Yunanistan’a ilk ayak bastığınızda köpüklü Akdeniz’i ve haşmetli Akropolisi’nden çok özel bir yerde olduğunuzu farkedeceksiniz. Deniz kenarında herhangi bir tavernaya oturun ve yunan müziğinin akıntısına kapılmış Ouzo, kızarmış balık ve pişmiş beyaz peynir şölenine dahil olun. Klasikler ve tarih meraklıları için bu kara parçası gerçek bir hazine. Delfi’deki kahinlerin size verecekleri cevaplarla Olimpiya’nın antik yıkıntıları bir anda anlam kazanacak. Santorini’nin parçalanmış kalderalarının, Girit Adası’nın saklı cenneti Samaria Vadisi’nin zirvelerine çıkın. Partilemiş bir haldeyken Ios Adası’nın beyaza boyanmış evlerinin olduğu dar sokaklarından dikkatli yürümeniz, sonrasında da pek bilinmeyen İkarya Adası’nda denizin kokusunu içinize çekip rahatlamanız tavsiye edilir.
Atina
Batı Uygarlığının Beşiği Bu yazımız için uygun fotoğraf ararken ellerinde çok da hoş sloganlar olmayan pankartlar taşıyan bir grup isyancının yanından geçmek zorunda kaldık. Ama sizlere bir şey söyleyelim. Bu şehir 3 bin 400 yıllık bir geçmişe sahip. Bu yüzden, son zamanlarda Yunanistan’da yaşanan olaylar sebebiyle, Atina’yı yok sayarsanız, büyük bir hata yapıyorsunuz demektir. Atina, Yunanistan’ın başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri. Ayrıca ekonomik ve siyasi açıdan oldukça önemli bir şehir konumunda. Bu şehir tipik olarak batı medeniyetinin beşiği olarak görülüyor. Eski zamanlarda, dünyanın en güçlü kent devletlerini barındıran bu şehir, sanatta, felsefede ve politikada büyük etkiye sahip. 2004 yılında olimpiyatlara ev sahipliği yapan Atina şehri, bir kentsel dönüşüm geçirmiş. Şehirde oluşan altyapı sorunları, eskisine göre iyileştirilmiş ve aynı zamanda turistleri rahatsız etmemesi için bazı bölgelere araç girişleri de engellenmiş. Atina’nın eski müstahkem şehri olan Akropol, üzerinde yükselen Parthenon Kulesi ile kaçınılması zor olan Atina’nın kökenini oluşturuyor. Bu çevredeki diğer yüksek noktalar ise, Antik Agora, Roma Agora Tapınağı, Olimpos’taki Zeus gibi bölgeler. Tema burada daha da belirgin. 2500 yılı aşkın yıl önce inşa edilen yapıların arasından yürürken kendinizi o zamanlarda hissedecek ve oldukça güzel bir deneyim yaşayacaksınız. Aynı alanda kötü şöhrete sahip Syntagma Meydanı’nı ve Yunan Parlamentosunu da görebilirsiniz. Atina, sadece geçmişten günümüze gelen bir şehir değil. Şimdiki haliyle, resmedilmeye değer bir sokak olan Plaka caddeleri, hediyelik eşya bulabileceğiniz küçük şirin dükkanları, restaurantları ile her zaman gezilmeye değer. Ve müzelerden, alışveriş merkezlerinden, şehir manzarasından ve sahillerden daha bahsetmedik.
Mikonos
Parti. Herhangi bir genç Avrupalıya, Mikonos hakkında sorular sorun. En azından bir arkadaşının yazın oraya partiye gittiğini söyleyecektir. Bu ada, Güney Ege’de bulunuyor ve Cyclades adalarının bir parçası. Oldukça kurak bir tepelik üzerinde bulunan bu yer, aynı zamanda çevresinde bulunan evleri ile oldukça resmedilmeye değer bir görünüm sunar. Ancak çoğu insan buraya şu 3 sebepten dolayı geliyor: Plajlar, güneş ve gece hayatı. Mikonos hakkında sürekli duyacağınız kelime, kozmopolit oluşu. Bu ada oldukça gelişmiş. Ve buranın bir parti adası olarak ünlenmiş oluşu onu -örnek vermek gerekirse- İbiza’yla aynı kefeye koyar. Burası, üzerinde birkaç eğlence kulübü olan bir plaj adası değil, aksine burası plajı da olan bir kulüp adası! Ünlü Tropicana Beach Bar’ı ve birkaç başka kulübüyle Cennet Plajı, olmak isteyeceğiniz yer. Eğer daha ailevi ve sakin bir sahil arıyorsanız, bu tarz sahilleri bulmanız hiç de zor olmayacak. Unutmamanız gereken şey, parti adasında huzurlu ve sessiz bir sahil arayışındasınız, tersini değil (adada parti yapan insanlar sessiz ve sakin olacaklar). Mikonos kasabasındaki Delos Adası, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve tekne ile yarım saat uzaklıkta bulunmakla birlikte kıyısında yel değirmenleri var. Ayrıca Küçük Venedik Bölgesi’ni de ziyaret etmeniz gerekiyor. Yaz aylarında ise, Mikonos kiralanan uçuşlar sayesinde, bu adadan, kuzeydoğu Avrupa’da bulunan istediğiniz herhangi bir bölgeye gidebilirsiniz.
