Fransa Gezi Rehberi

PAYLAŞ:

Aşkın, modanın ve sanatın ülkesi Fransa, her yıl milyonlarca ziyaretçisine ev sahipliği yapar. Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ve Notre Dame Katedrali gibi önemli tarihi yerlere ve yapıtlara ev sahipliği yapan Fransa, kentleri ile bütünleşmiş bir ülkedir. Aşıkların kenti Paris, her yıl milyonlarca ziyaretçisine duygu dolu anlar yaşatır. Kaliteli ve muazzam şarapların bir arada olduğu Bordo kenti ise ziyaretçilerine festivaller ve etkinlikler kapsamında leziz şaraplar sunar.

Marsilya, Nice ve Lyon gibi önemli turistik kentlere sahip olan Fransa, tarihi yapıları ve doğası ile ziyaretçilerine keyif dolu anlar yaşatır. Üniversite kenti olarak bilinen Nancy, her yıl yurt dışından gelen binlerce öğrenci ve akademisyeni ağırlar. Kültür ve medeniyeti bir arada tutan Montpellier; meydanları, kafeleri ve orta çağdan kalma yapıları ile adeta bir tarih kenti olma özelliğine sahiptir. Hemen hemen her köşesinde görkemli ve tarihi çeşmeler görebileceğiniz Provence kenti, Fransa’nın gözde restoranlarına ve mimari eserlerine ev sahipliği yapar. Fransa’nın restoranlarında sıklıkla karşılaşacağınız makaron ve kruvasan ülkenin meşhur yemekleri olarak bilinir. Kentte ulaşım, trenler ve otobüsler ile kolaylıkla sağlanır. Gezdiğiniz her kentte bulunan kaliteli oteller, lüks mağazalar ve restoranlar ile Fransa sizlere keyifli bir tatile imkanı sunar.

Paris

Aşk (ve yüzlerce başka şey) İle Dolu Bir Şehir

Paris’i nasıl tanıtabiliriz? Romantik şehir, modanın başkenti ve ışık şehri olarak da bilinen Paris, belki de dünyada en fazla tarihi cazibe merkezine ev sahipliği yapıyor ve kesinlikle ziyaret edilmesi gereken şehirler arasında yer alıyor.

Fransa, Paris

Eiffel Kulesi, Louvre, Notre Dame, Sacre Coeur, Arc de Triomphe ve daha birçoğu şehrin içinde bulunan ve şehrin hemen dışında yer alan Versailles gibi yerler göz önünde bulunduğunda Paris’teki görülmesi gereken yerler listesi sonsuza kadar uzanacak gibi durur. Görülmesi gereken turistik yerler bu kadar fazla sayıda ve son derece büyük olduğunda (Louvre’un tamamını görmek birkaç gün sürebilir), ziyaretinizden önce bir eylem planı hazırlamak yararlı olur. Seçkin yemek ve şaraplar açısından dünyanın başkenti sayılabileceğine ve alışveriş imkânlarının da son derece fazla olduğuna değinmedik bile…

Paris’i farklı kılan ve onun romantik imajını veren şey, aslında çok büyük bir şehir olmasında rağmen pek çok orta boyuttaki şehirden daha samimi bir his yaratan küçük büyüleyici semtlerden oluşması. Böylece büyük şehrin içinde bir anlamda tatlı bir köy yaşamı sunuyor.

Marsilya

Eski ‘mafya şehri’ Şimdilerde Avrupa Başkenti…

Marsilya, uzun üzerinde bulunan kötü izlemini atmaya çalışmakta. Marsilya’nın uyuşturucu konusundaki sorunları; ‘mafya şehri’, ‘Fransa’nın cinayet başkenti’ gibi isimlerle anılmasına sebep olmuştu. Elbette bu şehrin bazı sorunları var. Bunun nedeni ise çoğunlukla Kuzey Afrika’dan göç eden kişiler tarafından oluşmakta. Ama gelin sizlere şunu soralım; New York şehrinde her köşe başı temiz ve güvenli midir? Şehirde bulunan birkaç kusuru göz önüne alarak diğer şeyleri yok saymak ne kadar doğrudur?

