Smyrna adıyla anılan ve çoğu unutulmuş tam 36 medeniyete ev sahipliği yapmış olan şehir, antik kentleri, tarihi kalıntıları, anıt mezarları ve doğal güzellikleri ile seyahat etmek için seçebileceğiniz en iyi destinasyonlardan biridir. Tamamen bir açık hava müzesi olan ve dünyanın yedi harikasından birini de içinde barındıran şehir, hem tarihin tüm ihtişamını yaşayabileceğiniz hem de Ege’nin serin sularında ferahlayarak muhteşem bir tatil geçirebileceğiniz bir gezi rotasıdır. Aristo’nun “İzmir’i görmezsek eksik kalırsın!” diye onurlandırdığı şehri, seyahat duraklarınız arasına mutlaka eklemelisiniz. Sizin için hazırlamış olduğumuz “İzmir’de nerelere gidilir?”, “Ne yenir?”, “Ne alınır?” ve “Ne yapılır?” gibi soruların cevabı olan şehir rehberine göz atarak keyifli ve kolay bir şehir turu atabilirsiniz.
“Güzel İzmir” diye bilinen ve antik çağlarda “İyonya’nın İncisi” diye anılan İzmir, yaklaşık 8500 yıllık tarihi ile dünyanın en eski yerleşim yerleri arasındadır. Aristo’nun Büyük İskender’e “Görmezsen eksik kalırsın!” dediği, Victor Hugo’nun hiç görmemesine rağmen “İzmir bir prensestir!” diye şiir yazdığı İzmir’in isminin; bölgede yaşayan Erektidler kralı These’nin Amazonları yenip Amazon kadını Smyrna ile evlenmesi sonucu oraya Smyrna ismini vermesinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Bölgedeki ilk yerleşimler Troya Savaşları’ndan sonra kurulan Aiol, İyon ve Dor uygarlıkları kökenli yerleşimler olup, Pitanes, Phokaia, Smyrna, Klazomenai, Milet ve İsos yerleşimleridir. Antik dönemlerde küçük adalar ve yarımadalar üzerinde kurulmuş bu yerleşkeler, bölgenin ilk siteleri arasında gösterilmektedir.
Demir çağı boyunca İyonlar ve Aioller tarafından yönetilen İzmir, antik çağlarda farklı dönemlere ve önemli olaylara ev sahipliği yapmıştır. İzmir, M.Ö. 850 yıllarında bir kent devlet unvanı kazanmış ve Basileus önderliğinde uzun yıllar kültür-sanat ve bilime önemli katkılarda bulunmuştur. Özellikle Milet bölgesinde özgür düşünceye verilen önem sayesinde M.Ö. 585 yıllarında kültür ve bilimin önderliğini Mezopotamya uygarlıklarından devralan İzmir, 545 yılında İranlıların Anadolu’yu işgal etmesi ve bilim insanlarının Atina’ya kaçmasına değin bu unvanını korumuştur.
M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in Pers Kralı’nı mağlup etmesi üzerine Makedonya Krallığı’nın egemenliğine giren şehir, daha sonra Selevkosların himayesi altına geçmiştir. M.Ö. 2. Yüzyıl’da Roma İmparatorluğu ve M.S. 395 yılındandan itibaren de Doğa Roma İmparatorluğu, İzmir’e hükmetmiştir. 1081 yılında ilk defa Türk toprakları içerisine alınan İzmir, yıllar süren savaşlar ve işgaller sonrasında nihayet 1422 yılında Osmanlı topraklarına katılır ve o yıldan sonra Türk toprağı olarak kalır. 1.Dünya Savaşı sırasında Yunan orduları tarafından işgal edilen şehir, 1922 yılında Büyük Taarruz sonucu tekrar kurtarılır ve Türk yurdu olarak günümüze kadar gelir.
İzmir Gezilecek Yerler
İzmir, merkezi ve ilçeleri ile gezginler için tam bir cennet konumundadır. Şehrin kadim tarihi, üzerinde yaşamış olan yaklaşık 36 medeniyet, büyük dinlerin kültürel mirasları ve tarihi kalıntılar göz önüne alındığında Türkiye’deki en önemli turistik alanlardan biridir. Ayasuluk Tepesi, Efes, Artemision ve Selçuk olarak dört farklı yerleşkeye sahip antik şehirde; Yedi Uyurlar, Meryem Ana Kilisesi, Artemis Tapınağı, St. Jean Kilisesi, Ayasuluk Kalesi, Hadrian Tapınağı, Celcus Kütüphanesi, Herakles Kapısı ve Trojan Çeşmesi mutlaka görülmesi gereken kalıntılar arasındadır.
