Gürcistan’ın Karadeniz sahili ve Rion havzasında ılık, nemli ve yarı tropik bir iklim hüküm sürmektedir. Doğu Gürcistan’da ise daha karasal bir iklim görülür. Kışları soğuk, yazları ise kuru ve sıcaktır.
Sovyetler Birliği’nin dağılması Gürcistan ekonomisi üzerinde olumsuz bir etki yaratmış ve uzun süreli olarak istikrarsız bir yapı ortaya çıkmıştır. Bağımsızlığın ilk yıllarında, yüksek enflasyon, sanayi ve tarım üretiminde azalma, turist sayısında düşüş ve işsizlik oranında büyük artış söz konusu olmuştur.
1995 yılına kadar, Gürcistan’ın gayri safi yurtiçi hasılası her yıl azalan bir seyir izlemiştir. 1995 yılında Türkiye’nin başlattığı ekonomik istikrar programlarının başarıya ulaşmasıyla Gürcistan ekonomisinde düzelme kaydedilmiştir. 2003 yılı itibariyle Gürcistan’ın gayrisafi yurtiçi hasılası 8,465 milyar Lari’dir.
Başkent Tiflis sosyal ve kültürel açıdan çok gelişmiş bir şehirdir. Şehri ziyaret edenlerin fazlalığı şehrin ekonomik oluşundan da kaynaklanmaktadır. Otel fiyatlarının düşüklüğü dikkat çekmektedir. Bir gecelik otel ücreti 35- 40 dolar arasındadır. Turistler şehre kendi şahsi arabalarıyla gelmişlerse çok uygun fiyata benzin temin edebilir. Dizel benzin fiyatı 1,85- 2,30 Lari, 1 litre gazın fiyatı 1,30- 1,50 Lari aralığındadır. Gideceğiniz mesafeye göre farklılık gösteren taksi fiyatları 10- 30 Lari arasında değişmekte, otobüs ve minibüs fiyatları da 35- 40 kuruş arasında değişmektedir.
Gürcistan’a arabayla gidecekseniz ülkeye girer girmez sizi inekler karşılayacaktır. Yollarda serbestçe dolaşan ineklere çarpmanın da büyük cezaları vardır. Herkesin kedi köpek beslediği dünyanın aksine, Gürcüler inek besler. Buna doktor ve mühendislik gibi mesleklerde çalışanlar da dâhildir. Ayrıca ülkede halk peynirlerini de kendisi yapmaktadır.
Gürcü mutfağında ceviz ve mısır ile en çok kullanılan malzemelerdir. Aynı zamanda sebze ağırlıklı bir mutfağa da sahip olan Gürcü yemeklerinde patlıcan, lahana, pancar ve pırasa sık yer alır. Et tüketiminde özellikle beyaz eti tercih eden Gürcüler, tavuk ile yapılan yemeklerde ceviz ve cevizli soslar kullanır. Bunun en bileneni ise bajadır.
Gürcülerin meşhur bir tulum peyniri vardır: Gudis Kveli. Hem bu tulum peyniri hem de çay, kahvaltılarının baş köşesinde yer alır.
Gürcüler için en değerlisofraların bağında düğün sofraları gelir. Düğün sofraları hazırlanırken masalara mutluluğun rengi olduğuna inandıkları mavi renkteki örtüler serilir. Et, balık, meze, salata ve çeşitli soslar düğün menülerinde mutlaka yer alır. Menüde mutlaka bulunan bir diğer yiyecek de peynirli ve yumurtalı pide olarak yorumlayabileceğimiz, Gürcülerin meşhur yiyeceği haçapuridir. Hingali, cakapuli, sasivi bu mutfağa özgü lezzetler arasında sıralanabilir. Ayrıca soğuk salata ve balık çeşitleri ünlüdür. Yemeklerin lezzetinde doğal yetiştirilen meyve ve sebzelerin payı büyüktür.
Gürcistan’da her ülkede olduğu gibi kartpostallar, mıknatıslar, tişörtler çantalar, kitaplar ve ulusal şapka ve kostümleri bulabileceğiniz pek çok hediyelik eşya dükkânı vardır. Başkent Tiflis’teki Meydan Pazarı’nda bunlara ek olarak el yapımı oyuncaklar, bakır gibi metallerden üretilen geleneksel el sanatı ürünleri ve çeşitli aksesuarlar bulabilirsiniz. Gürcistan şarapları meşhurdur. Ülkede çok uygun fiyata bu meşhur şaraplardan alabilirsiniz. Ancak bu işi duty free’ye bırakmayın. Çünkü havalimanında gümrüksüz bölgede şarap satılmamaktadır.