Marsilya, 2013 Avrupa Başkenti olması ile birlikte sanata daha çok ilgi göstermeye başlanmış ve Vineux Port’a (Eski liman) odaklanılmıştır. Bu kapsamda amaçları şehre turist çekmek ve işe yarayacağını da düşünüyoruz. Vienux Limanı çevresinde yürüdüğünüz zaman, tam olarak şehrin manzarasını kavramış olacaksınız.

Fransa, Marsilya

Bu kentin ana limanında, muhteşem tekne kombinasyonları, yatların karşısında bulunan kafeler ve kaleleri bulacaksınız. Arka planda ise, Notre Dame De La üzerinde, Grand Kalesi’nin görüntüsünü görebilirsiniz. Buradan yola çıkarak, yüksek zemin üzerinde kurulan şehrin en eski bölgesi olan Le Panier’i keşfedebilirsiniz. Bunları yapabilmeniz için bir plana ihtiyacınız olmayacak. Burada bulunan dükkanları ve küçük sokakları takip ederek şehri keşfedebilirsiniz.

Loire Vadisi

Fransa, Loire Vadisi

Fransa’nın Bahçesi Loire Vadisi, Asma’nın Şarabı (orijinal adıyla Vin de la Vigne) adıyla Fransa’da. Bu muhteşem diyar, dünyanın en iyi şaraplarından bazılarını üretiyor. Şarap severlerin ya da aşıkların bu romantik yeri kesinlikle görmesini tavsiye ederiz (öyle güzeldir ki, sevgiliniz size evlenme teklifi dahi edebilir.). Loire Vadisi (orijinal adıyla Vallée de la Loire), genellikle topraklarıyla eşit düzeyde akmakta olan Loire Nehri ile tanımlanıyor. Ayrıca bu nehir, Fransa’nın en büyük nehri. Yaklaşık olarak 1000 km’lik bir alan boyunca akıyor. Biz özellikle Sully-sur-Loire & Chalonnes arasındaki UNESCO Dünya Mirası bölgesine odaklanıyoruz. Burası 280 km’lik nehir boyunca 800 km karelik alan kaplayan bir bölge. Turistler için  popüler bir yer ve dünyanın resmedilmeye değer bölümlerinden olması da güçlü bir sebebe dayanıyor. Buraya gelen hiçbir insan kötü bir fotoğrafla buradan ayrılmaz. Görülmeye değer başka yerler de var: Blois, Chinon, Orleans, Saumur, ve Tours. Bu gölgeyi bot ve bisikletle keşfetmek; tam anlamıyla gezebilmek, kralların vadisinde keyifli bir sekilde vakit geçirebilmek için tavsiye edilen bir yol. Burada işletmeciler ve satıcılar bulunuyor. Rehberiniz, sorduğunuzda muhtemelen size öneride bulunur. Son bir tavsiye olarak, oldukça büyüleyici kaleleri görmelisiniz. Eğer bu bölgeyi ziyaret ediyorsanız, ‘mutlaka görülmesi gereken yerler’ ve ‘zaman kalırsa görülmesi gereken yerler’ gibi iki ayrı liste yapmalısınız. Bir tura çıkın ve kartpostallık fotoğraflar edinin. Temmuz ayı, en güneşli olan dönem. Siz yine de yılın her anı buraya gelip kendinizi şımartabilirsiniz.

Versay

Fransa, Versay

Güneş Kral XIV. Louis’in Sarayı. Versay, yaklaşık olarak 90 bin kişiye ev sahipliği yapan, Paris’in güneybatısında bulunan ve Fransa’nın bir araya toplanmış kasabalarından biri. Versay, kendisi başlı başına ilginç bir yer olmasına rağmen, günümüze kadar, 1600’lü yılların ilk yarısında Güneş Kral XIV. Louis tarafından yaptırılan barok kraliyet sarayı ve bahçesi ile büyük bir cazibe noktası olmuş ve Saray, 1789 yılına kadarki süreçte, kraliyet mahkemesinin evi olarak kullanılmış ve Fransa’nın en büyük sarayı konumunda yer alır.

