Almanya geçmişindeki hayaletlerinden arınarak inanılmaz bir dönüşüm geçirmiştir. Alman ulusu, ekonomik başarısı, siyasi istikrarı, kültür ve sanattaki yükselişi ve bilim teknik alanındaki gelişmelerin sembolü haline gelmiştir. Ziyaretçiler, Almanya’nın yeşil alanlarının bolluğunun, eklektik ve kozmopolit yaşam tarzının muhteşem bir ulaşım ağıyla birleşmesini son derece çekici bulurlar. Almanlar ise değerli gördükleri her şeyi bolca şarap ve tatları damakta kalan biralarıyla kutlamaya bayılırlar!
Münih
Masallara Layık Başkent
Esque Bavaria Münih (Ya da Almanca München), Güney Bavyera Alman Devleti’nin başkentidir. Yaklaşık 1,4 milyon nüfusa sahip olmakla beraber, Berlin ve Hamburg’dan sonra Almanya’nın üçüncü büyük şehri durumundadır. Bu kent masal şehri ünvanını, şehirde bulunan mükemmel tarih, mimari ve son derece konuksever tavırları ile almıştır. Ayrıca her yıl düzenli olarak düzenlenen Oktoberfest ile birlikte dünyanın birçok yerinden gelen turistlere ev sahipliği yapmakta.
Münih şehrinde yapacak olduğunuz şeyler ise, Marienplatz yakınlarında, en eski meydanlarından biri olan Altstadt (Eski Şehir) ve Rathaus (belediye binası) çevresinde mevcuttur. Ayrıca şehrin en büyük kilisesi olan Blessed Our Lady Katolik Katedrali de ziyaret etmelisiniz. Bu kilisenin tepesine çıkarak, sadece şehrin manzarasını değil aynı zamanda arkada görünen Bavarian Alpleri’nin de görüntüsüne bakmalısınız. İlginç caddeleri olan Altstadt ise sizlerin keşfini beklemekte.
Münih, Almanya’nın en zengin şehri konumundadır. Tahmin edileceği gibi, alışverişinde hedef noktası konumunda yer almakta. Maximilianstraße (Ve çevresi) Avrupa’nın en ünlü alışveriş caddelerinden biri konumundadır ve genellikle çoğu şey ihtişamlı ve pahalıdır. Doğal olarak, Münih ve çevresi çok çeşitli ve zaman zaman çarpıcı mekanlara sahip. Küçük şirin kasabalar, nefes kesecek kadar güzel kaleler, bozulmamış göller, dağlar ve ormanlar bulunmakta.
Hanofer
Hannover’a Bir Şans Verin
Bremen ve Hamburg’un yakınında ve Berlin’e 3 saat uzaklıkta bir bölgede olan Hannover’ı neden ziyaret etmiyoruz? Şehir 2000 yılında World EXPO’ya ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca şehir, birinci sınıf müzelere, Landesmuseum (State Müzesi), Neo-Rönesans tarzı inşaa edilmiş binalara ve konutlara, arkeolojik bulgulara ve diğer yapılara sahiptir. Wilhelm Busch Müzesi, Kestner Müzesi, Tarih Müzesi gibi ve bunun gibi bir düzine daha kültürel durumları listenize ekleyebilir ve bu müzeleri en az birkaç günde gezebilirsiniz. Şehirde mevcut olan üniversite sayesinde gece hayatı oldukça hareketli ve canlıdır.
Altstadt, pek de resmedilmeye değer bir bölge olmamaktadır, ancak Marktplatz bölgesinden gezmeye başlarsanız, resmedilmeye değer yapılar ile karşılacaksınız. Bunlar ise; Leineschloss bulunan Parlemanto Binası’dır. Bu bina yarı ahşap Ballhof şeklindedir. Biraz daha ilerisinde ise, Neues Rathaus, şehrin belirleyici yapıları arasında yer almaktadır. Hannover, Avrupa’nın en iyi hayvanat bahçelerinden birine ev sahipliği yapmaktadır. Ama en iyisi ise, Barok tarzı olan Herrenhäuser Gärten Versailles taklitçisi olan yapıdır.