Tiflis
Asya’nın ve Avrupa’nın İlginç Kesişim Noktası Tiflis, 1.5 milyon nüfusu ile Gürcistan’ın en kalabalık şehri ve aynı zamanda başkenti. Kafkasya Bölgesi’nde bulunuyor ve Mktvari Nehri kıyısında yer alıyor. Komşusu ise Azerbaycan. 1000 yıldır ülkenin başkenti olan Tiflis, adeta bir tarih yuvası. Tiflis, yaşamış olduğu Sovyet sorunları yüzünden, yüzünü Avrupa’ya, sırtını Asya’ya çeviren, günümüzde göz önünde yer alan bir bölge durumunda. Son yıllarda çevre ülkelerden ve Avrupa’dan gelen turist sayısı giderek artmış. Eski Tiflis, kiliseleri, balkonlu evleri ve Art Nouveau Mimarisi (zaman zaman ufalanmakta olan) ve dönemeçli sokaklarıyla, etrafta dolaşmak için mükemmel bir yer. Galeriler, müzeler ve sinemalar, geniş Rustavelli Caddesi boyunca dizilmiş. Ayrıca buraya kadar gelmişken aynı bölge içerisindeki, Ortodoks, Ermeni ve Roman Katolik Kiliseleri’ni, camiileri ve sinagogları görmeyi unutmayın. En eski kilise ise, Anchiskhati Bazilikası. Gürcü mutfağı ise, her türden ekmeği, eti ve peyniri barındırıyor. Ayrıca meşhur yemekleri, Kachapuri (peynirle doldurulmuş ekmek) ve Kinkhhali (et, mantar gibi malzemeler ile oluşturulmuş hamur köftesi). Ülkenin şarap endüstrisi iyi bir nedene dayanarak oldukça başarılı.
Stepantsminda
Gürcistan Askerinin Bulunduğu Son Karayolu Stepantsminda, evvelden beri Kazbegi olarak biliniyor. Stepantsminda, Kuzey Gürcistan’da bir dağ kasabasında, Rusya sınırına 10 kilometreden daha az ve 1.750 metre yükseklikte yer alıyor. Tiflis’ten yaklaşık 2 saatlik bir araba yolculuğu sonrasında sürücülere görsel şölen sunan meşhur Gürcü Askeri Karayolu’nu görebilirsiniz. Ziyaretçiler ise çoğunlukla bu sakin, sert ve güzel araziyi görmek için geliyor. Aynı zamanda Kazbek Dağı manzarası da buna eşlik ediyor. Gürcistan’da daha yüksek zirveler olmasına rağmen 5.000 metrenin üzerindeki zirvesiyle bu dağ, Avrupa’da birçok kişinin bildiği diğer zirvelere kafa tutuyor. Ziyaretçilerin ilgi gösterdiği bir diğer yer ise, Gergeti Trinity Kilisesi. Bu 14. yüzyıl kilisesi, büyük bir dağ eteğinde ve arkasında Kazbek Dağı manzarası ile birlikte görkemli bir şekilde duruyor. Stepantsminda şehrinden, yaklaşık olarak 2-3 saatlik bir yürüyüşten sonra kiliseye varabilirsiniz. Konaklama açısından, kent konuk evleri, sizlere ev sahipliği yapıyor.
Batum
Batum, Gürcistan’ın güneybatıdaki Karadeniz kıyısında yer alan üçüncü büyük Gürcistan kentidir. Küçük Kafkas Dağları’nın eteklerindeki subtropikal bölgede yer alan Batum, sıcak hava koşulları etkisinde hareketli bir sahil beldesidir ve kış aylarında tamamen karla kaplı olabilir. Batum ekonomisinin büyük kısmı turizm ve kumar etrafında dönüyor ancak kent önemli bir deniz limanıdır ve gemi inşaatı, gıda işleme ve hafif üretim gibi endüstrileri kapsamaktadır. Batum, 2010 yılından bu yana modern yüksek katlı binaların inşasıyla ve tarihi Eski Kenti örten klasik 19. yüzyıl yapılarının restorasyonu ile dönüştürülmüştür.
Türkiye’den gelen çoğu gezgin için Batum, karşılaştıkları ilk Gürcü kenti olacak ve rahat atmosferi, çok sayıda otel alanı, iyi restoran ve gece hayatı ile ülkeye büyük bir giriş yapmış olmanın keyfi sürülecektir.
Batum’un şehir silueti, 2007 yılından beri çağdaş mimarinin dikkat çekici binaları ve anıtlarıyla dönüştürülmüştür. Bu binaların başında Radisson Blu Otel, Kamu Hizmeti Salonu, Hilton Batum, Leogrand, Koz Tower ve Büyük bir Kempinski Otel ile kumarhanesidir. Sheraton Hotel, Mısır’daki Büyük Deniz Feneri tarzında tasarlandı. 145 metre yüksekliğindeki Alfabetik Kule, Gürcüce senaryo ve yazı yazma merkezi oldu. Piazza, İtalyan piazza biçiminde karışık kullanılan bir mimari eseri olarak inşa edildi. Bir deniz feneri, Akropolis ve baş aşağı Beyaz Saray tarzında tasarlanmış binalar da şehri süslemektedir.
Batum, Karadeniz’in hırçın ve dalgalı sularına inat, kendi köşesine çekilmiş huzurlu ama bir o kadar da canlı bir liman kentidir. Bu kentte, turistlerin güzel zaman geçirmesini sağlayacak çok sayıda gezilip görülecek yer bulunmaktadır. Öncelikle Batum her ne kadar küçük bir şehir olsa da, sadece sınırdan geçmekle değil, içinin gezilerek keşfedilmesi gereken ve çok değerli müzeleri, sanat eserlerini, tarihi binaları barındıran bir şehirdir. Hem mitolojik hem de modern mimari esintileri şehri süslemektedir. Müzelerinde zaman geçirip farklı sergileri gezerken, dışarı çıktığınızda tarihi saat kulelerini, kiliseleri, Osmanlı zamanından kalma deniz feneri, cami gibi yapıları, Romalılardan kalma surları, Antik Yunan’a ithaf edilen heykelleri ve şehre kazandırılan modern ve yaratıcı binaları tanırken bu kentte zaman su gibi akıp gidecektir.