Cahors

Fransa, Cahors

Şehrin İçinden Geçen Bir Nehir Cahors, ortasından nehir geçen bir şehir olmakla birlikte, nehrin çevresinde yer alan birçok döngü ile uyum içerisinde. Kendinizi, ada üzerindeki bir şehirde gibi hissedecek, Cahors’un batısında Bordeaux, güneyinde ise Languedoc ya da Toulouse ve Pyrenees yolu üzerinde bulacaksınız. Cahors şehri, adını Fransa’nın büyüleyici tada sahip kırmızı Cahors Şarabı’ndan alıyor. (Malbec Şarapları olarak da bilinmekte olan bu şaraplar, iddiaya göre dünyanın en koyu kırmızı renkli şarabı). Üzüm bağları, şarap tadımı için, kişilerin rahatça ulaşım sağlaması adına düzenlenmiş. Şarabın yanında, Orta Çağ mahalle yapıları ve Valentre Köprüsü’nün ana konumları burada. Özellikle Gambetta Bulvarı üzerinde bulunan, kafe, restaurant ve dükkanları dolaşmak, sizin için güzel bir etkinlik olacak.

Gordes

Fransa, Gordes

Fransa’nın En Büyüleyici Köylerinden Biri Gordes, Fransa’nın Provence şehrindeki, Avignon’dan araba ile yaklaşık 45 dakikalık uzaklıkta ya da Marsilya’dan 1 saatten fazla uzaklıkta olan küçük bir kasaba (Nüfusu 2130). Genellikle Fransa’nın en büyüleyici köyleri arasında olduğu söylenmekte. Kendisini gizlercesine, çoğunlukla kum renkli taş kayalıkların tepesine inşa edilse de, uzaklardan fethedilemez bir kale gibi görünebilir. Bu hissi uyandırmasındaki asıl sebep, tarihinin Roma İmparatorluğu’na dayanıyor olması. Gordes, dışarıdan sarp yollarıyla resmedilmeye değer görünse de cazibesi dışında övünç kaynağı olan bir şey yok. Arnavut kaldırımlı dar sokakları, yeşilliklerle kaplı yüksek evlerle, restaurantlarla, pastanelerle ve eczanelerle sıralı. Merkezinde ziyaretçilere açık bir kale bulunmakta. Kasabanın kuşbakışı görünümü ise çok muhteşem.

Albi

Fransa, Albi

Kızıl (Tuğlalı) Şehir Albi, Ortaçağ’dan günümüze gelen, Güney Fransa’da bulunan, Tarn’ın bir şehri. Şehrin U dönüşü yapılabilen Tarn Nehri’nin yanında bulunuyor. Albi’nin merkezi, önceden orada olan büyük bir katedral etrafına inşa edilmiş. Ve onu çevreleyen tüm yapılar, ona ‘La Ville Eouge’ ya da “Kırmızı Şehir” ismini veren, Languedoc’a özgü olan, kırmızı tuğla stilinde yapılmış. 2010 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Yanındaki katedrallerin ve sarayların yanı sıra Albi’de, ünlü ve halkça sevilen Fransız sanatçı tarafından yapılan, Toulouse-Lautrec Müzesi yer alıyor. Bu müzeyi tamamen keşfetmek biraz zamanınızı alacak. Bunun nedeni ise dünyanın en iyi sanatçılarının eserlerinin bulunduğu toplama eserlerden oluşmasının yan sıra şirin bahçelerinin de olması. Bu Ortaçağ şehrinde dolaşmak, şehrin bu tarihi atmosferini içinize çekmek, yol üzerinde bulunan kafelerin birinde kahve veya güzel restoranların birinde bir kadeh yerli şarap içmek, sizin için en güzel aktivitelerden biri olacak. Yapılabilecek şeyler arasında kiralanabilir kayık ve kanolar ile birlikte nehir turu yapmak ve uzun yürüyüşler veya bisiklet binişlerinin yapılması için bir alan da bulunmakta.