Ege’nin en güzel şehri olan İzmir’in bir diğer önemli noktası da Pergamon Antik Kenti’dir. Bergama’da bulunan ve Bakırçay ırmağının oluşturduğu vadiye inşa edilmiş bu antik kentin geçmişi, M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Demeter Kutsal Alanı, Hera Kutsal Alanı, Gymnasion, içerisinde bir müzenin yer aldığı Pergamon Roma Kenti, Aşağı Kent ve Pergamon Akropolü, bu antik şehir içerisinde ziyaret edilmesi ve mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Aydınoğlu Beyliği zamanında yaptırılan İsa Bey Camii, Mithatpaşa Caddesi’nde yer alan ve 1902 yılında inşa edilmiş Tarihi Asansör, şehir merkezinde yer alan Saat Kulesi, İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri olan St. Polycarp Kilisesi, 1597 yılında yapılan ve Kemeraltı’nda bulunan Hisar Camii, Roma dönemi eserlerinden olan Kızılçullu Su Kemerleri, Roma döneminde politik toplantıların ve seçimlerin yapıldığı İzmir Agora, Büyük İskender’in yaptırdığı Kadifekale, mitolojide kendisinden Zeus’un oğlu olarak bahsedilen Tantalos’un Mezarı da şehirdeki saymakla bitmeyecek tarihi kalıntılardan ve gezilecek yerlerden bazılarıdır.
Efes Antik Kenti
Yaklaşık 8000 yıllık bir tarihe sahip olan Efes Antik Kenti, birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bugün gezilen hâli ise M.Ö. 300 yıllarında Büyük İskender’in muhteşem generallerinden Lysimakhos tarafından kurulmuştur. Helensitik ve Roma dönemlerinde en parlak çağlarını yaşayan kent, yaklaşık 8 bin kilometrekarelik bir alana yayılmaktadır.
Pergamon Antik Kenti: Ege’nin en güzel şehri olan İzmir’in bir diğer önemli noktası da Pergamon Antik Kenti’dir. Bergama’da bulunan ve Bakırçay ırmağının oluşturduğu vadiye inşa edilmiş bu antik kentin geçmişi, M.Ö. 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Demeter Kutsal Alanı, Hera Kutsal Alanı, Gymnasion, içerisinde bir müzenin yer aldığı Pergamon Roma Kenti, Aşağı Kent ve Pergamon Akropolü, bu antik şehir içerisinde ziyaret edilmesi ve mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir.
İsa Bey Camii
İsa Bey Camii, Türk mimarlık tarihinin Anadolu Beylikleri dönemine ait en eski ve ihtişamlı eserlerindendir.
Tarihi Kemeraltı Çarşısı
İzmir’deki Kemeraltı Çarşısı, tarihi ve yaşayan en önemli alışveriş merkezlerinden biridir. Bölge, Smyrna Agorası seviyesinden (Namazgah Mezarlıkbaşı ve İkiçeşmelik mahallesi) Konak Meydanı’nın kıyısına uzanan geniş bir alanı kaplamaktadır.
Tarihsel olarak, ilk başta uzun bir sokakta oluşan çarşı, bir dergah olarak hizmet veriyor ve “Mevlevi Sokağı” olarak anılıyordu. 17. yüzyıla gelindiğinde bu sokak, genişletildi ve çarşı halinde uzatıldı. Pazar, iç körfezin en sığ kısımlarından yapılan dolgu ile tamamlandı. Yakınına bir kervansaray ve han inşa edildi.
Kemeraltı’nın bugünkü kıyı şeridi, düz halini 19. yüzyıl başlarında almıştır. Rıhtım boyunca arazinin tümü o zamanlar kullanılmamış olsa da. İlerleyen yıllarda etrafına Osmanlı barakaları ve kervanlar için ikametgah noktaları eklenmiştir. Adını konuttan alan Konak Meydanı, gelişimini haliyle bu çarşıya borçludur.
İzmir Körfezi’nin bir İtalyan gemisinden görülen, İzmir’in Büyük Ateşi olarak anılan 14 Eylül 1922 Konak Meydanı’nı yeniden şekillendirmek isteyen Başbakan Adnan Menderes’in talimatlarına göre Sarı Kışla yıkılmış olsa da vali konağı günümüzde de yerinde durmaktadır.