Bremen
Muhteşem Bir Pazar Yeri Bremen, Kuzey Almanya’da bulunan ve zamanında Hansa Birliği’nin üyesi olan bir şehir. Bremerhaven ile birlikte 60 km bir alana sahip ve Bremen arazisi ya da hala daha Bremen Serbest Hansa Şehri olarak anılıyor. Aynı zamanda 16 Alman şehrinden en küçüğü olarak kabul görüyor. Weser Nehri boyunca uzanan, Bremen Şehri (nüfusu 550.000), Markplatz’ın merkezindeki Rathaus ve Roland heykelinin UNESCO’nun Tarihi Miraslar Listesi’nde yer almasıyla övünüyor. Eski yapısı, 140 yıllarında gotik şeklinde inşa edilmiş. Sonrasında ise, Bremen’in özerkliğini korumak için Weser Renaissance tarzında yenilenmiş. En etkileyici kısmı, resepsiyon salonuna sahip olan şehrin iç kısmını turlayabilirsiniz. Roland, ismini bir ticaret koruyucusundan alan ve 6 metre uzunluğunda olan bir şövalye heykeli. Çevrenin Weihnachtsmarkt etkisine döndüğü yeni yıl zamanında buraya gelin. The St. Petri Dom (Katedral) da bu bölgede. Kısa bir yürüyüşten sonra Kunsthalle Bremen, ayrıca nehrin karşısında bulunan Böttcherstrasse ve Schnoor alanlarını bulabilirsiniz. Bunlara ek olarak, Ortaçağ’dan kalma ve şehrin en eski bölümü olan Art Nouveau tarzı avlulu evleri de bulabilirsiniz.
Berlin
İddiasız Büyüklük Berlin, Almanya’nın başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri. Nüfusu 3.3 milyonu aşıyor. Bu şehir ilk olarak, Prusya Krallığı’nın başkenti, ardından Alman İmparatorluğu’nun ve Nazi Almanyası’nın başkenti olmuş. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ise şehir, Berlin Duvarı ile ikiye ayrılmış (yapımına 1961 yılında başlanmış). Bu duvar sonrasında, Doğu Berlin, Komünist Alman Demokratik Cumhuriyeti başkenti olurken, Batı Berlin tarafında ise Batı Berlin Bonn Hükümeti kurulmuş. 1989 yılında Berlin Duvarı yıkılmış ve Almanya’nın birleşmesinden sonra şehir yeniden Almanya’nın Başkenti ünvanını almış. Tarih, mimari, kültür/sanat, alışveriş, gece hayatı, yeme-içme yani kısaca Berlin’de herkese uygun bir aktivite var. Azıcık da olsa, Almanya’ya ya da Avrupa tarihine ilginiz varsa, Berlin’de bulunan herhangi bir mekan sizlere ‘Ah, falanca olay burada gerçekleşmişti’ izlenimini yaratabilir. Reichstag Binası’nda dururken, 1933 yılında buradaki mermi atışının, Hitler’in düşmanlarının üzerine gitmesine fırsat verdiğini anımsayabilirsiniz. Ya da Brandenburg Geçidi’nde dururken buranın Naziler’in 1939 yılında Polonya’yı işgal ettikten sonra zafer yürüyüşünü yaptığını veya Napolyon’un 1806 yılında şehre buradan girdiğini hatırlarsınız. Hatta ve hatta Charlie Kontrol Noktası’nda dolanıyor olabilirsiniz. Buranın Berlin Duvarı’nın kalıntılarını tuttuğunu ve