Rodos
Çok Yönlü Rodos (Rodos’ta Yunanca ve diğer diller konuşuluyor), en popüler Yunan Adaları’ndan biri. Turistler için en popüler yerlerden biri olan Rodos, harika kombinasyonlu plajları, kültürel olayları ile bazen gür ve yeşilliğiyle, diğer zamanlarda kuraklığıyla keşfe müsait bir ada. Gerçekten de On İki Adalar’dan en yücesi, yani çok yönlü olması ile birlikte burayı hemen hemen herkese öneririz. Turistlere özel paket fiyatları da bulunuyor ve gençler için kalabalık partiler yapılıyor. Aktif spor meraklılarının, orta yaşlıların ve arkeologların gidebileceği barışçıl ve sakin bir yer. Rodos oldukça çok yönlü bir mekan. Zaten plajlarının ne kadar mükemmel olduğunu söyledik. Birçok gezi sitesi buranın, Yunanistan’ın veya Avrupa’nın en iyi plajlarına sahip olduğunu söylemekten geri durmuyor, ancak bizler bu fikre tamamen katılmıyoruz (Avrupa büyük bir yer!). Ancak buradaki plajların büyük ve zengin olduğunu söylemeden de geçemeyiz. Geniş ve kumlu Tsambika Plajı, sahip olduğu barlar ile sizlerin susuzluğunu gidermeye yardımcı olacak. Daha küçük ve daha sessiz Agios Paulo Plajı, su sporları için Faliraki veya içinde bizce en çarpıcı olan Prasonisi Plajı. Bu plaj Güney Yarım Adası’nı, adanın geri kalanına bağlıyor. Sonunda ise, kendiniz için en iyisini yine siz belirleyeceksiniz; kalabalık ya da değil, yumuşak kumlu veya çakıllı. Sonrasında hangi Rodos Plajı’nda tatilinizi geçirmek istediğinize karar verebilirsiniz. Yukarıda adı geçen grup plajlarından hangisini tercih ederseniz edin, plajlarda geçirdiğiniz günün sonunda, güzel Rodos Adası ve Rodos Şehri’ne doğru gidebilirsiniz. Arnavut kaldırımlı dar sokakları, kiliseler, camiiler, çeşmeler ve en önemlisi tam bir görsel şölen olan Gotik tarzı Şövalyelerin bulunduğu Grand Master Sarayı’nı keşfedeceksiniz. Bu aynı zamanda Faliraki çevresindeki tatil köyleri ile birlikte adadaki en iyi gece hayatının olduğu alan.
Kos
Muhteşem Kos Kos, Türkiye‘nin Bodrum Kıyıları’nda, küçük bir ada (40×8 kilometre ölçüm). Yunanistan’ın Güney Ege Bölgesi’nin bir parçası. Sadece 30.000’in üzerinde bir nüfusa sahip. Kusursuz kumlu plajları sayesinde popüler turizm merkezlerinin başında geliyor. Ve o muhteşem plajların hepsi birbirinden oldukça farklı. Genel olarak Kuzey kısımda yer alan plajlar oldukça rüzgarlı ve çakıllı, Güney kısımdaki plajlar ise, daha kumlu ve az rüzgarlı. Bu çevredeki en popüler ve en kalabalık plajlar, adanın batısındaki Kefalos’un çevresinde yoğunlaşıyor. Özellikle Paradise Plajı bunların içinde öne çıkıyor. Büyüklüğü göz önüne alındığında, Kos yürüyüş ya da bisiklet için harika bir yer. Nispeten diğer bölgelere göre daha çok düz alan bulunuyor, bu yüzden burada yürümek sizi zorlamıyor. Adanın etrafındaki ilginç yapıların yanı sıra, inanılmaz bir manzara sizleri bekliyor. Başlıcaları ise: Asklepieion, Nerantzia Kalesi ve Roman Odeon. En eski kalıntıları ise; Antik Tıp Merkezi, Güney Doğu Kos tarafında bulunan ve 3. yüzyılda inşaa edilen onurlu Asklepios ve Tıp Merkezi. Kos, yaz aylarında Avrupalı turistler ile doluyor. Size pek hitap etmemiş olabilir, fakat büyük plajlardan ve şehir merkezinden uzaklaştığınızda gözlerden uzak ve rahatlatıcı bir nokta bulmanız çok kolay.
