Kırşehir, İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve tarihi Hititler dönemine kadar uzanan bir ildir. İmparator I. Justinianos devrinde (527-568) Justinianopolis adıyla anılan şehre, Türkler uçsuz bucaksız kırın ortasında yükseldiği için ‘Kır şehri’ adını vermişlerdir. Kır şehri zamanla halk dilinde Kırşehir olmuştur ama özellikle köylerde yaşayan yerel halk, hala Kır şehri demektedir.
Yüzölçümü 6 bin 750 kilometrekare olan Kırşehir’in, son sayıma göre nüfusu 225 bin 500’dür. Kayseri ve Nevşehir’le birlikte Kapadokya bölgesinin kuzeyinde bulunan Kırşehir,
bir adı da Güzel Atlar Ülkesi olan turizm cenneti.
Binlerce yıl birçok devlete ev sahipliği yapan Kırşehir, kışları soğuk ve yağışlı, yazları da sıcak ve kurak olduğundan, özellikle bahar aylarında turist akınına uğrar. Genel olarak bozkır görünümündeki şehrin vadi tabanlarında ve sulak bölgelerinde, yer yer kavaklık ve meyve bahçeleri vardır.
Artan turist sayısı nedeniyle son yıllarda hem sayısı hem de kalitesi artan otel seçenekleri, Kırşehir’i İç Anadolu Bölgesi’nin cazibe merkezlerinden biri haline getirmiştir. Yüzyıllarca Anadolu’nun ticari ve ekonomik hayatında büyük rol oynamış olan Ahilik, 13. yüzyılda Kırşehir’de kurulmuştur. Bir esnaf örgütü olan Ahiliğin temeli doğruluk, karşılıklı yardımlaşma ve saygıya dayanmaktadır.
Kırşehir’de Gezilecek Yerler
Geçmişten bugüne pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Kırşehir, zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Tarihi camileri, medreseleri, türbeleri, kümbetleri, kiliseleri, kervansarayları, höyükleri, kaleleri, yer altı şehirleri ve termal sularıyla Anadolu’nun tam ortasında gerçek bir cazibe merkezidir.
13. ve 14. yüzyılda Ahi Evran, Hacı Bektaş Veli, Cacabey, Aşıkpaşa, Ahmed-i Gülşehri gibi Kırşehir’de yetişmiş mutasavvıflar, âşıklar, ozanlar düşünceleriyle, sözleriyle döneme damgalarını vurmuşlar; Kırşehir’i tarihten bugüne bu sözlerin mirasçısı kılmışlardır. Öte yandan Roma döneminde M.S. 2. yüzyılda bu bölgede Hristiyanlık hızla yayılmış, puta tapanlarla, Hıristiyanlar arasında büyük bir mücadele yaşanmıştır. Bu nedenle bu bölgede yoğun baskıdan korunmak, sığınmak ve ibadet etmek amacıyla yapılmış pek çok yeraltı şehri vardır. Kayalara oyularak gizlenme ve korunma olanağı sağlayan bu şehirlerden, Kırşehir sınırları içinde çok sayıda bulunmaktadır. Belli başlıcaları Mucur Yeraltı Şehri, Kepez Yeraltı Şehri ve Dulkadirli Yeraltı Şehri’dir.
Görülmesi gereken diğer yerler: Kırşehir Arkeoloji Müzesi, Aşık Paşa Türbesi, Süleyman Türkmani Türbesi, Muhterem Hatun Türbesi, Yunus Emre Türbesi, Kuş Kalesi, Keçi Kalesi, Kesikköprü Kervansarayı, Uzun Çarşı, Alaaddin Camii, Melikgazi Kümbeti, Fatma Hatun Kümbeti, Derefakılı Kilisesi,Hirfanlı Baraj Gölü, Kesikköprü Barajı.
Mucur Yeraltı Şehri
M.S. 3. ve 4. yüzyıllarda kurulan yeraltı şehri, Mucur ilçe merkezindedir.Zeminin 7-8 metre altında olan bu şehirde42 oda, dehlizler, ahırlar, ibadet yerleri, gizli yollar, geçitler ve havalandırma bacaları bulunmaktadır.Yumuşak kayalara oyularak yapılan şehrin, tek giriş kapısı olan yer altı şehrinde ayrıca, özel bölmelerin girişlerini kapatmak amacıyla yapılmış, büyük hacimli kapak taşları ve şehrin oksijen ihtiyacını karşılamak için yapılmış havalandırma bacaları yer almaktadır.Mucur yer altı şehri üzerinde bulunan 4795 metrekarelik alan, Kültür Bakanlığı tarafından 1991 yılında kamulaştırılmış; Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından da, ‘birinci derecede korunması gerekli kültür varlığı’ olarak tescil edilmiştir.