La Rochelle

Fransa, La Rochelle

Eski Liman Basitçe söylemek gerekirse, rotanız Fransa’nın Güneybatı Charente-Maritime Bölgesi’nde bulunan La Rochelle ise, eski Vieux Port (eski liman) ‘da burada yer alıyor. Bu liman, yüzlerce yıl önce şehri savunmak için inşa edilmiş, sudan etkilenmeyen iki kuleye sahip. Bu durum turizmin odak noktası olması için iyi bir sebep. Bir haziran gününde, güneşli bir havada yürürken Riviera Kıyıları’nda olmak, Atlantik Kıyıları’nda olmaktan çok daha iyi hissettirecek. Muhteşem yat limanı, tasarımcı imzalı kıyafetler giyen, güneş gözlüğü takıp gezen iyi görünümlü insanları ve arka fonunda limanı üstten gören, mükemmel iş yapan birçok hareketli bar ve restoranı var. Özetle, sizi güneşli bir Haziran gününde, daha hoş zaman geçirebileceğiniz başka bir yer bulmanız için arayışa davet ediyoruz. Limanda yeme içmenin yanı sıra, Tour de la Lanterne’de göz atmaya değer. La Rochelle şehrinin içinin, dar ve dolambaçlı sokakları ile de ne kadar etkileyici olduğunu göreceksiniz. Şehir, sahil anlamında çok zengin değil (Plage des Minimes limanın yanında bulunan, aynı isme sahip ve buranın sahip olduğu en iyi plaj.). Ancak şehrin dışında birçok sahil bulacaksınız. Bunların yanı sıra, sonsuz düz geniş araziler, dağları sevmeyen bisikletçiler için gayet iyi yerler.

Toulouse

Fransa, Toulouse

La Ville Rose Toulouse, şehrin kırmızı tuğlalı evlerinden dolayı halk arasında “Pembe Şehir” ya da “La Ville Rose” olarak adlandırılan, toplamda bir milyondan daha az bir nüfusa sahip olan bu şehir, Fransa’nın güneyindeki Midi-Pyrenees Bölgesi’nde bulunuyor. Garonne Nehri bu şehrin içerisinde akıyor. Place du Capitole, Touluse’nun kalbi ve ana turistik konumlardan bir tanesi: orijinal Belediye Binası (Town Hall) 18. yy’da barok tarzı ile inşa edilmiş en etkileyici yapı. Bu bina opera evi olarak da kullanılıyor. Meydan gün boyunca çarşıya ev sahipliği yapıyor ve buranın etrafı kafe ve birahaneler ile çevrili. Şehir merkezi oldukça kompakt. Buradan diğer turistik yerlere yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz.Saint Sernin Basilica’nın UNESCO Dünya Mirası bölgesi dikkate değer. Burası 11. yy’dan kalan bir Roman Kilisesi. Bunun yanı sıra muhteşem tavanı ile Couvent des Jacobins ve tabiki Garonne yakasındaki Pon-Neuf Köprüsü de bu yapıların arasında yer alıyor. Sonuç olarak Toulouse, görülmeye değer muhteşem bir şehir.

