Estonya, değişimi kucaklayan, Baltık toprağına ve İskandinav havasına sahip oldukça cazibeli bir ülke. Başkenti Tallin olan Estonya’nın nüfusu 1.2 milyon ve resmi dili Estonya’ca.
Estonya Doğu Avrupa’da oldukça özel bir ülke. Lavta ve Litvanya ile benzer tarihi ve coğrafi özelliklere sahip. Etnik ve lisan açısından en çok benzerlik gösterdiği ülkenin Finlandiya olduğunu söyleyebiliriz. Ancak 50 yıllık Sovyet hükümdarlığından ayrıldıklarını unutmamak gerek. Son 300 yıldır Estonya ile Rusya, bağlantılı olsa da birbirlerine çok benzemeyen iki ülkedir.
Geçtiğimiz 10 yılda Estonya Rusya’nın kanatlarının altından çıkıp kendini Avrupa’nın kollarına bıraktı. Bu sempati karşılıklıydı. Avrupa da Estonya’nın çikolata kutusu çekiciliğindeki Tallin şehrine aşık olmuştu. Diğer bir yandan turistler ülkenin Doğu Avrupa ve İskandinav karışımı görünümüne kapıldı.
Ulusal parklar hareket alanı sağlarken eski köyler zamansız tarih duygusunu gezginlere yaşatıyor. Abartısız ve şımartılmamış deniz kenarının ya da ada sakinliğinin keyfini sürebilirsiniz. Bir yandan da modern hayatın konfor ve ayrıcalıklarından yararlanmaya devam edebilirsiniz.
Tallinn şehri modern ve orta çağ unsurlarının dengeli bir şekilde iç içe geçmesinden oluşmuş hayat dolu bir yer. Tarihi kiliseler, camdan gökdelenler, Barok saraylar, sahillere ya da ormanlara doğru giden güneşli bisiklet yollarının kenarlarına kurulmuş kafeler ve birkaç Sovyet dönemi hatırasıyla insanı büyüleyen bir şehir. En kıymetli mücevheri ise “Old Town” ve onun 15. yüzyıldan kalma güzellikleri.
Spalar, kaleler ve güzel bir sahil şeridi için Saaremaa Adası’na kaçabilirsiniz. Estonyalılar için Saaremaa temiz hava ve huzur ile eşanlamlı. Estonya’nın en büyük adası olan Saaremaa’nın büyüklüğü aşağı yukarı Lüksemburg kadar. Ada’nın yüzeyi hala çam kozalakları ve gür ormanlar ile çevrili. Eski yel değirmeleri, deniz fenerleri ve küçük köyler hızla akan zamandan hiç etkilenmemiş gibi görünüyor. Sovyet zamanında ada yasak bölgeydi. Bu sınırlamanın sonucunda da değişmeden kalmış oldu.
Estonya’nın en çekici kentlerinden Viljandi, Parnu’nun 90 km doğusunda yer alıyor ve oldukça huzurlu bir yer. Burası ülkenin sel ve bataklık bölgesi. Ancak kulağa tuhaf gelse de bölge buna alışık ve sanıldığı kadar trajik değil. Kentin kendine özgü bir 19. yüzyıl havası var. Ülkenin ajandasında bulunan en önemli etkinlik hiç şüphesiz “Viljandi Yerel Müzik Festivali”.
Haanja Doğa Parkı oldukça fotojenik bir yer. Sık ormanları, parıldayan gölleri, nehirleri ve sevimli köyleriyle mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Parkın ziyaretçi merkezlerinde parka dair her türlü bilgiyi edinmek mümkün.
Saarema’ya 2.5km bataklık yolu ile bağlı Muhu Adası diğer adalara gitmek için kullanılan paspas konumunda ve geçenlerin çok azının durduğu bir yer. Aslında Muhu Estonya’nın üçüncü en büyük adası ve burada durmak için oldukça güzel mazeretlerin bulunduğu bir yer. Oldukça güzel restoranlar ve konaklama imkanları bulunuyor. Ada’nın gerçek cevheri ise kuzeyde bulunan Koguva. Burası masallardan fırlamış bir balıkçı kasabası. Tarihi ise 16. yüzyıla kadar dayanıyor. Burada yaşayanlar hala buraya ilk yerleşenlerin soyundan geliyor.