aniden duvarın ne kadar önemli olduğunu fark edeceksiniz. Berlin’i ziyaret ettiğiniz zaman, büyük olasılıkla şehirde bulunan devasa açık hava müzesini gezmek isteyeceksiniz. Görülmesi gereken yerler ise, Reichstag, Brandenburger Tor, Potsdamer Platz, Avrupa’nın Katledilen Yahudileri Anma Yeri ve Charlie Kontrol Noktası. Ayrıca, Alexanderplatz (TV binası ile)’i ziyaret edin ve Treptower Park Sovyet Savaş Anıtı’nı görün. Eğer kiliseleri de ziyaret etmek isterseniz, Ku’damm’da bulunan Berliner Dom ve Kaiser Wilhelm Gedächtniskirche Kiliseleri’ni ziyaret edin. Şehrin gezilecek yerlerinin bu kadarla sınırlı olacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Berlin toplamda 200 müzeye sahip. Berlin’de birçok tarihsel yapı sergilenmesine rağmen, buraya gelmek için bunun tek sebep olduğunu düşünmeyin. Berlin aynı zamanda bir moda şehri ve alışveriş yapmayı seven insanların cenneti. Bu anlamda, Friedrichstrasse ve Kurfürstendamm’ı ziyaret etmelisiniz. Gece yaşantısı ise, birinci sınıf bir eğlence için iyi anlamda biraz ‘farklı’ (ya da ‘alternatifli’ diyebiliriz). Belki şehrin girişindeki liberal ortamı test etmelisiniz.
Hamburg
Hansa Birliği ve Özgür Hamburg Hamburg, Almanya’nın en kuzey kesiminde yer alan, 1.8 milyon nüfusa sahip, Almanya’nın ikinci büyük şehri. Elbe Nehri üzerinde yer alan şehir, Roterdam’dan sonra Avrupa’nın en büyük ikinci, Almanya’nın ise en büyüğü olan Hamburg Limanı’na ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Avrupa’da yer alan en zengin 10 şehrin içinde yer alıyor. Hamburg, tarih boyunca denizciliğin ve ticaretin gelişmiş olduğu bir şehir halinde. 13 yy’dan itibaren Hans Birliği’nde bulunuyor. Hamburg 19. yy’daki Almanya birleşmesine kadar bağımsız şehir devleti konumundaydı. Bu şehirdeki en iyi aktivite, her noktada sahip olabileceğiniz şehir manzarası. Şehir, açık havanın ve suyun buluşması ile ilgi çekici bir kombinasyona sahip. Hamburg, Elbe ya da Alster Nehirleri’ne de uzak değil. Nehir, yanında bulunan yollar ile, özellikle güzel ve güneşli günlerde (sürpriz değil), iyi bir yürüyüş veya manzaranın tadını çıkaracak olan kişilere, güzel bir imkan sunuyor. Tüm bunlara ek olarak, Old Town (Altstadt)’da tabelalar yardımı ile, St. Michaelis Kilisesi’ne ulaşabilir (Burası 130 metre üzerinde bir yüksekliğe sahip ve içine girip şehrin manzarasının tadını çıkarabilirsiniz) veya diğer kiliselere uğrayabilirsiniz. Bunların yanı sıra, Borsa Merkezi’ni, Belediye Binası’nı (Rathaus) ve Çeyrek Ambarı’nı da ziyaret edebilirsiniz. Hamburg’da bolca müze bulunuyor. Ama en önemlisi, uygulamalı sanatlar müzesi olan für Kunst und Gewerbe.