Girit
Tam Bir Tatil Yeri Yunanistan’ın binlerce adası var, ama bunların hiçbiri Girit kadar büyük değil. Akdeniz’in beşinci büyük adası (Sicilya, Sardunya, Kıbrıs ve Korsika’dan sonra). Avrupa Turizmi’nin en popüler noktalarından biri ve nedenleri de belli: güneş, deniz ve plajlar. Girit çok zıt manzaralara ve zengin bir kültüre ev sahipliği yapmasından dolayı (Minyonlar için ev ve eski Avrupa Uygarlığı) burası Avrupa’da eşi benzeri bulunmayan bir ada. Kıyı kesimi yemyeşil olurken, iç kesimlerde bu durum değişiyor. Engebeli, sarp dağlar, vadiler ve geniş yaylaları ile Avrupa’nın en çeşitli hayvan ve bitkilerine sahip. Beyaz kumlu kıyı kesimlerine yaklaştıkça kendinizi zeytin ağaçları, limon ağaçları ve üzüm bağları arasında bulacaksınız. Sizlere Girit’in en iyi olduğu iki şeyi söyleyelim: aktiflik gerektiren her şey (yürüyüş, bisiklet, yüzme ve dalış) ve yemek! Kültürel olarak ise, ada çevresinde manastırları, diğer harabe ve ilginç noktaları keşfedebilirsiniz. Ancak en ilginç manzaralardan birisi ise, Bronz Çağı’ndan kalma Knossos Sarayı. Güney Heraklon’da yer alan bu saray, Avrupa’nın en eski şehrinde bulunuyor. Ayrıca burada, şirin kasabalara ek olarak (Hanya, Rethymnon veya Vryses), dünya standartlarında müzeler (Girit Tarih Müzesi), parti noktaları (her şey dahil Malia), büyük şehirler (Kandiye) ve daha niceleri bulunuyor. Kelimenin tam anlamıyla Girit’te herkes için bir şey var. Güneş, deniz ve plajlarından bahsetmiş miydik?
Meteora
Gökyüzünün Ortası Eğer Yunan toprakları üzerinde, görülmeye değer tarihi bir manzara arıyorsanız, doğru yere geldiniz. Metéora’da yer alan 6 Doğu Ortodoks Manastırı (Trikala, Thessaly) aşağı yukarı 500 yıl önce Türklerin buraya yaklaşması üzerine, korkmuş olan keşiş rahip bir grup tarafından inşaa edilmiş. Metéora, sığınacak bir yer olarak, mağaralar uygun olduğu düşünüldüğü için yapılmış. Aslında burada ikamet eden birçok rahip bulunuyordu. Yüzyıllarca burada yaşamış olan rahiplerin, manevi varlıkları izole edilmiş. Ancak onlar burada iken, çoğunlukla mağaralarda yaşıyorlardı. 14. yüzyılda Kalabaka Şehri tepesinden yükselen inşaaları başlamış. Başlangıçta 24 tane olduğu düşünülen bu yapılardan, şimdi sadece 6 tane var. Bunların en büyüğü ise, Great Meteoron Kutsal Manastırı. Buraya gelmenizin ana sebeplerinden biri Holy Trinity Manastırı (buraya gelip ziyaret etmek için en önemli sebeplerden biri de çoğu manastırda olmayan ilginç iç yapı). Burası alandaki en iyi manzaraya sahip. Buraya araçlarınızla kolayca ulaşabilirsiniz ama, ana yapıya ulaşmak için biraz zaman harcamanız gerekiyor. Eğer bu işi gerçek bir keşiş gibi yapmak istiyorsanız, Kalabaka’dan itibaren bütün yolu yürüyebilirsiniz. Son bir not olarak; her bir manastır için kıyafet kuralları notunuzu alın ve yazın sıcaklığına hazırlıklı olun!