Estonya’da doğayı dolu dolu yaşamak iseyenler için Otepaa doğru adres. Bu küçük kent bir tepenin üzerinde bulunuyor ve Estonyalılar burayı ormanları, tepeleri, gölleri ve sportif aktiviteleri nedeniyle çok seviyor. Burası bisiklete binmek, yürüyüş yapmak, yazın yüzmek kışın ise kayak yapmak için çok ideal bir yer. 12km’lik doğa parkuru ve bisiklet yolu ile 3.5 km uzunluğundaki “kutsal göl” zamanında Dalai Lama tarafından kutsanmış bir yer. Onun ziyareti anısına ise küçük bir anıt bulunuyor.
Eğer Estonya’nın başı Tallin ise Tartu kesinlikle kalbi olabilir. Bu güzel üniversite kenti, barları ve kafeleriyle de oldukça ünlü. Eğitimli beyinlerin yaşadığı Tartu için Estonya’nın ruhani başkenti deniliyor. Ahşap evlerin sıralandığı sokakları ve nehir kenarındaki güzel parkları ile 19. yüzyıldan beri Estonyalılar için oldukça özel bir yer.
Estonya’da yaz demek Parnu’da şortunuza dolan kumlar demek. Aileler ve genç parti grupları yazın güneşli havalar için dua edip, bir an önce altın sarısı kumsallara koşmayı bekliyorlar. Estonya’nın en özel tatil köyleri burada bulunuyor. Parnu’nun geri kalanı ise oldukça sakin, yapraklı sokakların ve parkların olduğu bir yer. Kent, Baltık yaşamının tatil köyü başkenti olarak biliniyor.
Mutfağı oldukça zengin olan Estonya’da mutlaka yemeniz gereken yerel lezzetleri arasında “Kasukas”, “Sealiha ja Kartul” ve bir balık yemeği olan “Suitsukala” yer alıyor. Sık ormanların en büyük lütfu ise orman meyveleri ve mantar. Buz ile içilmesi önerilen “Vana Tallin” ülkeye özgü bir çeşit likör. Genellikle lokantalarda ücretsiz olarak servis edilen “Rukkileib” ise ülkeye özgü bir çeşit ekmek.
Nisan ve mayıs ayları arasında ülke, kışı üzerinden büyük bir zarafetle silkeliyor. Haziran ve ağustos ayları beyaz geceler, sahil partileri ve birçok yaz festivali anlamına geliyor. Aralık ayı ise Noel marketleri, sıcak şarap ve keyifli geçen akşamlar demek.
Tallinn
Canlı Bir Orta Çağ Şehri
Tallinn, Estonya’nın başkenti ve ülkenin kuzeyinde yer alıyor. Finlandiya Körfezi ile karşı karşıya olan bu şehir, Helsinki’nin 80 kilometre kuzeyinde ve Rusya St. Petersburg’un ise 300 kilometre doğusunda bulunuyor.
Tallinn, Kuzey Avrupa’nın en eski başkenti. Estonya 1991 yılında, Sovyet Rusya’dan ayrılıp bağımsızlığını ilan etmiştir. Başkent Tallinn, günümüzde tüm Estonya’nın üçte biri miktarda turiste ev sahipliği yapıyor ve bu miktar o günden bu güne artıyor. Ülkenin turizm sektörü de bu sayede giderek artış gösteriyor.
Tallinn eski şehri (Old Town of Tallinn), 1990 yılından beri Dünya Mirası Listesi’nde ve gerçekten de tarihi dokusu günümüze kadar oldukça iyi korunmuş. Bu tarih kokan şehrin görülmesi gereken yerlerinden en önemlileri; dar arnavut kaldırımlı sokak ve yolları, Hansa Mimarisi’ne ait yapıları ve alanları, Orta Çağ döneminden kalan savunma kuleleri ve de kiliseleri.
Tarihi atmosferinin yanı sıra Tallinn’de hareketli bir moda bilinci var. Şık restaurantları ve cafeleri ile Avrupa’nın en iddialı kulüplerini barındıran yapısıyla Tallinn, eski ile modern anlayışın ahenk ile harmanlandığı bir şehir. Bu şehirde neredeyse sayılamayacak kadar çok görülecek yer var. Kesinlikle Old Town’u ve tarihi meydanları ile kiliselerini görmenizi tavsiye ederiz. Özellikle Aziz Olav Kilisesi, sizi kendine hayran bırakacak.
Eğer Tallinn’e yüksekten bir göz atmak isterseniz, Patkuli Viewing Platformu’na çıkabilir ve buradan tüm şehri izleyebilirsiniz. Son olarak, Estonya Tarihi Müzesi’ne gidebilir ve burada ülkenin tarihi ile kültürünü daha iyi şekilde tanıma fırsatı yakalayabilirsiniz.