Çarşı, özellikle 1990’lı yıllar itibariyle yaşanan gelişim ve değişimlerle oldukça yaşayan bir yer haline gelmiştir. İlk zamanlarında daha çok demircilerin yer aldığı bu çarşıda günümüzde sahile açık alanda doğal bir ortamda alışverişin keyfine varabilirsiniz. Çok sayıda uygun fiyata hediyelik eşya bulabileceğiniz gibi kıyafet, ayakkabı, mücevher ve el sanatları ürünleri de yine çarşı merkezinde bulunmaktadır.
Tarihi Asansör
1907 yılında yapımı tamamlanan Tarihi Asansör, en üst katında kafe bulundurmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin himayesinde olan Tarihi Asansör her yıl binlerce turisti ağırlamaktadır.
Tarihi Asansör, İzmir’in Karataş semtinde, Konak ilçesi sınırlarında bulunan tarihi bir binadır. Mithatpaşa Caddesi ile Şehit Nihatbey Caddesi’nin arasındaki 58 metrelik farkı kaldırmak için bu iki cadde arasında işler. Asansörün amacı, halkın 155 basamaklık cadde farkını ortadan kaldırmak ve hayatlarını kolaylaştırmaktır. 1907 yılında yapılan bina, iki semt arasında hızlı ve kolay ulaşımı sağlamasının yanı sıra, günümüzde de tarihi bir güzellik olmasının yanı sıra bir eğlence, kültür ve dinlenme yeri olarak halka hizmet vermektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni hizmetlerle halka kazandırdığı bina, kentin en değerli turistik merkezlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır.
1907 yılında zengin bir Yahudi banker ve tarihe sahip olan Nesim Levi Bayraklıoğlu tarafından Karataş’ın dar kıyı şeridinden yamaca geçişi kolaylaştırmak amacıyla 1907 yılında halka hizmet olarak inşa edildi.
Tarih boyunca Karataş, taş ocağı olarak kullanıldığı için geçmiş dönemdeki bu faaliyet sebebiyle iki semt arasında adeta bir uçurum yaratılmıştı. Bu nedenle Türklerin “Karataş Merdivenleri”, yukarıdaki bölgeye yerleşen Musevi asıllı vatandaşların “Devidasların Merdiveni” ismiyle andıkları merdivenler inşa edilerek bölgede ulaşım kolaylığı sağlanmıştı. O zamanlar merdivenlerin üst kısmında Devidas ailesinin, aşağıda ise Nesim Levi adlı tüccarın evi bulunmaktaydı. Devidas’ın bir gün bu çok basamaklı merdivenlerden düşerek ayağını kırması üzerine kadim dostu Nesim Levi, buraya Avrupa’da gördüklerine benzer bir asansör inşa etme kararı aldı. Asansör kulesi için Marsilya’dan özel tuğlalar getirtildi ve 1907’de kule tamamlandı. Asansör, 1942 yılında satılıncaya kadar ondan elde edilen gelir Karataş Musevi Hastanesi’nin giderleri için harcandı.
Asansör’ün giriş kapısının üzerinde, İbranice ve Fransızca dillerinde bu yapının inşa yılı ve yaptıran kişinin isminin yer aldığı bir kitabe bulunmaktadır. Yapıya çıktığınızda balkonundan doyumsuz İzmir manzarasını kuşbakışı olarak izleyebilirsiniz. Elbette yorgunluğunuzu atmak için de İzmir’in en keyifli restoranının olduğu bu yerde manzaraya karşı bir şeyler atıştırabilirsiniz.
Saat Kulesi
İzmir’de Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıl dönümünü kutlamak için 1901’de inşa edilen kule görkemini ve ihtişamını ilk günkü gibi korumaktadır.
İzmir Konak Meydanı’nda bulunan ve şehrin simgelerinden biri haline gelmiş olan İzmir Saat Kulesi, Osmanlı İmparatorluğu padişahlarından Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının çeyrek asırlık kutlaması adına İzmir Valisi Kıbrıslı Kamil Paşa’nın emriyle 1901 yılında inşa edilmiştir. Kulenin yapımına başlanmadan, İstanbullu kuyumcu Zingulli Usta kulenin bir maketini hazırlamıştır.
Saat Kulesi, gövde itibariyle beyaz mermerden, kalan bölümleriyle kesme taş oymacılığı ile inşa edilmiştir. Dört ayaklı bir platform üzerinde 25 metre yüksekliğindeki bu yapı, sekizgen kaideli ve dört katlı olarak tamamlanmıştır. Dar kenarlarında sebillere yer verilen yapıya göz kamaştırıcı ve asil kemerler eklenerek kurnalarla fıskiyeler yerleştirilmiştir. Ancak bu fıskiyelerin iki tanesi ne yazık ki günümüze ulaşmamıştır.