Mannheim
Satranç Tahtası Gibi Şehir Mannheim’in merkezinde, birine nerede olduğunuzu sorduğunuzda, büyük ihtimalle sizlere “N6”, “G2” ya da “S1” şeklinde cevaplar verecek. Endişelenmeyin, çünkü sizinle dalga geçmiyorlar. Bu şehirde sokaklar ve caddeler satranç isimleri ile anılıyor. Mannheim şehri, Almanya’nın güneybatısında ve Badem-Württemberg Bölgesi’nde yer alan bir şehir. Bu şehir Frankfurt am Main ve Stuttgart Bölgeleri’nin arasında yer alıyor. Ayrıca Rhine ve Neckar Nehirleri de burada beraber akıyor. Şehir 300.000’in üzerinde nüfusa sahip. Bunun yanı sıra, ilginç bir yapısı olan bu şehir “Quadratestadt (meydanlar şehri)” olarak anılıyor. Şehirde güzel manzarası olan birçok güzel yapı bulunuyor. Quadrate yanında bulunan Romanesk Su Kulesi (Wasserturm), Mannheim şehrinin ana simgelerinden biri. Quadrate’in diğer tarafında ise, Hauptbahnhof yanında Mannheim Sarayı bulunuyor. Barok tarzına sahip olan bu saray, günümüzde Mannheim Üniversitesi olarak kullanılıyor. Mannheim, bölgenin en iyi alışveriş mekanlarından biri. Ayrıca, öğrenci nüfusunun fazla olması gece hayatının erkenden bitmeyeceğinin kanıtı. Popüler noktalar, barlar ve dolu gece kulüpleri seçenekler arasında.
Stuttgart
Tepeler Şehri Stuttgart, Güney Almanya’da yer bulunuyor ve yaklaşık olarak yarım milyonun üzerinde nüfusa sahip (metropole oranla 10 kat daha fazla büyük konumda). Badem-Württemberg Bölgesi’nin Başkenti. Ayrıca Porsche ve Daimler gibi ünlü araba markalarının imalatları bu şehirde yapılıyor. Şehir, tepelerin ve üzüm bahçelerinin arasında yer alıyor. Almanya’da, aynı boyutta bulunan diğer şehirlere oranla bu şehir, daha yeşil ve daha ferahlatıcı. Stuttgart’ta eksik olan şeylerden biri -şehrin 1944 yılında düzleştirilmesinden dolayı- tarihi binalar. Schloss Stuttgart (Stuttgart Kalesi) ise, birçok kere zarara uğramış binalardan biri. Savaştan yıllar sonra sonunda yenilenmiş ve Schlossplatz ise, Stuttgart merkezinin kalbine bir kez daha taşınmış. Buraya geldiğinizde Wilhelma Hayvanat Bahçesi’ni ve Porsche ve Mercedes-Benz Müzeleri’ni ziyaret etmelisiniz. Swabian mutfağını, alışveriş mekanlarını ve gece hayatını es geçmeyin. Bunlara ek olarak, bir tepenin üzerine (Karlshöhe ve ek olarak Biergarten tavsiye edilir) çıkarak mükemmel görüntüye bakmanızı da tavsiye ederiz. Eğer vaktiniz varsa, arabayla 1 saatten daha az süren etkileyici tepelere gidin.
Tübingen
Mükemmel Karpostallık Almanya Tübingen şehri, Almanya’nın güneyinde bulunan, Stuttgart şehrinden yarım saat süren bir araba yolculuğundan sonra, kolaylıkla ulaşılabilen bir konumda yer alıyor. Eğer 30.000 kişinin üniversite sebebiyle gelmiş olduğu bir şehir olmasaydı, bu şehir Neckar Nehri’nin üzerinde bulunan ölü bir şehir olacaktı. Şehrin merkezinin kartpostal gibi olmasında ise; Neckar Nehri’nin şehrin içinden akması, yarı ahşap evlerin ve Arnavut kaldırımlı dar sokakların olması önemli paya sahip. 2. Dünya Savaşı ise bu şehrin otantik havasına pek de zarar vermemiş. Nehrin önünde bulunan Hohentübingen Kalesi ve Rathaus, görmeye değer yerlerin başında geliyor.
Augsburg
Romantik Yol Boyunca
Augsburg, Güney Almanya’nın Bavyera Bölgesi’nde, Romantik Yol boyunca uzanan en büyük şehir. Bunun yanı sıra eyaletteki en büyük 3. şehir. Münih’in kuzeybatısında bulunuyor ve şehre yaklaşık bir saat uzaklıkta.