Nice

Fransa, Nice

Davetkâr Bir Manzara Bu çevrede çok bulunduk ama  Fransa’nın Côte d’Azur bölgesinde bulunan bu sahiller gibi çekici yerlerle nadiren karşılaştık. Sadece Promenade des Anglais boyunca dolaştığınız zaman ne demek istediğimizi anlayacaksınız. Denizin açıkları olağanüstü parlak gökyüzü mavisi iken, plajlara yaklaşınca açık mavi ve derinlerinde koyulaşmakta. Çekici bir manzara. Çakıl taşından oluşan sahilleri ise daha az davetkar. Yine de endişelenmeyin, aramakta olduğunuz kumlu sahilleri her zaman Villefranche veya Antibes yakınlarında bulabilirsiniz. Nice, her tip gezgin için farklı bir anlam ifade ediyor. Bu sırt çantalı yolcu ya da zengin bir gezgin olup olmadığınıza bağlı. Yinede  gezinin ortak  temaları; eski Nice’nin (orijinal adıyla Vieux Nice) renkli dar sokakları, alışveriş ve harika yemekleri. Bunlara ek olarak ise, Matisse Müzesi (orijinal adıyla Matisse Musee), canlı Cours Saleya Çiçek Dükkanı ve koy üzerinden sunduğu muhteşem görüntüsüyle Colline du Chateau görülmeye değer yerlerden.

Cannes

Fransa, Cannes

Ferrariler, Yatlar ve Güzel İnsanlar Her Mayıs ayı Cannes Film Festivali geldiğinde, dünyanın gözü Cannes’a çevriliyor. La Croisette (palm-tree bulvarları) çevresinde yavaşça sürülen Ferrari’leri, yatların ahenkli bir şekilde yat limanlarındaki seyirleri arasındaki güzel ve şık insanları, absürt bir şekilde pahalı olan restaurantları, gece kulüpleri ve otellerin mükemmel derecede iş yaptığını görürsünüz. Bununla birlikte bizim gibi basit ziyaretçilerin de Cannes’de ne yapacağı merak konusu. Çoğumuz için geçerli olan cevap, yukarıdakilerin bir parçasını bile yapmamızın söz konusu olmadığı. Buradaki sahiller bile özel ve güvenli olduğu için oldukça pahalı. Bu demek değildir ki Cannes ziyaret edilmeye değer bir yer değil. Burada içeceğinizi alıp, bir şeyler yiyip, çevrenizde dolaşan Ferrariler’i, modelleri ve yatları izleyebilirsiniz. Tam bir cazibe merkezi. Eğer tüm bunları görebiliyorsanız, geriye sadece Arnavut kaldırımları ile birlikte güzel marinasını ziyaret etmek kalır. Ferrariler’in uzaklaştığı ve tam ihtişamı ile şehrin panaromasını görebileceğiniz Notre-Dame d’Esperance Kilisesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Briançon

Fransa, Briançon

Tahkim Edilmiş Çekici Bir Şehir Briançon, Fransa’nın Provence Alpes Côte d’Azur’unun Hautes-Alpes Bölgesi’nde bulunan küçük, tarihi bir kasaba. Yer olarak aşağı yukarı, Grenoble ve Torino’nun arasında yer alıyor. Bu şehir 1.300 metre rakıma sahip olmasından dolayı Avrupa’nın en yüksek kasabası. Briançon, İtalya ve Fransa sınır yakınlığı dolayısıyla ve beş vadinin birleşim noktasındaki konumu sebebiyle tarihsel açıdan, ticaret ve savunma görevlerinde önemli bir rol oynamıştır. 17. yüzyıllarda Avusturyalılar’a karşı koruma için güçlendirilmiş ve bunu sonucunda hâlâ çok sağlam. Kasabanın içinde, etrafında ve tabii ki üzerinde bulunun kaleler, buranın görülmeye değer başlıca yerlerindendir ve UNESCO tarafından listeye alınmıştır. Belki de daha ilgi çekici olan, resmedilmeye değer dik yollarıdır. Grande Rue, yiyip içerek karnınızı doyurabileceğiniz, birçok farklı ve güzel mekanlar bulabileceğiniz küçük, atmosferik bir cadde. Aynı zamanda şehrin içinde, çift kuleli, barok tarzında inşa edilmiş olan Notre Dame ve Aziz Nicholas kiliselerini de bulabilirsiniz. Tabii ki şehir her açıdan harika manzaralara sahip. Tepesi karlı dağlardan, aşağı-yukarı bütün her yeri görebilirsiniz. Bu tepeye varış biraz zorlu olsa da, sonunda ulaşılan sonuç karşısında, bu zor yolculuğa değeceğini anlayacaksınız.

