İzole ve uzun zamandır eksantrik bir başkan tarafından yönetilmiş olan ülke, Orta Asya’nın en tuhaf köşelerinden biri olmasına rağmen gezginlerin ilgisini çeken bir yer. Başkenti Aşkabat olan ülkenin nüfusu 5.1 milyon ve ana dili Türkmence.
Orta Asya’nın en gizemli, en keşfedilmemiş yeri olan Türkmenistan, Sparmyrat Niyazov’un oldukça tuhaf diktatörlüğüyle dikkati çeken bir isim oldu. Kendisine “Turkmenbashi” yani “Türkmenlerin lideri” denirdi. 2006 yılındaki ölümüne kadar bu şekilde bir düzen ile ülkeyi yöneten lider, kendisinin devasa boyutlarda altın bir heykelini de diktirmeyi unutmadı.
Sonuç olarak geriye etkileyici bir derebeylik, tuhaf ve farklı tarihi kalıntılara sahip bir ülke kaldı. Türkmenistan, tarih öncesi topraklarda, harika bir ruhaniliğin, kültürün ve doğal güzelliğin var olduğu, alışılmışın dışında etkileyiciliği olan bir yer. Meşhur, İpek Yolu hattında bulunan tarihi Merv ve Konye-Urgench şehirleri ilham veren yerler. Bunların yanı sıra sizi etkisi altına alan Karakum Çölü’nü de unutmamak gerek. Ama gerçek bir Türkmenistan deneyimi ancak Türkmenlerle kaynaşarak ve efsanevi misafirperverliklerine şahit olarak tamamlanmış olabilir.
Eski ihtişamlı, Khorezmshah İmparatorluğu’ndan kalan, sarayların, tarihi minarelerin ve türbelerin yer aldığı Konye-Urgench, gerçekten görülmeye değer bir yer. Buranın en kutsal yeri, şehrin merkezine yakın olan Nejameddin Kubra Türbesi’dir.
Karakum Çölü’nde yer alan Darvaza Gas Kraterleri, adeta görünüşleriyle uzaydaymışsınız hissini veren bir manzaraya sahip. Ancak 1950’lerde Sovyet Dönemi’nde yaşanan gaz patlamalarının sonucu olarak bu üç krater oluşmuştur ve yapaydır. Bir tanesi kilometrelerce uzaktan fark edilebilirken, diğer ikisi çamur ve su ile doludur.
Başkent Aşkabat, gerçekten de sıra dışı bir şehirdir. Şehir altın heykellerle, mermer saraylarla, çeşmelerle ve kaotik Tolkuchka Bazaar’ın renkli görüntülerine ev sahipliği yapar. Aşkabat, Arapça’da “Sevginin şehri” anlamına gelmektedir. Şimdilerde kendini yenilemeye başlayan ülke, yeni yeni bağımsız bir cumhuriyet olma yolunda adımlar atıyor.
Hayatınızda hiç deve sütü içmediyseniz, işte doğru yer burası. Chal denilen bu sütü kahvaltıda denemenizi tavsiye ederiz. İsmi Çörek olan, ve bizim dilimize bire bir uyan isme sahip yemek, tat olarak da aşağı yukarı aynı. Et severler mutlaka Shashlyk denemelidir.
Nisan ve haziran aylarında güneş parlak olsa bile serin derecelerdeki havalar rahatça gezebilme imkanı sunacaktır. Eylül ve kasım aylarında kış yaklaşıyor ve yazın kavurucu sıcağı etkisini kaybediyor. Aralık ayında çölde çok az insan görmeye hazırlıklı olmanızı tavsiye ederiz.
Aşkabat
Keşfedilmemiş Topraklar Eğer, keşfedilmemiş farklı yerlere seyahat etmeyi düşünüyorsanız, Aşkabat’tan başka bir yere bakmayın. Bir Orta Asya ülkesi olan Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat, İran ile doğal sınırı oluşturan Kobet Dağları’yla Kara Kum Çölü arasında yer alıyor. Aşkabat gezinizde seyahat rehberi bulmak için çabalayacaksınız. Doğruyu söylemek gerekirse bu şehre alışagelmiş bir bakış açısından baktığınızda, burada çok fazla güzellik olmadığı kararına kolayca varacaksnız: komünist devrimciler ve yöneticilerin uğursuz altın heykelleri, Sovyet mimarisi, yazın dayanılmaz sıcağı…
Fakat, her türlü koşulda seyahat etmeye hazır olan gezgin ruhlu insanlar için Aşkabat son derece büyüleyici bir gezi adresi olacak. Biraz daha ayrıntılı olarak bu şehri gezdiğinizde, karşınızda oldukça hoş bir şehir bulacaksınız. Anıtları, sarayları, camileri, pazarları (Türkmen halısı arayanlar için) ve genellikle etkileyici fakat en çok estetiğiyle zevk veren mimarisini keşfedin. Böylece burada birkaç gününüzü kolaylıkla harcayabilirsiniz. Bunların yanında şehrin 300 km kuzeyinde, 1970’den beri jeologların ulaşmayı denediği, ateşten çukur Derwaze’yi diğer bilinen adıyla Cehennem Kapısı’nı bulacaksınız.
Darvaza
Cehennem Kapısı
Uğursuz, şeytani, asla göremeyeceğiniz kadar ürkütücü, cehenneme açılan kapı.. Bunlar Türkmen Karakum Çölü’nün ortasında bulunan Darvaza köylerinin kalıntılarını tanımlarken kullanılan sıradan kelimeler. Daha kesin konuşmak gerekirse, turistler için hoş olmayan bir görüntü yarattığı için 2004 yılında cumhurbaşkanı tarafından dağıtılan yer, halk tarafından kimse yaşamadığı için şehrin dışındaki gaz alanı olarak açıklanıyor.
Sovyet jeolog ve mühendisler tarafından 1970 yılından beri yandığı ve toksik gazlar yaydığı tespit edilmiş. Bu durum uzun bir süre kontrol altına alınamamış. Darvaza, Türkmenistan’ın turistik açıdan en önemli bölgelerinden biri ve oldukça sıradışı bir manzaraya sahip. 70 metre çapında olan çukur, kaynayan çamur ve ateş dolu bir havuza benziyor. Parlak alev ışınlarının daha net ve büyüleyici göründüğü zamanlar ise gece saatleri. Fakat çölün ortasında duran bu büyük ateş çukuru, gündüz vakitlerinde de son derece fantastik bir görünüme sahip. Son olarak, burada otel yok ve buraya bir gezi düzenlemek istiyorsanız büyük bir ihtimalle Aşkabat’a kalmanız gerekecek.