarisinin, Filipinlerde kalan en önemli örneklerinden biridir. Vigan, UNESCO Dünya Mirası Statüsüne sahip ve bu durumun şehre kalabalıkları çekeceğini söylemeye gerek yoktur. Daha sessiz anlarında kendinizi Avrupa’nın Mestizo Bölgesi’ndeki caddelerde yürüyormuş gibi hayal edeceksiniz. Buradaki manzaraların farkına daha iyi varabilmek için kalabalık kesimin olmadığı bir zamanda gitmelisiniz. Arabalara ücretsiz olan Calle Crisologo üzerinde bir gezintinin yanında, diğer gezip görebileceğiniz şehir manzaraları ise St. Paul’s Metropolitan Katedrali, Syquia Konağı ve Crisologo Müzesi’dir. Elbette nehir gezisine de çıkabilir ya da Mindoro Sahili’nde yüzebilirsiniz.
Banaue
Cennete Giden Merdiven Banaue, Filipinler’deki Ifugao Bölgesi’nde (Luzon Adası’nın üzerinde) bulunuyor. Taraçalanmış pirinç tarlalarıyla ünlü ve UNESCO Dünya Mirası Sit Alanı’dır. Bölgenin yerlileri tarafından 2000 yıl önce inşaa edilen bu tarlalar, bugün hala kullanılıyor. Manilla’dan buraya 9-10 saatlik araba veya otobüs yolculuğu sonrası ulaşabilirsiniz.