Hydra
Eşeğe Binmek ve Havalı Yemekler Yemek
Günlük gezi (veya haftasonu gezisi) için iyi bir seçenek olması, buranın en popüler yerlerden biri olmasında etkili. Hydra Adası’nı diğer Yunan adalarından ayıran 2 şey bulunuyor. İlki, araç trafiğine kapalı olması. Bunun sonuncunda 3 tercihiniz oluyor: yürümek, deniz taksisine binmek ya da eşeğe binmek (şaka değil). İkincisi ise, yeni yapıların, şehrin cazibesinin korunması adına neredeyse yasaklanmış olması. Aynı adı taşıyan liman ve oldukça küçük olan bu kasaba, tepelere karşı inşaa edilen büyük doğal limanın çevresinde cazip bir konumda bulunuyor.
Burada ne yapabilirsiniz? Beyaz kumlu plajları ya da antik yerleri beklemeyin. Burada, çakıl taşlı sahiller ve mükemmel atmosferi ile Ege Denizi’ne karşı deniz mahsülleri yemeyi umabilirsiniz. Tabii ki bir de eşek gezintisi.
Selanik
Tarihin Harmanlandığı Şehir
Selanik, Atina’dan sonra Yunanistan’ın en büyük ikinci şehri. Ayrıca ülkenin Kuzeydoğu Makedonya Bölgesi’nin başkenti. Geçmişi 2300 yıl önceye dayanan bu şehirde, başta Bizans olmak üzere Osmanlı ve Roma Dönemi’nin etkileri görülüyor. Tarihi ve kültürel yerler görmek için Yunanistan’a gelirseniz, bu kent listenizde çok yüksek bir dereceye sahip olacak.
Sahilde yer alan 500 yıllık geçmişi ile Beyaz Kule (daha sonradan hapishane olmuştur), o zamanlarda Muhteşem Süleyman tarafından yaptırılmış. Beyaz Kule şehrin ana simgesi konumunda ve içinde şehrin tarihine ışık tutan bir müze bulunuyor. Buradan sonra, şehrin diğer yapılarını görmek için bir yürüyüşe çıkmayı ihmal etmeyin.
‘Eski’ gezinti yerleri olarak adlandırılan alanlar, batıdaki şehrin limanına doğru uzanıyor. Limanın yanında bulunan Ayasofya Kilisesi, büyük Aristoteles Meydanı’na bitişik bir şekilde bulunuyor ve bir şeyler içmek için mükemmel bir yer. Bu arada, ‘Yeni’ gezilecek yerler olarak adlandırılan alanlar doğu tarafına doğru uzanmakta ve yapılar yenilenmiş vaziyette. Şimdi ise buralar, park ve bahçelerle dolu.
Rıhtımların çoğu oldukça modern olsa da, yukarıda bulunan şehre doğru yol alırsanız (şehir tepelerde inşa edilmiştir), Selanik şehrinin başka bir açısını göreceksiniz. İlk olarak Roman Forum kalıntılarına rastlayacaksınız, ardından gizemli Rotunda ve sonrasında Bizans Hisarı’na giriş yapacaksınız. Eptapyrgion Kalesi’ne karşı taşlı sokaklar bu şehrin en büyüleyici manzaralarından birisi.
Selanik’in kültürü ile ne kadar ünlü olduğunun dışında, bir başka bir ününü daha söylemeyi neredeyse unutuyorduk; Yemek yemek ve şarap içmek! Selanik, diğer Avrupa şehirlerine oranla kişi başına düşen bar sayısı oldukça fazla ve gurme şehri olarak biliniyor. Akşamları kendinizi şımartmak için mükemmel bir yer.
Santorini
Sadece Çarpıcı Santorini
Yunanistan’ın Güney Ege Bölgesi’nde yer alan bir ada. Yunanistan’ın güneydoğusundaki ana karaya 200 km’lik bir uzaklıkta yer alıyor. Cyclades grup adalarının bir parçası olan bu adanın nüfusu 15,000 civarında.
Başlıca şehri Fira, Santorini Yanardağı çevresinde bulunuyor. (yanardağ hala aktif.) Fira, uçurumun üstünde yer alması ve muhteşem bir manzaraya sahip olması ile biliniyor. Ulaşmak için en kolay yol uçak yolculuğu. Atina’dan yaz aylarında düzenli olarak bu adaya uçuş seferleri düzenleniyor. Ayrıca yaz aylarında Avrupa’nın birçok yerinden buraya uçuş imkanı da sağlanıyor.