Saat Kulesi’nin sekizgen bölümleri üzerinde sütunlu galeri ile kare prizma gövdeler konumlandırılmıştır. Bunların zarifçe birbirine bağlanmasıyla estetik ve dilimli bir görünüm sağlanmıştır. Buradaki galeri ve çeşmelerde, Marsilya’dan getirtilen renkli sütunlar kullanılmış ve bitkisel süslemelerle güzel bir görünüm kazandırılmıştır.
Elbette dönemin diğer eserlerinde olduğu gibi, binanın cephelerine tuğralar ve kabartma armalar yerleştirilmiştir. 1927 yılında çıkan bir kanunla bunlar kaldırılarak yerine ay yıldız kabartmaları eklenmiştir.
Kuleye, Alman İmparatoru II. Wilhelm, dönemde birçok kez yaptığı gibi burası için de bir hediye göndermiştir. Kuleye yerleştirilen hediye dört saat, mekanik bölümlerinin çalışması ve zarar görmemesi için döküm ayaklar üzerine yerleştirilmiştir. 22 dişli çarktan oluşan saat parçalarında 1901 tarihini görmek mümkündür. Bu yapı, her yıl binlerce yerli yabancı turisti ağırlamakta ve genel olarak orijinal haliyle günümüze ulaşmayı başarmıştır.
Konak Pier
Konak Pier, İzmir manzarasını süsleyen eserlerden biridir. Yapı, 1890 yılında ünlü Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından gümrük binası olarak planlanmış ve inşa edilmiştir. Konak Meydanı’na yakın bir kıyıda bulunan bina, yığma taş yöntemi ve dış sıvayla kaplanmıştır. Çatısı için de ayrıca destek sistemi kurulmuştur. Gümrük binası olarak hizmet verdiği sıralarda, yapıda neredeyse bütün ihraç işleri yapılmaktaydı. Hem eski hem de çelik eklentileriyle eskiyle modernin harmanlandığı ilginç bir atmosferi bulunan binanın birden fazla girişi bulunmaktadır. Bunlardan biri, güney cephesindeki ana giriş, ikincisi ise doğu cephesinde yer alan ve yay köprüsünü gören ana girişidir.
Bina alanı, prizmatik şekillerle birleştirilmiştir. Dikdörtgen prizma halindeki uzun kısım, eski ve restore edilen bölümdür. Kareye benzer olan ve daha sonra binaya eklemlenmiş olan çelik kısım ise içerisinde mağazaların bulunduğu alandır. Taşlarla örülü tarihi duvarların ve ilginç çatı sisteminin içeriden görülebiliyor olması, mermer zeminle birleşen açık kemerlerle binaya kendine has bir kimlik kazandırmış durumdadır. Tepedeki küçük açıklıklar aynı zamanda serçe gibi minik kuşların da binaya girerek ziyaretçilerle dolaşmasına izin vermektedir.
Bir gümrük binası olarak tasarlana yapı, daha sonraları balık haline dönüştürülmüştür. Ancak 2003-2004 yılları arasındaki restorasyon sonrasında Konak Pier hak ettiği değer bularak bugünkü görüntüsüne ve alışveriş merkezi işlevine bürünmüştür. Konak Pier, Saat Kulesi’ne yakın bir yerde bulunmaktadır. Haliyle Konak Meydanı’na gelen ziyaretçiler, tarihsel doku ile denizin muhteşem dansını izleyebilirler.
St. Polycarp Kilisesi
İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri olan St. Polycarp Kilisesi, İzmir’in manevi tarihi arasında yer almaktadır.
Hisar Camii
Yapımı 1598 yılında tamamlanan Hisar Camii, Osmanlı Dönemi’nin tarihini önemli ölçüde yansıtmaktadır.
Kadifekale
MÖ. 4. Yüzyılda kurulan şehirde bugüne kadar varlıklarını sürdüren Helen, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait kalıntılar bulmanız mümkündür.
Kadim uygarlıklara ev sahipliği yapmış İzmir, tarihi güzellikleri ile olduğu kadar doğal güzellikleri ile de büyüleyici bir yer konumundadır. Buca ilçesinde yer alan ve tarihe adını kazımış İyonya’lı ünlü ozan Homeros’un şiirlerini yazdığı yer olan Homeros Mağaraları, şehirdeki en önemli doğal güzellikler arasında gösterilmektedir. Mitolojide gemileri batıran güzellere verilen “Siren” ismi ile anılan ve fok balıklarının yaşam merkezi olan Siren Kayalıkları da görülmesi ve fotoğraflanması gereken doğal güzellikler arasındadır. Bölge, mitolojik unsurlarla anılan pek çok hikayenin geçtiği yerler ile ünlü bir şehirdir. Tantalos efsanesinin geçtiği Karagöl de hem bu hikayelerin geçtiği hem de İzmir’in doğal güzellikleri arasında gösterilen bir başka cennet mekandır. Kış mevsiminde kayak, “snowboard” gibi kış sporları yapabileceğiniz; yazın ise “trekking”, dağcılık ve paraşüt gibi sporlarla ilgilenebileceğiniz Bozdağ da şehirdeki bir başka doğal cazibe noktasıdır.