Roquebrune Cap Martin

Fransa, Roquebrune Cap Martin

10 Yüzyıldan Bir Kale İle Monako’nun Komşusu Bazı kasabalar dünyadaki bütün şansa sahiptirler.Şu kasabanın etrafına bir baksanıza! Roquebrune-Cap-Martin, Monako ve Menton şehirleri arasında yer alan Fransa’nın Côte d’Azur Bölgesi’nde bir köy. Bir tepenin üzerinde bulunan bu kasaba, dik ve dar sokakları, kırmızı çatılı evleri ve üzerinde kuleli bir çan kilisesinin bulunduğu tüm bunlara ek olarak 10. yy’dan kalan Roquebrune’in Carolingian Kalesi ile Avrupa’da bulunan en eski taş yapı olarak karşımıza çıkıyor(!). Monako şehrine yakınlığı göz önüne alındığında, gezmek için buraya gelmek isteyebilirsiniz. Monako’yu yukarıdan görmek için bir fırsat yakalayacaksınız. Sonrasında yolunuzu Prenslik’e doğru çevirebilirsiniz.

Val Thorens

Fransa, Val Thorens

Avrupa’nın Başlıca Kayak Merkezi Kasabanın 2300 metre rakımıyla (aynı zamanda Cime Caron teleferiği ile birlikte 900 metre daha yukarı çıkma imkanına sahipsiniz) Val Thorens Avrupa’nın en yüksek kayak merkezidir. 1970’lere kadar burada herhangi bir şey bulunmuyordu ancak sonrasında buraya bir tatil köyü inşa edilmesine karar verildi. Trois Vallées kayak bölgesi (Courchevel ve Méribel ile birleşen) ve Courchevel, 200 tane kayak teleferiği ve 600 km’lik kayak için hazırlanmış olan bir pist ile bu kıta içerisinde bulabileceğiniz en iyi kayak merkezi konumunda. Yüksek rakımından dolayı, kayak sezonu diğer kayak merkezlerindeki kayak sezonundan daha uzun sürüyor. Yaklaşık olarak Kasım’dan Mayıs’a kadar kayak sezonu devam ediyor. Val Thorens’un yüksek rakımı onu daha eğimli yapıyor, bu da daha güzel kayak fırsatı sunuyor. Bunun yanı sıra, muhteşem manzarası ile de bizleri etkiliyor. Ancak, dünyanın en iyi kayak merkezi adını vermek için yalnızca yüksek eğim ve yüksek kar kalitesi yeterli olmuyor. Ama bu konuda ilerleme kaydetmeye devam etmesine rağmen, sizlere iyi bir altyapı imkanı da sağlıyor (Örneğin, sizlere ücretsiz araba sunma ve araçlarınızı park etmeniz için büyük bir Valthoparc garajı sunuyor). Kayak haricinde de birçok aktivite imkanı bulunuyor. Yüksek kaliteli restaurantlar, kayak yapılan bir günün ardından gerçekleştirilen sosyal etkinlikleri sizlere sunuyor. Eğer bu taraflara uçuyor iseniz, Lyon ya da Cenevre’den herhangi biri en iyi tercih olacaktır.

Annecy

Fransa, Annecy

Alpler’in Venedik’i Annecy, Fransız Alpleri’nin kuzeyinde yer alan bir Orta Çağ kasabası. Yaklaşık olarak 14. yüzyıldan kalan şato ve çapraz çizgili kanallarından dolayı bu ismi almış. Annecy Kasabası, Lac d’Annecy (Turkuaz suları ile ünlü) kenarında ve Le Semnoz manzaralı bir konuma sahip. Hiç şüphesiz bu konumundan dolayı, Fransız Alpleri’nin en turistik yerlerinden. Aynı zamanda bu kasabanın, göllere ve dağlara yakınlığı göz önüne alınırsa, yüzme, bisiklet ya da yürüyüş gibi bazı spor dalları için şahane bir yer. Bu şartlar kapsamında Palais d’Isle (önceden hapishane olan ve kanallar arasında bulunan ada) ve Annecy Kalesi en ünlü ve keşfedilmeye değer olan yerlerin başında geliyor. Aynı zamanda kasabanın iyi restaurantlar, pastaneler ve kafeler ile dolu olduğunu söylemeye gerek yok.

