Vatikan belki de dünyanın en küçük devleti olabilir ama İtalya’nın en değer gören başyapıtı konumunda olduğunu söyleyebiliriz. Başkenti Vatican City olarak geçen ülkenin nüfusu sadece 839 ve konuşulan diller Latince ile İtalyanca.
İtalya’nın başkenti Roma’nın ortasında kurulmuş, en kutsal geleneklerin ve ritüellerin hakimiyeti altında, mutlaka görülmesi gereken nadir yerlerden biri. Burası Katolik Kilisesi’nin evi. Tümüyle Papa’nın kontrolü altında ve seremoni renkleri olan kırmızı, sarı ve mavi kostüm giymiş yüzlerce İsviçreli görevlinin koruduğu binlerce odası olan bir sarayda yaşıyor.
Şehir 1929 yılında yapılan Laterano Antlaşması ile kuruldu. Vatikan’ın Hristiyanlıkla olan bağı birinci yüzyıla kadar dayanıyor. Aziz Peter Nero’nun arenasında çarmıha gerilince, İmparator Constantine ölen Azizin gömüldüğü yere bir kilise inşa edilmesini istedi. Aziz Peter’in kilisesi Vatikan Müzesi’nin derinliklerindeki ihtişamın ve hazinelerin sadece bir başlangıcı.
Dünyaca tanınmış Sistine Şapeli adeta Vatikan Şehri’nin tacındaki en kıymetli mücevher. Şapel dünyanın en ünlü iki sanat şaheserine ev sahipliği yapıyor. Michelangelo’nun duvar resimleri ve ünlü eseri “Last Judgement”. Sistine Şapeli’nde dolaşırken tavana baktığınızda adeta cennetin bir film gibi sergilenişine şahit oluyorsunuz. Sürekli posterlerini, ya da sahtelerini görmeye alıştığınız Tanrı’nın parmağını Adem’e uzatış sahnesinin orijinaline şahitlik etmek bambaşka bir deneyim.
St Peter’ın kilisesi; birbirinden ihtişamlı kiliselerin şehrinde bile ondan daha güzeli yok. İtalya’nın en büyük, en ihtişamlı ve en zengin kilisesi. Yüzyılların artistik dehasının bir abidesi olan bu kilise, içerisinde Michelangelo’nun “Pieta”sına ve Bernini’nin “Baldachin”ine ev sahipliği yapıyor.
7 kilometrelik sergi alanıyla Vatikan Müzesi dünyanın en muhteşem sanat koleksiyonunun sahibi. Bir kerede asla dolaşmayı başaramayacağınız müze için; “Her esere bir dakika bakarsanız, her şeyi görmeniz tam 12 yıl sürer.” deniyor.
Gezmekten zaman bulabilirseniz mutlaka “Pasta Carbonara” yemenizi tavsiye ederiz ya da “Alla Matriciana” acı severler için harika bir seçim olabilir. Yerel şaraplardan ; “Frascati” ve “Torre Ercolana” gibi isimleri tatmadan Vatikan gezinizi bitirmeyin deriz.
Temmuz ve ağustos ayları oldukça sıcak ve kalabalık olduğundan gezi planınızı iyi yaptığınızdan emin olun. Bahar Vatikan’ı gezmek için en güzel zaman. Hava ılık ve fiyatlar daha düşük. Eylül ve haziran ayları arası her çarşamba sabah 11’de Papa halka sesleniş yapıyor. Bunu da not etmek isteyebilirsiniz.
Vatikan
İçi Dışından Daha Büyük Duvarlarla Kaplı
Bu şehir-bölge, İtalya’nın Lazio Bölgesi’nde Roma şehrinin içinde bulunuyor, ancak Avrupa Birliği’ne üye değil. Bu durumun merak uyandırıcı olduğunu söylemek doğru olur. Fakat çok da endişelenmenize gerek yok. Burası dünyanın en küçük ülkesi. Yaklaşık olarak 0.44 km’lik bir alana sahip olmasına rağmen, yıllardır turistler tarafından oldukça sık ziyaret edilen noktalardan biri. Özellikle önemli dini zamanlarda Hristiyanlar/ Katolikler tarafından ziyaret edilir. Bu dini günler; Paskalya ve Noel.
Oldukça büyüleyici olan bu şehir, yüzyıllar öncesinde kalan yapıları ile tarihsel anlamda sizlere bir şölen yaşatıyor. Eminiz ki Vatikan’ın sanatsal başyapıtlarının birçoğunu biliyorsunuz. Bunlardan en önemlisi Michelangelo’nun Sistine Şapeli. Bir başka önemli ve ihtişamlı yapı ise, güzelliğini ve ölçeğini kendi gözlerinizle doğrulamanız gereken, St Peter Bazilikası. St Peter Meydanı’nda güzel vakit geçirebilir ve eğer ilgili iseniz içerisinde yer alan Vatikan Müzesi’ni de gezebilirsiniz. Bu müze içerisinde önemli başyapıtlar yer alıyor.
Vatikan’ın içerisinde bulunan gizemli havası, sizlere ‘bir güvenlik kutusu içerisinde tüm dünyadan korunduğunuzu’ hissettirebilir – ziyadesiyle eğitilmiş ve nispeten korkutucu mahkeme soytarıları tarafından korunur. Kısa zaman içerisinde kültür ve dini birleştirmek istiyorsanız, burası tam olarak aradığınız yer. Özellikle Roma’ya gidiyorsanız, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir yer.