Kadifekale, İzmir’in antik kalesidir. Günümüzde bu isimle anılan kale, Türklerden önce Yunanlılar tarafından Pagosolarak anılmaktaydı. Kalenin bulunduğu zirve, kıyı şeridine yaklaşık 2 km mesafede yer alır ve İzmir Körfezi’nin yanı sıra İzmir kentinin genel görüntüsüne hakimdir.
İdari olarak, tepenin etrafında büyük bölümünü gecekonduların oluşturduğu ve Kadifekale, Alireis, Altay, İmariye, Kosova ve Yenimahalle gibi isimlerle anılan mahalleler yer almaktadır. 2007 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadifekale’de tadilat ve restorasyon çalışmalarına başlatılmış ve kale turistik olarak şehre yeniden kazandırılmıştır.
Burada ilk kaydedilen savunma duvarları, İskender’in “halefi” (diadochus), daha sonra Trakya ve Küçük Asya’daki bir kral (M.Ö. 306) olan Lysimachos’un eseri idi. Bu inşaat, İskender’in Smyrna’nın yeniden kurulmasıyla bağlantılıydı ve sadece birkaç bin kişinin barındırabileceği iç körfezin güneydoğu köşesindeki eski bir höyükten taşındı. Smyrneans tarafında ibadet edilen iki Nemeseistepesindeki kutsal alanın yakınlarında bir ağacın altında avlandıktan sonra yaptığı dinlenmenin ardından, yeni ve daha büyük bir şehrin konumu için gördüğü rüya üzerine, Pausanias’ın efsanesi ünlendi. Efsaneye göre ona uyku esnasında tanrıça tarafından yaklaşıldı ve kendisi, o noktada bir şehir bulup sitenin sakinlerini oraya nakletti. Bu efsane, kazılarda bulunan antik sikkelerde de tasvir edilmiştir.
1403’te Tamerlane tarafından ele geçirilene kadar Ceneviz hükmünde olan kale, 19. yüzyılda İzmir’in Türkler tarafından oluşturan çeşitli yamaçlarda bulunan savunma zincirinin bir parçasıydı.
Roma döneminde inşa edilen, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yenilenen sarnıçların kalıntıları kalenin yanında bulunmaktadır. Smyrna’nın diğer kalıntıları da İzmir şehir merkezinde yer alan Smyrna’nın agorasında hala korunmaktadır.
Karagöl
Tantalos efsanesinin geçtiği Karagöl’de hem bu hikayelerin geçtiği hem de İzmir’in doğal güzellikleri arasında gösterilen bir cennet mekandır.
Sasalı Doğal Yaşam Parkı
120 türden 1500 hayvanın yaşadığı; 3000 ağaç ve 250 bitki türünün bulunduğu ve Avrupa’nın en büyük doğal parklarından biri olan Sasalı Doğal Yaşam görülmesi gereken doğal güzellik konumundadır.
Agamemnon Kaplıcaları
Antikçağlardan beri kullanın kaplıca pek çok hastalığa şifa sağladığı bilinmektedir.
Karaburun
El değmemiş doğası ile tüplü ve tüpsüz dalış yapılabilen Karaburun, İzmir’e gelip denize girmek isteyen ziyaretçiler için adeta bir cennettir.
İzmir Adalar
Çeşme civarında bulunan ve muhteşem doğaları ile büyüleyici bir konumda olan İzmir Adalar’ı ziyaret edebilir eşsiz manzaralarında fotoğraflar çektirebilirsiniz.