Lyon

Fransa, Lyon

Alplere Geçit Lyon, Rhône-Alpes Bölgesi’nin başkenti ve aynı zamanda Fransa’nın Paris ve Marsilya şehirlerinden sonra en büyük üçüncü şehri. Lyon Alpler’in yakınındaki, Fransa’nın en büyük şehri olduğu kadar gastronomi sahnesi ve kültürel mirası ile de ünlü. Bu sebeple “Alplere Geçit” ünvanını kazanmış. Fakat buna rağmen, bu şehre yapılacak olan gezi planı aynı zamanda çevresinde bulunan güzellikleri keşfetmenizi sağlayacak planlar içermeli. Bu şehir aynı zamanda, dağ çevresinde yaşanan hayatların nasıl olduğunu da sizlere 1 saat uzaktaki mekanlar ile gösterecek. Burada ise yapacak bir sürü aktiviteniz bulunuyor. Bu kapsamda, alışveriş, müze ziyaretleri (Musee d’Art Contemporain de Lyon, sanat severler için Musée des Beaux Arts ve tarih severler için the Musée gallo-romain de Fourvière), diğer kültür mekanları ve bunların yanı sıra eğlence kulüpleri ve gece hayatı bulunuyor.

Vallon Pont D’arc

Fransa, Vallon Pont D’arc

Hatıralar ‘İnsan bir kere gelse, bir kere daha gelmek için bahane arar’ denilen yer. Bu şehir, siz küçük bir çocukken ailenizin sizi tatile getirdiği o tatil yeri sıcaklığında özel bir yer. İlk defa kız arkadaşınız olduğunda ve kendi arabanızı kullanmaya başladığınızda ve sonra 20-30 yıl yaşlandığınızda kendinizi, buraya tekrar gelmek için plan yaparken bulacaksınız. Ama daha şimdiden bu kadar duygusallık yeter. Burada, Vallon Pont D’Arc hakkında konuşuyoruz. Bu kasaba Fransa’nın Ardèche Bölgesi’nde yer alan ve önemli turist merkezlerinden olan bir kasaba. Bu kasaba, Gorges de l’Ardèche ve Pont d’Arc girişinde bulunuyor. Pont d’Arc, 66 metre yüksekliğine ulaşıyor ve Ardèch üzerinde bulunan doğal kireç taşı ile yapılmış bir kemer yer alıyor. Yazın güneşli bir günde, yüzlerce kişiyi suda ya yüzerken ya da kanolarla gezerken bulacaksınız. Haute Corniche (D290) yolunda ise, yemek yemeniz ve arabanızı park etmeniz için birçok park yeri sizlere sunulmuş. Buradan nehrin manzarasına ulaşabileceğiniz gibi bu çevrede bulunan mağaraların ve küçük şirin köylerin görüntüsüne de ulaşabilirsiniz. Bu anlamda Vallon Pont d’Arc en turistik yer olabilir ama en etkileyici yer olamaz. Bu karşılık muhtemelen Balzak’a verilir.