Santorini’deki yerler, büyüleyici bir manzara, çevresinde bulunan volkan ve sevimli kasabalarından oluşuyor. Ada boyunca birçok simgesel kilise bulacaksınız. Fotoğraflarda bu kiliselerin çoğunlukla beyaz renkli ve mavi kubbeli olduklarını göreceksiniz. Volkanik patlamalar sonucunda, bu adanın plajlarında bulunan taşlar kızıl ve siyah renkte. En ünlü plajı ise Akrotiri Köyü’ne yakın olan Kırmızı Plaj (Red Beach).
Skopelos
Kayalıklar, Yeşil Bitki Örtüsü ve Masmavi Sular
Skopelos (Σκόπελος) Ege Denizi’nde bulunan, Kuzey Sofya Yunan Adası zinciri ile aynı adı taşıyan bir ada kenti. Yiyecekler çoğunlukla yerli turist için yapılıyor. Diğer Yunan Adaları’na göre Kuzey Avrupa ülkelerinde daha az biliniyor. Ayrıca oldukça da pahalı. Adanın büyük bir bölümü çam ormanları ve zeytin ağaçları ile kaplı. Sahil şeridi yüksek kayalıklardan oluştuğu için, güzel bir plaj bulmak oldukça zor. Ama hiçbir şey, plajların (kumlu ya da çakıllı olması) bu denli etkileyici olduğu gerçeğini değiştiremiyor.
Eğer bunların dışında başka bir şey yapmak isterseniz, yüzlerce kiliseden birini keşfedebilirsiniz ya da manastırları ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca iki ana dağ arasında yürüyüşler yapmak da seçenekleriniz arasında yer almalı.
Pire
Atina Limanı
Pire, Saronik Körfezi’ne bakan ve Atina’nın merkezinden yaklaşık 15 dakikada fazla sürmeyen bir yolculukla ulaşılabilen bir Atina Limanı. Kentin tarihi, ülkenin ana limanının kurulduğu antik Yunanistan’a, düşüş döneminden sonraki son yüzyıllara uzanan bir dönemi kapsıyor.
Pire, Atina’nın metropol çevresine iyi entegre olmuş bir şehir ancak Yunanistan’ın popüler turist noktalarından biri değil. İnsanlar genellikle burayı Ege Adaları’na feribotla ulaşmak için kullanıyorlar. Atina’ya yakınlığı ile dikkat çeken bu şehirdeki asıl önemli yapı, hiç şüphesiz sahip olduğu liman. Ayrıca şehirde bulunan Yunan Denizcilik Müzesi, Yunan denizcilik tarihinin 3000 yılını anlatıyor.
Monemvasia
Doğu Cebelitarık Buraya söyleyecek bir sözümüz yok. Monemvasia bir ada ve kasabadır. Aynı isme sahip belediyesi ile (kafa karıştırıcı değil mi?) Yunanistan’ın Laconia Bölgesi’nde bulunuyor. Güneydoğu Peloponnese’de olan bu ada, patates şeklinde ve ana karaya birkaç yüz metre uzunluğundaki bir köprü ile bağlanıyor. Bu köprü, denizin yüz metre yukarısında yer alıyor. Bu ada, 300×200 boyutunda bir alanda herhangi bir platoyla kaplı değil. Slav istilalarından kaçmaya çalışan Yunanlılar tarafından 6. yüzyılda inşa edilmiş. Dolayısıyla ana karadan uzak ve mükemmel bir savunma pozisyonuna sahip. Ayrıca bu pozisyonu adayı, adeta bir kaleye çeviriyor. Takip eden yüzyıllarda Norman ve Arap istilalarına karşı dayanmış ve sonunda Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş. Sonrasında ise, Venedikliler ve Osmanlılar. Günümüzde sadece bir avuç (Tamam, üç avuç dolusu) insan eski kasabada yaşıyor. Geceleri, arabalarını şehir dışına park eden turistleri eğlendirmek için otobüsler ile köprüden Gefyra Kasabası’na gidiliyor. Turistler için bu şehir, diğerlerine göre daha iyi. Labirent gibi dar sokakları ve karanlık kapıları bilinmeyen yeni yerlere açılıyor. Küçük, hareketli şehir meydanı, kiliseleri (Christos Elkomenos veya Agia Sofia daha yukarıda kalır) ve taş yollarının yanında deniz manzarası ile dolaşmak için mükemmel bir yer. Eski binalar bugünlerde butik oteller, hediyelik eşya mağazaları ve restaurantlar/barlar olarak kullanılıyor. Zirveye ulaşmak için, uzun bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Orijinal Eski Şehri, Goulas Kalesi, eski evleri ve kalıntılarıyla sizlere yukarıdan şehir manzaraları sunuyor.