İzmir Kuş Cenneti
Çamaltı Tuzlası’nda yer alan ve tepeli pelikan; kırmızı kanatlı flamingo gibi pek çok türün yaşadığı İzmir Kuş Cenneti, doğanın tüm ihtişamını görebileceğiniz ve muhteşem bir gezintiye çıkabileceğiniz doğal mekanlar arasındadır
Kültür & Sanat
İzmir, düzenlediği kültür-sanat etkinlikleri ile de dünyada önemli bir konuma sahiptir. Şehirde düzenlenen tiyatro gösterileri, resim sergileri, opera ve bale gösterileri, konserler ve paneller hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin katılabileceği kültürel ve sanatsal etkinliklerden bazılarıdır. Türkiye’nin Uluslararası Fuarlar Birliği’ne (UFI) tek üye fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı, İzmir’in kurtuluş günü 9 Eylül’de başlayarak 10 günlük süren aktiviteleri ile şehirdeki ve bölgedeki en önemli kültürel faaliyetlerin yapıldığı merkezdir. Hem doğal çevresi hem de düzenlenen etkinlikleri ile bölgedeki en önemli organizasyonların yapıldığı fuarda sanat gösterileri, kitap günleri ve kültürel etkinlikler düzenlenmektedir. İzmir’deki tarihi antik kentlerde düzenlenen ve dünyaca ünlü isimlerin katıldığı Uluslararası İzmir Festivali de kentteki en önemli kültürel etkinlikler arasındadır. Her yıl mart ayında düzenlenen İzmir Avrupa Jazz Günleri de bölgedeki önemli etkinliklerdendir.
Birçok kültürel ve sanatsal etkinliğin yanı sıra şehirde kültürü ve sanatı bir arada bulabileceğiniz müzeler ve konuk evleri de bulunmaktadır. Agora Açıkhava Müzesi; Cumhuriyet Dönemi eşyalarının sergilendiği İzmir Atatürk Müzesi; tarihi eserleri ve antik dönemlere ait eşyaları görebileceğiniz Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; İnönü Evi Müzesi; eski buharlı trenlerin ve demir yolları ile ilgili antikaların sergilendiği TCDD Müzesi; resim ve heykelcilik sanatı örneklerinin sergilendiği İzmir Resim ve Heykel Müzesi, şehirde kültürü ve sanatı bir arada yakalayabileceğiniz duraklardan bazılarıdır.
“Ah Bir Ateş Ver” ve “İzmir’in Kavakları” gibi türkülerin; “Kalbim Ege’de Kaldı”, “İzmir Bilir Ya” gibi şarkıların memkeleti olan şehir; tarihi, kültürü ve sanatı ile ülkemizin en önemli kentlerinden biridir.
Gönlü Atatürk, ruhu demir
İyi ki doğdun sen İzmirYolu
Atatürk içine gir
Sen ne güzelsin İzmir..
İzmir’de Gece Hayatı
Güneş battıktan sonra da Ege Denizi’nin incisi İzmir’de ayak sesleri sona ermez. İzmir, gece yaşayan oldukça hareketli ve faal bir şehirdir. Öncelikle gece yürüyüşlerini seven biriyseniz, kesinlikle kordon boyunca yapacağınız yürüyüş size çok iyi gelecektir. İzmir’in yumuşak iklimi ve denizin iyotlu kokusu günün yorgunluğunu üzerinizden silecektir. Gezilecek noktaların çoğu, Alsancak ve Konak bölgelerinde bulunur. Bir günlük alışverişten ve şehir turundan sonra enerjiniz hala varsa ve bir gece mehtap eşliğinde yemek yiyip otelinizden dışarıda vakit geçirmek için bir yer arıyorsanız, İzmir sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Hatta gündüz gezdiğiniz yerlere bir de gece ışıklandırmalarıyla bakmanızı da tavsiye ederiz.
Eğer biraz daha sanatsal faaliyetlerde bulunmak istiyorsanız, kent içerisinde kolaylıkla sinemalara ve şehir tiyatrolarının etkinliklerine dahil olabilirsiniz. Ayrıca zaten festival dönemine denk geldiyseniz, burada festival alanlarında keyif dolu dakikalar sizi bekliyor olacaktır. Şehirde hem kültürel dokunun getirdiği geleneksel faaliyetleri, hem de modern zaman eğlence anlayışına uygun etkinlikleri bir arada bulabilirsiniz.
Eğer hareketli gece kulüplerinde 24 saatinizin kalanını değerlendirmek isterseniz, İzmir’de Avrupa’nın en büyük gece kulübünün bulunduğunu hatırlatmakta yarar var. Eğlenceyi en üst düzeyde burada yaşamak isterseniz bu lüks mekan içinde diğer mekanlara oranla biraz pahalı bir hesap ödeyebilirsiniz. Ayrıca mekana yüz tarama sistemiyle girildiğinden, geceye herhangi bir gölge düşürülmemesi için güvenliğin oldukça yüksek olduğunu da belirtmek gerekir.