Joyeuse

Fransa, Joyeuse

Keyifli Joyeuse, Ardèche’de bulunan küçük bir Ortaçağ kasabası. Joyeuse, Fransa’nın Güneyi’nde Rhône-Alpes Bölgesi’nde bulunuyor. Kasabanın adı, 802 yılında bir avlanmadan sonra kaybolan Charlemagne’nin kılıcının adından geliyor. Kasaba, bir tepenin zirvesine ve Baume Nehri’nin yukarısına konumlanmış. Bu kasaba, dar kaldırımlı sokakları ve eski yapıları, halen kullanılmakta olan şehir binası ve Aziz-Peter’ın Gotik Kilisesi ile, ziyaret edilmeye değer bir yer. Kasabada yemek yiyebileceğiniz ve içki içebileceğiniz gerçekten güzel mekanlar bulunuyor. Ve her çarşamba Joyeuse, oldukça hareketli ve büyük bir pazara ev sahipliği yapıyor. Bu kasabanın çevresinde yine gezilmeye değer, büyüleyici başka kasabalar da bulunmakta. Ayrıca nehre yüzmeye gitmeyi sakın unutmayın. En iyi yüzme noktasını veya sadece ayaklarınızı ıslatmak için en ideal yeri, yerel insanlara mutlaka sorun.

Auvergne

Fransa, Auvergne

Fransa’nın Muhteşem Açık Havası Auvergne, Massif Merkez’de, Fransa’nın en küçük ve aynı zamanda boş olan bölgelerinden birisi. Auvergne’nin, Fransa’nın koşuşturmalı ve telaşlı olan bölgeleri ile alakası yok. Nehirlerin, göllerin ve dağların  mükemmel manzarasına sahip. Kültürel olarak ise birçok kale, şato, küçük şirin kasabalar ve Fransızların Romanesk Kiliseleri’ni burada bulabilirsiniz.

Mont Saint-michel

Fransa, Mont Saint-michel

Tanrı Zirvede Mont Saint-Michel, UNESCO’nun mirasları arasında bulunan, Fransa’nın Normandy Bölgesi’nin önünde, küçük kayalık bir ada. Tepesinde bulunan manastırı ile ünlü olan bu ada, yaklaşık olarak 1 km’lik bir alana sahip. Tepedeki manastır ve manastır kilisesi aynı ismi taşıyor. Bu manastır, 700’lerden günümüze kadar gelmiş olan oldukça eski bir yapı. Ayrıca kule üzerinde, alışveriş yapabileceğiniz Ortaçağ’dan kalma birçok dükkan ve Ortaçağ evleri, Feodal Avrupa’nın izlerini taşıyor. Adanın etrafında ise, bir deniz suru bulunuyor. Yalnızca, bu surda bulunan geçit ile adaya giriş yapılıyor. Yayan şekilde içeriye girmek isteyenler ise duvarı tırmanmak zorunda. Ama burası Fransa’nın başlıca turist çeken yerlerinden olduğu için çoğu insan yine kalabalıktan uzak durmayı seçip (ayrıca mücevherler ve aşırı pahalı yiyecek fiyatları) yapıyı uzaktan incelemeyi tercih edecek. Mont Saint-Michel Adası’nın bir diğer ilginç yönü ise, gel-gitlerin az olduğu zaman efektif şekilde erişilebiliyorken, dalgalar yükseldiğinde burasının tamamen sularla kaplanıyor olması. Bu da doğal savunma olarak düşünebilir.

Mont Blanc

Fransa, Mont Blanc

Batı Avrupa’nın En Yüksek Zirvesi Mont Blanc, 4810 metre rakımıyla (yaklaşık 16.000 adım) Fransa’nın Chamonix şehri ile İtalya’nın Courmayeur kasabası arasında bulunan, Batı Avrupa’nın en yüksek zirvesidir. Bazıları için, Mont Blanc’ın yakınlarındaki harika noktayı, bembeyaz tepeye yaslanmış tertemiz mavi gökyüzünü görmek bile gelmeye değer. Doğruyu söylemek gerekirse, burası, bütün Avrupa’nın en fazla manzaraya sahip noktalarından birisi. Bununla birlikte diğerleri için sadece dağın önemli olduğunu söyleyebiliriz. İster teleferik olsun ister tepeye yapılacak olan yürüyüşler olsun, bunların hepsi sizlerin tercihine kalsa da, sonunda ulaşılacak olan cezbedici görüntüye değecektir.

Yorumda Bulun