Augsburg, (Almanya’nın üçüncü en eski şehri, Roma Devri’nde kurulmuş.) 1276 ve 1803 arasında Kutsal Roma İmparatorluğu’ndan bağımsız, özgür bir şehir olarak yer almış. Şehrin stratejik konumunun yanı sıra (Lech ve Wertach gibi nehirlerin ve İtalya’nın ticaret yolları üzerinde bulunuyor.) askeri olarak güçlü olması, zengin bir şehir olmasını sağlamış.
Bu şehir oldukça önemli bir tarihi geçmişe sahip. Bu konuda en önemli yapısı, Rathaus (belediye binası) ile onun Altın Salonu. Ayrıca Perlach Kalesi ve Katedrali de önemli yapılarından. Bu yapıları Romantik Yol ile ilişkilendirmemeniz gerekiyor, çünkü bu tarihi şehir göze oldukça hoş gelen bir yer. Sizin bu şehirde bulacağınız ise aktif bir kültürel hal, öğrenci şehrinin canlı atmosferi ve sizi birkaç gün meşgul tutacak gezilecek yerler. Belki de biraz alışveriş yapmak ve Maximilianstraße’de bir bara gidip bira içmek de isteyebilirsiniz.
Neuschwanstein
Masal Kalesi
Bir masal kalesi, muhtemelen çocukluğunuzdan beri Disney tarafından aklınıza işlenmiştir. Bu kalenin ismi Schloss Neuschwanstein, anlamı Yeni Taşlı Kuğu Kalesi’dir. Son derece etkileyici, boş bir beyaz kale. Göklere varan kuleleri, sarp ve dik uçurumları ile dik ve kayalıklı bir dağın tepesinde bulunuyor.
Bu denli etkileyici ve imkansız olan bu yapı, sadece para, zaman, insani kaynaklar ile işgücü göz önüne alınarak zamanla inşaa edilebilir. Kral Ludwig II’in hikayesi bir masal gibi seyrediyor. Eksantrik hareketlere sahip olan Kral, savaşı kaybettikten sonra entrikaları, komploları, aşk hikayeleri, yatak odası hikayeleri ile ilgi çekmekteydi. En sonunda ise, gizemli bir şekilde çok sevdiği gölde ölü bulundu.
Masal Kralı olarak ünvanı ile bütün bu kriterlere uyuyor ve Bavyera’nın değeri olarak kabul ediliyor. Aşk ve ihtiras dolu bu ilginç hikayelerin oluştuğu yerleri görmek isteyebilirsiniz. İyi haber tabii ki de görebilirsiniz. Kötü haber ise herkes görmek istediğinden bu mekan oldukça popüler. Ayrıca buranın yaz aylarında günlük ziyaretçi sayısı 8000, yıllık ziyaretçi sayısı ise toplamda 1,3 milyon.
Rothenburg Ob Der Tauber
Disney Gibi
Almanya’nın en iyi korunmuş Orta Çağ kenti Rothenburg ob der Tauber şehri, Almanya’nın Bavyera Bölgesi’nde yer alıyor. Buranın nüfusu yaklaşık olarak 10,000 üzerinde. Bu şehir, Bavyera’nın Romantik Yolu boyunca konumlanmış durumda. Stuttgart ve Frankfurt şehirlerinden ortalama 1.5 saat, Münih şehrinden ise yaklaşık 2.5 saat uzaklıkta yer alıyor.
Kasaba, turistleri büyük oranda buraya çeken eski Orta Çağ merkezi ile ünlü. Eski şehir ise 14. yy’dan kalma duvarlar sayesinde oldukça iyi çevrelenmiş ve korunmuş. O zamana geri dönecek olursak, bu şehir Almanya’nın ikinci büyük şehri konumunda (daha belirgin örneği Franfurt ve Münih) ve aynı zamanda Özel İmparatorluk Şehri olarak anılmaktaydı. Bu anlamda büyük ölçüde Kutsal Roma İmparatorluğu’ndan özerklikleri mevcut.