İzmir’in yine en meşhur bölgelerinden biri olan Alsancak içerisinde, çok çeşitli Kabare gösterilerinin yer aldığı bir eğlence mekanına da dahil olabilirsiniz. İlginç sahne şovlarının yer aldığı mekan yine isteğinize bağlı olarak gece ziyaret edilecekler listesine eklenebilir. Yine Alsancak’ta güzel dans gösterilerinin yapıldığı farklı ve canlı mekanlar bulabilirsiniz.
İzmir’de yine çok çeşitli ve farklı bütçelere hitap eden kulüpler bulabilirsiniz. Örneğin 90’lardan beri çizgisini bozmayan, canlı müziğin hiç bitmediği bir mekan da tercihleriniz arasında olabilir. Özellikle yaz aylarında, gerek meydanlarda gerekse otellerin davet alanların Türkiye’nin değerli seslerinin ve dünyaca ünlü starların konserlerine denk gelebilirsiniz. Ayrıca belediyenin organize ettiği şenliklere de katılarak eğlencenize eğlence katabilirsiniz.
Yine daha sakin bir gece geçirmek istiyorsanız, sahilde bir çay bahçesinde ya da bir bankta oturup lokmanızı, çayınızı, kahvenizi elinize alıp denizin sesini dinleyebilirsiniz.
Geceye daha farklı bir rota çizerek devam etmeye karar verirseniz, kolaylıkla İzmir’e bağlı yakın beldelere doğru da yol alabilirsiniz. Arabayla yaklaşık yarım saatte bulunan mesafedeki Çeşme, Alaçatı gibi yerlere giderek oralardaki gece manzarasının ya da kulüplerin tadını çıkarıp geri kalacağınız yere dönebilirsiniz. Güler yüzlü insanların şehrinde, çok farklı alternatiflerle dolu keyifli bir akşam geçirmemeniz için hiçbir neden yok!
İzmir Mutfağı
Ege mutfağı denildiğinde akla ilk olarak yeşillikler ve zeytinyağı ile yapılan sebze yemekleri gelse de İzmir mutfağında farklı yemek seçenekleri de vardır. Akla ilk olarak “boyoz” gelir ve bu hamur işi, İzmir’e ait bir lezzettir. Birçok farklı şehirde bu tadı bulabilseniz de “boyoz”, en güzel İzmir’de yenir. Şehre uğradığınızda mutlaka denemeniz gereken lezzetlerden biridir. Yine İzmir’e has yiyeceklerden biri olan “kumru”, bir çeşit sandviçtir ve az tuzlu nohut mayalı hamurdan elde edilen ekmeğin arasına konulan peynir, domates ve yeşil biberin lezzetli bir hâlidir. İzmir’e ait lezzetlerden olan ve kent dışında başka bir yerde bulunması epey güç olan “İzmir tulumu” da bölgedeki en önemli lezzetlerdendir. Yöresel pazarlarda kolayca bulabileceğiniz bu ürünleri sevdiklerinize de almayı ihmal etmeyin.
Zeytinyağlı taze fasulye, genelde ıspanaklı olarak yapılan kol böreği, pirinçli domates çorbasının yanı sıra dana etinin yumuşacık oluncaya kadar pişirilmesi ile yapılan papaz yahnisi de İzmir’de tadılacaklar arasındadır. Patates, domates ve biberin fırınlanması ile servis edilen ve ünü tüm ülkeye yayılan “İzmir köfte”, şehirde bulunabilecek lezzetlerdendir. Ayrıca; tarhana çorbası ve pirinçli domates çorbası da kentteki en lezzetli yemeklerdendir. Kurban bayramlarında özellikle kurban etinden yapılan bir et tatlısı olan “gerdan tatlısı”, tel kadayıf ve kaymaklı dondurma da şehirde ustalarının ellerinden tadabileceğiniz enfes lezzetlerdendir. İzmir ve çevresinde yetişen radika otundan yapılan “radika salatası”nı da denemenizi öneririz.
