Başkenti Astana olan Kazakistan, dünyanın 9. büyük ülkesi olma özelliğini taşır. Rusça ve Kazakça konuşulan ülkenin nüfusu ortalama 17.7 milyon. Ülke oldukça zengin doğal kaynaklara sahip. Petrol ise bunların başında geliyor. Kazakistan’da 1225 çeşit mineral bulunuyor. Bu doğal zenginlikleri, ülke ekonomisini olumlu yönde etkiler. Bütün bunlar demek oluyor ki, ülke tüm Orta Asya’nın en iyi standartlarına sahip.
Kazakistan’ın en büyük şehri olan Almaty, şık kafeleri, yapraklarla bezenmiş geniş caddeleri, gösterişli alışveriş merkezleri ve haraketli gece hayatıyla Avrupa şehirlerini anımsatıyor. Başkent Astana ise rüzgarlı kuzey steplerinden cesur fütürist mimarisiyle 21. yüzyıl başyapıtlarından birine dönüştürüldü.
Ancak Kazakistan’ın asıl güzellikleri şehirlerde değil. Tian Shan’ın yeşil vadileri, keşfetmeye doyamayacağınız doğal güzellikleri, gölleri, dağları ve konuksever yerlileri ile gezginler için biçilmiş kaftan.
Damak tadına düşkünler için de bir maden gibi olan Kazakistan, elmalarıyla ve renkli mutfağıyla ünlü. Baursaki, Beshbarmak, Kuurdak ve Plov denenmesi gereken yerel yemekler arasında geliyor. Shubat ve Kymyz ise yerel içeceklerin en öne çıkanları.
Kazakistan, kasım ve nisan arasında seyahat etmek isteyenler için, Chimbulak’ta Asya’nın en iyi kayak merkezlerine sahip. Nisan ve haziran aylarında ise stepler ve tepeler çiçeklenip, göçebe kuşların ziyaretiyle renklenen bir atmosfere sahip oluyor. Ama özellikle yürüyüş yapmayı seven gezginler için mayıs ile eylül ayları hava koşulları açısından en mükemmel zaman oluyor.
Ülke, taşımacılık alanında Asya’nın en iyilerinden biri. Hava taşımacılığı olarak iç hatlar uçak seferleri çok sayıda olmakla birlikte fiyatları da çok uygun. Ancak şehirlerarası otobüs seferlerinin iyi olmadığı ve giderek kötüleştiği söyleniyor. Bunun yerine tren ile yolculuk çok daha rahat ve kapsamlı. Yüz ölçümü olarak bu büyüklükteki bir ülkeyi keşfetmek istiyorsanız tren sizin için doğru ulaşım aracı olacaktır. Şehir içlerinde ise taksi kullanmak otobüs ve minibüse nazaran daha hızlı ulaşım imkanı sağlıyor.
Atırav
Asya ve Avrupa Sınırında Atırav, Kazakistan’ın uzak batısında yer alan, nüfusu 160.000 civarında olan ve Ural Nehri’nin Kaspian Denizi’ne aktığı yerde bulunan bir şehir. Bu şehrin 2 ilginç coğrafi özelliği bulunuyor. Bunlardan ilki, şehrin deniz seviyesinin 20 metre altında bulunması ve diğeri de şehrin her 2 tarafından nehirlerin akması. Bu durum, bir tarafının Avrupa Kıtasında bir tarafının da Asya Kıtasında kaldığı anlamına gelir. Atırav, 1615 yılında kurulmuş bir balıkçı şehri, fakat petrol sanayii ve büyük tren istasyonlarının (Volgograd’dan ve aynı zamanda Astana’dan, Moskova’ya giden hızlı trenlerin yaklaşık bir gün sürmesi) şehirde bulunması, gelişimi önemli derece hızlandırmış. Son günlerde petrol en önemli endüstri olduğu için, ara sıra gelen gurbetçiler görebilirsiniz. Burada bir fotoğraf çekmek isterseniz, gördüğünüz manzaranın ve aldığınız fotoğrafın kötü olma ihtimali pek yok. Atırav, kötü bir yer değil, ancak Kazakistan turizm yetkilileri burası hakkında zıt fikirlerinin olduğunu, turizm tesisleri altyapılarının biraz daha zayıf olduğunu ve gelişemediğini söylüyor. Konaklama yerleri ya pahalı ya da harika değil. Ayrıca manzaralar açısından şehir, sadece mavi kubbe, bir katedral ve mütevazi sanat-tarihi müzeleri ile Imangaly Camiisi’ne sahip. Şehrin bazı alışveriş merkezleri, marketleri, iyi barları ve restaurantları buradan memnun kalmanızı sağlayacak.