Zakintos
Doğunun çiçeği. Zakynthos, (ya da İtalyanca Zante) Yunan İyon Denizi, Mora Batı Kıyısı açıklarında bulunan bir ada. Avrupalı turistlerin tatil için popüler noktalarından biri ve genellikle yazın gelen turistler, dönem başlarında yaz için paket fiyatları alarak, adaya adım atarlar. Zakynthos doğal manzaraları, muhteşem plajları, yeme-içme yerleri ve dükkanları ile sizlere mükemmel bir karışım sunuyor. Zakynthos sınırsız partilerin olduğu, balayında gelmek isteyeceğiniz ya da ailenizle tarihi yerler görmeye geleceğiniz bir yer değil. Tabii ki de bu etkinlikleri burada da yapabilirsiniz. Ama buranın asıl amacı, tüm bunların dengede olması. Ama elbette Zakynthos, yavaş yavaş gelişen turizmi ile değişimlere açık bir yer. Zakynthos, coğrafyası ile her şeyi dengede tutmaya çalışıyor. Kentin doğu tarafında; yemyeşil ovaları, plajları, şehrin tadını ve kalabalıklığı yaşayabilirken, batı tarafında ise İyonya’nın içlerine uzanan dik yokuşları ile dağlık ve sessiz bir ortam sizi bekliyor. Zakynthos’da yemek yemenin dışında üç tane yapacak şey var. Turkuaz sularda yüzmek, alışveriş ve the Blue Caves (Mavi Mağaralar), Keri and Shipwreck Beach kalıntıları ve mağaralarını ziyaret etmek. Eğer partiye katılmak istiyorsanız Laganas Resort’a, istemiyorsanız geri kalan her yere gidebilirsiniz!
Korfu
Eğer Plajlardan Fazlasını İstiyorsanız Korfu’dan daha kötü bir Yunan Adası’nı seçebilirdiniz. Yunan topraklarından ziyade, Arnavutluk’a daha yakın bir yerde. Kérkyra olarak da bilinen Korfu, İyonya Adaları arasında en büyük ikinci ada. Kültürün ve tarihin yanı sıra güzel plajları ile burası görülmeye değer bir yer. Burası aynı zamanda kitle turizmine kucak açan ilk Yunan Adalarından birisi. Turizm açısından geçmişteki tüm aşamaları ile turizmi her anlamda yönetmeye devam ediyor. Gerçekçi olmak gerekirse, sadece yumuşak beyaz kumlu plajlar ve güneşsiz kültürel ve tarihi bir gezi istiyorsanız, grilerle kaplı Kuzey Avrupa şehirlerine tatile gidebilirsiniz. Şimdi sizlere yüzeysel olarak Korfu’nun plajlarını anlatmaya başlayalım. Korfu, en güzel plajların sahil boyunca sıralandığı bir bölge. En ünlü plajları ise, batıda Agios Georgios ve Glyfada, güneyde Kavos, kuzeyde Agios Stefanos ya da Dassia. Hepsi mükemmel derecede kaliteli olan bu plajların ayırt edici özelliği, sizlerin hangi tür insanla kaynaşmak istediğinize göre şekillenecek. Stefanos, bir balıkçı köyünün yanında bulunurken, Georgios ve Kavos ise, özellikle partileri seven gençler için güzel bir yer. Hemen birini seçin, ancak gitmeden bu yerler hakkında bilgi almayı da ihmal etmeyin. Burada kesinlikle plajları keşfedeceksiniz. Kültür açısından, Korfu cazibe dolu bir şehir. Yaklaşık olarak 40,000 kişi yaşamakta ve UNESCO’nun tarihi miraslar listesinde de yer alıyor. Venedikliler tarafından 16. yüzyılda inşa edilen Paleo Frourio (Eski Kale), Esplanade ve 19. yüzyıldan kalan Palaia Anaktora görülmesi gereken yapılardan. Sissi tarafından inşaa edilen Achillion Sarayı birçok büyüleyici köyleri içinde bulunduruyor. Yürüyüşçüler için, 220 km’lik bir yürüyüş alanı bulunuyor.