M.Ö. 4000’lere dayanan tarihi ve var olan yerleşmeleriyle dünyadaki en eski sürekli uygarlıklardan birine ev sahipliği yapmakta olan İran tarihi boyunca Avrasya’daki merkezi konumu nedeniyle jeostratejik öneme sahip olmuştur ve Ortadoğu’da önemli bir bölgesel güçtür.
Yürüttüğü nükleer program nedeniyle uzun yıllar ABD’nin uyguladığı yaptırımlara maruz kalan İran, kapalı bir ekonomi ve sosyokültürel yapıya mahkûm olmuştur. 2016 yılı itibariyle yaptırımların gevşemesi yönünde atılan olumlu diplomatik adımlar, İran’ı içinde yer aldığı Ortadoğu’da daha merkezi bir ekonomik güç yapacaktır. Yine yaptırımların gevşemesiyle turizm potansiyelinin de hızla artması beklenmektedir. Tarihin en köklü uygarlıklarından biri olan Pers Uygarlığı’nın anavatanı olan İran, çevredeki Arap, Türk ve Kürt kültürleri üzerinde büyük etki sahibi olmuştur. Muazzam bir kültürel zenginliğe sahip olan İran, dağlık coğrafyası itibariyle doğal güzellikler açısından da çok zengindir.
Güneybatı Asya’da yer alan İran güneyde Fars Körfezi ve Umman Körfezi, kuzeyde ise Hazar Denizi ile çevrilidir. Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan, Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına sahiptir.
İran’da yaygın olarak konuşulan dil Persçe’dir. Aynı zamanda resmi dil olarak da kabul edilen Persçe’nin yanı sıra ülkede Arapça, Türkçe, İran Azericesi ve Ermenice de konuşulmaktadır.
İran’da bilinen en eski imparatorluk Elamlıların M.Ö. 1100-600 yıllarında kurdukları imparatorluktur. Elamlıların yerine Medler geldi, onların devletini de Persler yıktı. Yunanlılar M.Ö. 330 yıllarında bütün İran topraklarını ele geçirmişlerdir. Bundan sonra İran topraklarında Parthların ve Sasanilerin egemenliği devam etmiştir. Sasanilerin çöküşü İslam ordularının İran’ı ele geçirmeleriyle olmuştur. Akın akın İran içlerine giren İslam orduları, Âzerbaycan, Taberistan, Cürcan, Rey, Kumis, Karvin, Zencan, Hemedan, İsfahan ve Horasan’ı fethetmişlerdir. Bunu müteakiben Şah İsmail İran’da Safevi Hanedanlığı’nı kurmuştur. Ardından Afşar, sonra da Kaçar Hanedanlığı İran’a egemen oldu. Uzun süre Osmanlı Devleti ve Rusya arasında İran hâkimiyeti üzerine savaşlar yaşandı ancak hiçbir dış güç İran’ın tamamına ve uzun süre hâkim olmayı başaramamıştır.
1925-1979 yılları arasındaki dönem ise Pehlevi sülalesinin İran tahtında bulunduğu dönemdir. 1963 yılında İran Şahı “Beyaz Devrim” adı altında ülkede büyük çapta ekonomik ve sosyal reformlar yapmıştır. Her geçen gün artan petrol gelirleri ve özellikle ülke savunması için yapılan büyük harcamalar, İran’ı Ortadoğu’da özellikle askeri bakımdan söz sahibi ülkeler arasına getirmeye başlamıştır. Bu zamanda Fransa’da sürgünde bulunan İranlı Şii lider Humeyni, ülkede Şii inancının hâkimiyetinden istifade ederek, İran’daki ekonomik reformun etkilerinden korkan Batı güçlerinin de örtülü desteği ile ülkedeki Şiileri etrafında toplamıştır. İçten ve dıştan yapılan pek çok mücadeleler neticesinde Humeyni İran’a hâkim olmuştur. Şah ailesi İran’ı terk etmiştir ve memleket molla rejimi ile idare edilmeye başlamıştır.
Na’in
Çöl sınırındaki Na’in (bazen Naein olarak yazılır) İran’ın İsfahan Eyaleti’nde bulunan, 24.000 nüfuslu bir şehir. Dasht-e Kavir’in (Kebir Çölü- Büyük Tuz Çölü) dışında bulunan İsfahan’a 1 saatlik araba mesafesinde bulunuyor.