Kaindy Gölü
Batık Orman Deniz seviyesinden 2000 metre yüksekte olan, tarif edilemez, doğa harikası bu şehir, 1911 yılında 7.7 şiddetinde bir deprem sonucunda meydana gelmiş. Depremin sebebi ise devasa boyuttaki bir kireç taşının devrilerek heyelan oluşturması, geçidi engellemesi ve bu arazide bir su birikintisinin oluşmaya başlaması. Buradaki su oldukça soğuk olup, kış aylarında donuk vaziyette ve yaz aylarında dahi 6 derecenin altında. Suyun berrak ve derin olmasından dolayı, alabalık balıkçılığı için oldukça harika bir yer. Ayrıca burada, dalış da yapabilirsiniz. Bu keşif alanının bu kadar çok sevilmesinin bir diğer nedeni de, bu gölü orada yaşayanların keşfetmesi ve diğer gelen turistlerle paylaşıma açması. Bu göl hakkında söyleyecek daha fazla bir şey bulamıyoruz, ancak kesinlikle görmeniz gereken yerler arasındadır. Burası, Kazakistan’ın eski başkenti ve en büyük şehrinden, yaklaşık 130 km(80 mil) uzakta olup, Tian Shan Dağları’nda yer alıyor. Bu gölün ziyaretçi çekiyor olmasının sebebi, gölün sessiz, huzurlu ve korunuyor olması.
Almatı
Eski Kazakistan Başkenti Kazakistan’ın şehirlerinin, statüsünün yeniden adlandırılmaya ve kademede değişiklik yapılmaya ihtiyacı var. Almatı veya eski adıyla Alma-Ata, 1997’ye kadar ülkenin başkentiydi ancak eski Kazakistan başkanının kararıyla başkent değişti. Astana, son günlerde bilim kurgu filmlerindeki gibi gökdelenler ve binalar açısından Almatı’yı geçiyor, ancak üzücü gerçek şu ki birkaç yıl içinde bir kültür veya tarih oluşturamazsınız. Bugünlerde Almatı, İpek Yolu üzerinde bulunan bir şehir olarak, zengin bir tarihe sahip. Kazakistan’ın en büyük şehri olmasının yanı sıra, ana ticari ve kültürel durumu diğer güçler yüzünden biraz daha değişmiş. Almatı’yı ziyaret ettiğinizde, sizi oraya çeken şey tarihi değil, tam tersine harika doğal çevresi. Gökyüzü açıkken, kuzeyden yükselen muhteşem Zailysky Alatau sıradağlarından karla kaplı dağları göreceksiniz. Kırgızistan, dağların arasında uzanıyor. Ayrıca Almatı’daki zenginliği fark edeceksiniz. Buradaki insanlar, yeni ve parlak arabaları, şatafatlı işyerlerinde yaptıkları işler sebebiyle şanslı görünüyor. Son olarak manzaralara gelelim. Görülecek yerler? Gideceğiniz anıtlar, camiiler ve pazarlar kendinizi şımartabilirsiniz. Kaçırmamanız gereken, katedrali ile birlikte Panfilov Parkı, merkez camiisi ve Kok-Tobe, yüksekten şehrin manzarasını yakalamanızı sağlayacak. Dağ yürüyüşü yapmayı seviyorsanız, Almatı’nın etrafındaki alan, çok güzel bir araziye sahip. Büyük Almatı gölünün dağlık arazisi ve etrafındaki yerler yürüyerek keşfetmek için harika.
Astana
Hayallerin Şehri Astanaya uçmak ve ziyaret etmek oldukça garip bir tecrübe yaşamanıza neden olur. Daha önceleri boş bir bozkır olan Astana, şimdilerde ise renkli gökdelenlerin, gökyüzüne ulaştığı harika bir şehir. Astana veya eski adıyla Akmola, 1997 yılında Almatı’nın yerini aldığından beri Kazakistan’ın başkenti olarak varlığını sürdürüyor (sebebi belirsiz). Ayrıca, ülkenin en büyük ikinci şehri. Şehir (anlamı başkent demek) Kazak bozkırının tam ortasında yer alıyor. Hava sıcaklığı Ocak ayında -10 dereceye kadar düşer ve Mayıs ayında ise 20 dereceye kadar yükselir. Kazak Hükümeti, eskiden bozkır olan bu şehre, yeni bir imaj verebilmek için elinden geleni yapıyor, şehrin yaşadığı patlamadan sonra, git gide gökdelenler büyümeye ve yükselmeye devam ediyor. Eski Sovyet binaları ile, ultra-modern görünümlü mimarisinin harika birleşimine rastlamak mümkün. Şehir, ziyaretçilerine çok fazla manzara ve gezip görülecek yer sunmuyor (henüz), fakat bu şehirde yapılan işçilikle birlikte, mimari serbestlik tamamlandığında, tanıklık edebileceğiniz birçok ilginç şey bulacaksınız.