Rothenburg şehrinden kalabalıklık ve hediye dükkanlarının fazla olmasını beklemek yerine, şehrin manzarasının sizi büyülemesine izin verin. Eğer geceyi burada geçirme gibi bir imkana sahipseniz, şehirde birçok otel bulunuyor. Böylece sabah hiç kimse yokken şehirde yürüyebilirsiniz. Birçok Alman kent ve kasabası gibi burası da yılın sonuna doğru oluşan noel pazarları ile daha romantik bir şehir havasına bürünüyor.
Füssen
Romantik Yol’un Resmedilmeye Değer Sonu
Almanya’nın en güzel yerini arıyorsanız, onu bulmuş olabilirsiniz. Alpler’in eteklerinde ve Romantik Yol’un sonunda konumlanan bir düzine resmedilmeye değer kasaba bulunuyor. Bu yolun sonunda aynı zamanda ünlü olan bir başka yapı, Neuschwanstein Kalesi de bulunuyor. Burası çoğu insanın ilgisi çekebiliyor. Ayrıca bu şirin şehrin kendine has bir düzeni var.
Ortaçağ’dan kalma eski şehir, arnavut kaldırımları, renkli mimarisi, büyük kahve dükkanları, fırınları, restoranları ve mağazaları ile romantik bir peri masalı gibi görünüyor. Kalesi, çeşmeleri ve kiliselerini de keşfetmek için yarım gününüzü ayırabilirsiniz. Günün geri kalanını çok güzel bir alanda yürüyüş, bisiklet veya diğer aktiviteler ayırarak değerlendirebilirsiniz.
Füssen’e oldukça yakın olan Neuschwanstein ve Hohenschwangau Kaleleri çocukların prens ve prenses olarak çizeceği tarzda yerler. Füssen’den Neuschwanstein Kalesi’ne araba ile birkaç dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Kaleyi gezmek için turlar mevcut. Ama insanlar genelde en güzel görüntüyü Mary Köprüsü’nde yakalıyorlar. Marien Brücke (Mary Köprüsü) de Füssen’in en popüler yerlerinden birisi. Köprüye adım atınca kalenin en güzel ve nefes kesen görüntüsünün burada olduğunu anlayacaksınız. (‘nefes kesen’ derken ne kadar haklı olduğumuzu anlayacaksınız, bize güvenin!) Bu alan, ayrıca görülmesi gereken diğer yapıları da içerisinde barındırıyor. Bunlar; 45 dakikalık mesafede bulunan ve Avusturya’nın dışında yer alan Schloss Linderhof. Özellikle kış aylarında sarayın çevresindeki manzara görülmeye değer bir yer.
Heidelberg
Almanya’nın En Güzel Şehirlerinden Biri
Heidelberg, Güneybatı Almanya’nın Baden-Württemberg Bölgesi’nde, Neckar Nehri üzerinde bulunuyor. Almanya’nın en güzel şehri ünvanını almak için oldukça güçlü bir rakip.
150,000 kişiye ev sahipliği yapan şehir, Odenwald Vadisi üzerinde yer alıyor. Heidelberg aynı zamanda, şehrin adına sahip olan ve 56’dan az olmayan Nobel Ödülü alan ünlü bir üniversiteye de sahip.
Peki, Heidelberg şehrini bu kadar özel yapan ne? Muhtemelen şehrin sahip olduğu tarihi manzaranın güzelliği. Şehrin birçok yerinde eşi benzeri olmayan tarihi yapılar, modern yapılar ile iç içe bulunuyor. Birçok kasabası, turistlerin bu tarihi içlerinde yaşamasına izin veriyor.