Na’in, küçük ölçekli bir şehirdir, çölün hemen sınırında yaşamanın verdiği değişik duygunun yanısıra şehir turistleri çeken bir çok etkileyici yapıya sahip. 8.yy’da Arap istilasından sonra inşa edilen en eski camilerden biri olan Kabir Jame, özenli tuğla işçiliği ve alçı kaplama iç yapısıyla kesinlikle muhteşem bir yapı. Rigareh yeraltı su değirmeni, mağaralar, bahçesi ve Mosalla, görülmeye değer diğer turistik yerlerden.
Şiraz
Fars Kültürü’nün Başkenti 1.5 milyonu aşan nüfusuyla, İran’ın 5. Büyük kenti Şiraz. Pers İmparatorluğu olarak anılan devletin, tarihi 2000 yıl öncesine kadar uzanan en eski şehirlerinden Şiraz, İran’ın diğer şehirlerinden daha farklı olduğunu hissettirir. Belki de bu durum liberal veya sofistike olarak tanımlanan şehrin yerlilerinden kaynaklanıyor.
Ahameniş İmparatorluğu’nun resmi başkenti olan Persepolis, şehrin hemen yakınında bulunuyor ve ülkenin en önemli kültür merkezi konumunda. 1 saatlik yolculuk sonrası buraya ulaşabildiğinizden günübirlik geziler için oldukça uygun bir yer.
Şehrin kendisi de birçok ilgi çekici turistik yere sahip. En önemlisi yeşil bir alanda bulunan, renkli mermer ve diğer klasik İran mimarisinin özelliklerini taşıyan Hafız ve Sadi (İranlı Şairler) Türbeleri’dir. Bagh-e Eram Botanik Bahçesi’nden değişik renklerdeki çinileri ile 300 yıllık çini işçiliğini gururla gösteren Nasr-al-Molk Camii’ne kadar uzayan liste ile şehirdeki turistik yerler saymakla bitmez.
Tahran
Tahran, İran’ın başkenti ve en büyük şehri. Aynı zamanda yaklaşık 14 milyon olan nüfüsuyla, Batı Asya’nın da en büyük şehri. Şehir birçok tarihi yapı, camii ve müzeye ev sahipliği yapıyor, insanları ise oldukça arkadaş canlısı ve samimi.
Büyüleyici bir yer olan Tahran, her ne kadar birçok etkileyici yapıya sahip olsa da olumsuz yanları yok değil. Trafik sorunu, hava kirliliği, öbek öbek biçimsiz beton binalar, sıcak, kalabalık ve kaotik kelimeleri bu şehri tanımlamak için kullanılabilir. Fakat yine de İran’da her şeyin merkezi burasıdır.
Tahran’ın kuzeyi ve güneyi arasında büyük bir fark var. Kuzeyde daha refah bir yaşam tarzı var ve sokaklarda dolaşan sosyetik giyinen gençler görebilirsiniz; şehrin güney kısmı ise daha fakir ve tutucu bir yaşam tarzına sahip. Bu fark aslında ülkenin genel durumunu da sembolize ediyor. İyi restoranlarda yemek yemek, şehrin havasını solumak ve İran’ın geri kalanını gezmek için plan yapmak dışında burada da görmeniz gereken yapılar mevcut.
Bunlardan en önemlisi Pers İmparatorluğu’ndan kalan 300,000 sanat eserinin sergilendiği Ulusal Müze. Eski krallık binası olan Gülistan Sarayı; altın heykellere, mozaik ve resimlere ev sahipliği yapıyor ve yemyeşil bahçelere sahip. 2500 yıllık Pers İmparatorluğu’nu anmak için yapılan Azadi Kulesi, şehrin simgesi ve görmeniz gerekenler arasında.
Bugünün İran’ının karanlık tarafını hatırlatmak için ise şunu söylememiz gerekir: Pasaportunuzda İsrail’e giriş damgası bulunmadığından emin olun, aksi takdirde ülkeye girişiniz reddedilecek.
İsfahan
İsfahan, Esfahan olarak da yazılır. İran’ın batısında bir şehir ve 16. yy’ın sonundan 18.yy’ın başlarına kadar İran’ın Başkenti olmuş. Şehrin tarihi bundan 1000 yıl daha önceye dayanıyor ve İran’ın en turistik şehri. İsfahan’ın yapıları İran’ın tarihinin bir özeti olarak kabul edilebilir.