İzmir’de Alışveriş
Şehirdeki en önemli alışveriş noktalarından biri, Kemeraltı’dır. İzmir’in Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda birçok dükkan, mağaza, zanaat ustalarının açmış olduğu işletme ve mekan bulunmaktadır. Konak Meydanı’ndan Anafartalar Caddesi’ne doğru giderek ulaşabileceğiniz tarihi çarşıda; takı ve aksesuar malzemelerini, antika eşyaları, çömlekleri, halı-kilim ve el yapımı ürünleri ve bakır eşyaları bulabilirsiniz. Alsancak Çarşısı da yine lüks mağazaların olduğu, kafe ve restoranların bulunduğu, boylu boyunca uzanan dükkanlarda birbirinden değerli ve yöreye ait eşyaların sergilendiği bir noktadır. “Bospa” adıyla bilinen Bostanlı Pazarı da yine şehirdeki birçok eşyayı bulabileceğiniz, uygun fiyatlı elbise ve kıyafet seçeneklerinin olduğu bir çarşı olarak özellikle tekstil üzerine alışveriş yapmak isteyenlerin ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Yine Karşıyaka’da bulunan Karşıyaka Çarşısı da birçok tekstil ihtiyacınızı ve hediyelik eşyayı bulabileceğiniz bir noktada yer almaktadır. Kızlarağası Hanı, Kavaflar Çarşısı, Tütün Hanı, Musevit Hanı, Selvili Han, Piyaleoğlu Hanı ve Fazlıoğlu Han da hediyelik eşyaları, çini ve seramik ürünleri, İzmir peynirini, halı-kilim ve dokuma ürünlerini, tekstil ürünlerini bulabileceğiniz yerler arasındadır.
Eğer aradığınız büyük AVM’ler ve eğlence merkezleri ise Bornova başta olmak üzere şehrin pek çok semtinde büyük alışveriş merkezlerini de bulabilirsiniz. Agora AVM, Asmaçatı AVM, Forum Bornova, İzmir Park AVM, Kipa AVM, Optimum İzmir AVM, Selway AVM ve Park Bornova AVM, büyük alışveriş merkezi arayanların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikteki merkezlerdir. İzmir’deki pek çok çarşı, han ve alışveriş merkezinden yöreye özgü ürünleri, peynirleri, Ege’nin eşsiz lezzeti olan zeytinyağını ve hediyelik eşyaları alabilir; sevdiklerinize hediye edebilirsiniz.
Özel Günler ve Festivaller
2004 yılından beri düzenlenen ve çeşitli yaz aktivitelerinin yapıldığı Uluslararası Foça Festivali, İzmir’deki festivaller arasında en önemli olanlardan biridir. Her yıl yaz aylarında düzenlenen festivalde; konserler, söyleşiler, yelken ve sörf yarışları yapılmakta; sanat gösterileri ve yöresel lezzetler tanıtılmakta ve Foça kültürü, yerli ve yabancı turistlere tanıtılmaya çalışılmaktadır. 19. Bayındır Uluslararası Çiçek Festivali de mis gibi çiçek kokularının yayıldığı yaz aylarında konserler, tiyatro gösterileri, sinema geceleri ve çeşitli etkinlikler eşliğinde düzenlenen bir diğer festivaldir. Çeşitli ülkelerden gelen kukla ustalarının yaptığı gösteriler eşliğinde geçen ve 2007 yılından beri düzenlenen Uluslararası Kukla Günleri de şehirdeki önemli etkinliklerden bir başkasıdır. Kemalpaşa Kiraz Festivali, Menemen Çilek Festivali, Bayındır Karpuz Festivali, Uluslararası Enginar Festivali ve Ödemiş Kiraz Festivali de yine, Ege’ye has özelliklerin tanıtıldığı; eğlencenin, kültürün, sanatın ve doğanın iç içe geçtiği festivaller arasındadır.
Yaz aylarının neredeyse tamamında düzenlenen etkinliklerden birine katılarak Ege’nin kültürüne ve güzelliklerine yakından tanıklık edebilirsiniz. Ayrıca eylül ayının tamamına yayılmış olan ve Kurtuluş Günü etkinlikleri adı altında Çeşme, Bergama, Seferihisar, Selçuk, Tire ve Urla gibi ilçelerde düzenlenen etkinlikler de İzmir’deki önemli günlerde yapılan aktiviteler arasındadır.
İzmir, sadece önemli günleri ve festivalleri ile değil; fuarları ile de sürekli hayatın hareketli olduğu bir şehirdir. “If Wedding Fashion”, “Marble”, “Ekoloji İzmir”, “Shoexpo”, “IEF”, “Autoshow Günleri”, “Travel Turkey” ve “Olivtech” gibi birçok teknoloji, moda ve kitap fuarı da şehirde düzenlenen farklı etkinliklerden bazılarıdır.
Yapmadan Dönmeyin
- İzmir Kordon’da bir tur atmadan,
- Efes ve Bergama antik kentlerini ve harabelerini görmeden,
- Asansör’den İzmir’in ve Ege’nin eşsiz manzarasını seyretmeden,
- Arkeoloji ve Etnografya müzelerini gezmeden,
- İzmir’in eşsiz plajlarında denize girmeden,
- Boyoz, kumru, İzmir peyniri ve İzmir köftesi yemeden,
- ve son olarak; Kemeraltı Çarşısı ve Kızlarağası Hanı’nda alışveriş etmeden dönmeyin.