Heidelberg’e en yüksek yapısı olan Kilise Kulesi’nden baktığınız zaman, nehrin yanında sıralanmış olan kırmızı çatılı evlerin manzarası sizleri büyüleyecek. Buradan belediye binasını, üniversite binasını ve şehrin meydanını da görebilirsiniz. Ama en önemli yapısı elbette eski kentin üzerinde duran Heidelberg Kalesi. “Schloss” tüm Avrupa’daki en etkileyici kalelerden birisi olarak görülüyor.
Konstanz
Bölgenin Mücevheri Eğer Güney Amerika Bölgesi’ne doğru bir seyahat planınız var ise, burası gezi listenize eklemeniz gereken bir şehir. Özellikle güzel gölleri keşfetmeyi seviyorsanız, burası tam size göre bir yer. Konstanz, Lake Constance (aynı zamanda Bodensee olarak da biliniyor) Bölgesi’ndeki en büyük şehir konumunda. Burada bulunan izler ile birlikte yerleşimin taş devrinden ve milattan sonraki Roman yerleşiminden günümüze kadar geldiği söyleniyor. Ama günümüzde bu şehir; tepelerden gelen uğultu, göl kıyılarında bulunan parlak renkli binaları, eski kemer yolları, kuleleri ve çok sayıda kafe ve restaurantları ile, karşısında bulunan ihtişamlı dağ manzarası eşliğinde bizlere görsel bir şölen sunuyor. Savaşlarda tarafsız kalan İsviçre’ye yakınlığından dolayı şehir, bombalamalardan kaçarak önemli miraslarını korumuş. Şehrin içinden akan Rhine Nehri, şehri eski ve yeni şehir adıyla ikiye ayırıyor. Bu nehir aynı zamanda İsviçre ile Almanya arasındaki sınırı oluşturuyor. Ayrıca burada yaşamakta olan insanlar ise, oy birliği ile Almanya’da kalmak için karar vermişler. Ne olursa olsun burada, her iki ülkenin de etkisinin yanı sıra, birazcık İtalyan rüzgarı da hissedebilirsiniz. Şehirde bulunan özel bir göl ise, keşif için çok fazla mücevher barındırıyor.
Kara Orman
Masal Gibi Orman ve Yürüyüşçüler İçin Cennet Mistik bir tınıya sahip olan bu yerin adı, Kara Orman (Almanca: Schwarzwald). Ve birçok Avrupalı için, buranın adı Kuzey Avrupa ve yakınlarda bulunan orman görüntülerini akıllara getiriyor. Bu orman adeta peri masallarında yer alan ormanlar gibi. Burası adını, kalın ağaçlardan, kara çam ağaçlarından ve tepelerde (ve yer yer dağlık) bulunan arazilerden almış. Gerçi günümüzde ormanlar ve ağaçlı alanlar daha az. Burada ayrıca; kaleler, göller, yarı ahşap çiftlik evleri ve şelaleler bulunuyor. Burada yapacak olduğunuz yürüyüş, veya etrafında yapacak olduğunuz bir bisiklet sürüşü oldukça etkileyici olacak. Orman, Almanya’nın güneybatısında Baden-Württemberg Bölgesi’nde bulunuyor. Ayrıca Rhine Nehri ile batı ve doğu arasında bir sınır konumunda. Kara Orman 150-160 km uzunluğunda ve genişliği 60 m olan bir alanı kapsıyor. Ormanın bazı bölgeleri diğer bölgelerine oranla daha kalabalık, ancak nerede olursanız olun, burada yapacağınız kısa yürüyüşler sizlere huzur verecek. The Titisee ve Triberg Şelaleleri de Feldberg gibi yüksek (yaklaşık olarak 1.500 m). Bu şelaleler ise mutlaka görmeniz gereken yerler arasında olmalı. Ve ayrıca Schwarzwaldhochstraße’ye gitmeyi de unutmayın.