Camiler, kiliseler, türbeler, pazarlar ve saraylardan, Zerdüşt Tapınakları’na kadar her şeyi keşfedin. İsfahan’ın kendisi, ülkeyi ziyaret etmek için sizi kandırmaya yetecek. Yukarıda saydığımız yerlerden sadece birini seçecek olsanız, UNESCO’nun listesinde bulunan, İsfahan’ın kalbindeki Nakş-ı Cihan Meydanı’na kesinlikle gitmelisiniz. 160×508 metrekarelik bu meydan, İsfahan’ın bir zamanlar başkenti olduğu Safevi Devleti’nden kalma tarihi yapılarla çevrilidir.
Meydanın çevresinde Mescid-i Şah, Âli Kapı ve hediyelik eşya alabileceğiniz İsfahan Kapalı Çarşısı’nı bulacaksınız. Mescid-i Şah, ulusal bir sembol ve ilk dönem İran İslam Mimarisi’nin bir örneği. Camiinin ana iskeleti bir kubbeden ve 2 minareden oluşur, yan taraflarında ise 4 adet eyvan bulunur. Ana giriş 7 farklı renkten oluşan mozaiklerle kaplıdır.
Persepolis
Ahameniş İmparatorluğu’nun törensel başkenti Ahameniş İmparatorluğu veya ilk Pers İmparatorluğu M.Ö. 550’den 330’a kadar hüküm sürmüş. Hakimiyeti altındaki bölgeler günümüz İran topraklarından, Balkan ve Doğu Avrupa topraklarına kadar uzanıyor.
İran’ın Fars eyaletindeki Şiraz’ın yakınında bulunan Persepolis, bu devletin törensel başkentinin kalıntılarının bulunduğu bölgedir. Persepolis, bir zamanlar dünya üzerindeki en zengin şehirdi. Taşıma toprakla inşa edilmiştir ve Arafat Dağı’nın eğimli yamacına karşı durmakta. Mezopotamya Mimarisi’nin etkilerinin görüldüğü saray, kralların yazlık sarayı olarak yabancı misafirleri ağırlamak için kullanılmış.
Merkezi olmayan konumu, Büyük İskender burayı yakıp kül edene kadar varlığının neden birçok tarihi belgede bahsedilmemesini açıklıyor. Apadana Sarayı, Hazine ve Taht Koridoru’yla beraber Gate of Nations yapının en önemli bölümleri.
Reşt
Reşt, yaklaşık 600.000 insanın yaşadığı bir şehir. İran’ın Gilvan Eyaleti’nin Başkenti ve ülkenin geri kalanından daha nemli, soğuk iklimi ve yeşil alanlarıyla ünlü. Avrupalı turistler için biraz kafa karıştırıcı olabilir, “Ilıman ve yağmurlu bir iklim mi? Süper!” diye düşünebilirsiniz fakat yazlar çok da ılıman geçmez ve nem sizin için işleri biraz zorlaştırabilir.
Yine de görünüş bakımından İran’ın geri kalanından farklı olması ve muhteşem doğal güzellikleri ile burası, ziyaret etmeye değer. Aynı zamanda 1000 yıllık tarihi Masule Köyü’de şehre sadece 60 km mesafede. Reşt’te, birçok restoran ve dükkana sahip Modern Gülsar Bölgesi’nde vakit harcayabilirsiniz. Çok fazla tarihi yapı bulunmamakla birlikte, Shahrdari (Belediye Konağı) görülmeye değer bir yapı.
Zahedan
Zahedan, İran’ın yüzölçümü bakımından en büyük eyaleti olan Sistan ve Belucistan’ın Başkenti ve en büyük şehri. Yaklaşık 550.000 kişinin yaşadığı bu şehir, İran,Pakistan ve Afganistan’ın sınırlarının birleştiği bölgenin güneyinde yer alıyor.
Burası ekonomik açıdan gelişmiş veya turistlerin uğrak noktası olan bir yer değil, ayrıca şehrin güvenlik sorunları (terör ve adam kaçırma) var. Ama yine de oraya gitmeye niyetliyseniz, en az 2 farklı kişinin referans verdiği tesisleri tercih edin.
Şehrin kendisi turistik yerler açısından çok fazla seçeneğe sahip değil, fakat yerli halk arkadaş canlısı. Beluç ve Peştun göçebelerinin buluştuğu canlı Rasouli Pazarı renkli ve görülmeye değer.