Ahi Evran Camii ve Türbesi
Şehrin merkezinde bulunan cami ve türbe, 1482 yılında Ahilik Teşkilatı’nın kurucusu Ahi Evran adına yaptırılmıştır. Türbeye, caminin içinden bir merdivenle çıkılmaktadır. Üç kubbe üzerine kare planlıdır ve kesme taştan inşa edilmiştir. Ana binanın sağında mescit, solunda ise Ahi Evran’ın mezarının olduğu türbe bulunur.
Cacabey Camii (Medresesi) – Cacabey Türbesi
Selçuklu döneminde Kılıçaslan oğlu Keyhüsrev zamanında, Kırşehir emiri Nurettin Cibril Bin Cacabey tarafından 1271-1272 yıllarında bir gözlem evi olarak yaptırılan medrese, Kırşehir kent merkezinde bulunmaktadır.Sonradan camiye çevrilen esere, minaresindeki mavi çiniler nedeniyle halk arasında “cıncıklı camii” denilmektedir. Kare planlı ve kesme taştan yapılmış olan medrese iki eyvanlı kapalı avlulu medreseler grubuna girmektedir. Döneminde astronomi yüksekokulu olarak hizmet vermiştir.Ana eyvanda bulunan karşılıklı iki sütun, koni ve küre biçimlerinin üst üste bindirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk sanatında başka bir örneği yoktur.
Cacabey Camii’nin sol yanında, Cacabey’e ait bir türbe bulunmaktadır.
Çağırkan Kalehöyük
Kırşehir-Kaman karayolu üzerinde, Kaman ilçesine 9 kilometre uzaklıktaki Çağırkan kasabasında bulunan toprak dolgu höyüğün genişliğinin 500 metreden fazladır. 1986 yılında Japon Prof. Dr. Masao Mori başkanlığında başlatılan arkeolojik kazılar halen devam etmektedir. Ortaya çıkan eserler höyüğün M.Ö. 3000’den İslami döneme kadar iskan gördüğüne işaret etmektedir. Çoğunluğu günlük kullanıma ait olan çanak, çömlek ve ev aletleri ile takılardan oluşan ve Kırşehir Müzesi’ne kazandırılan yüzlerce eserin Hitit ve Firik medeniyetlerine ait olduğu ortaya çıkmıştır.
Üç Ayak Kilisesi
Bizans döneminde 10-11. yüzyıllarda inşa edildiği belirtilen kilise, Kırşehir Merkez Taburoğlu Köyü yakınlarındadır. İki kiliseden oluşan ve tamamen tuğladan yapılmış olan kilisenin, iki imparator tarafından adak yeri olarak yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Seyfe Gölü
Dünyanın en büyük flamingo topluluklarından birini (320 bin adet) barındıran göl, sonbaharda da yüz binlerce ördeğin konaklama alanıdır. Seyfe gölünde beslenen ve konaklayan diğer önemli kuş türleri; çamurcunlar, pelikanlar, balıkçıllar, yağmurcunlar, kazlar, kılıç gagalar, martılar, balabanlar ve sumrulardır. Sonbaharda leyleklerin de toplanma alanı olarak kullandığı göl bölgesinde 480 bin kuşun bir arada yaşadığı tespit edilmiştir.
Kırşehir Kaplıcaları
Termal Kaynaklar ile ilgili potansiyellerin ortaya çıkarılması amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürütmekte olduğu Termal Turizm Kentleri Projesi kapsamına alınan Kırşehir’in en önemli kaplıcaları; Terme, Karakurt, Bulamaçlı ve Mahmutlu Kaplıcaları’dır.
Terme Termal Turizm Merkezi
Kırşehir belediye sınırları içinde yer alan termalde suyun ısısı, 40-56 dercedir. PH değeri 6.2 olan su, bikarbonatlı, klorürlü, kalsiyumlu, sodyumlu ve florürlü bir bileşime sahiptir. Romatizma, kalp ve kan dolaşımı, kadın hastalıkları, sinir ve kas yorgunluğu, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası rahatsızlıklar ile eklem ve kireçlenme gibi hastalıkların tedavisi için tercih edilmektedir. İçme ve banyo kürü vardır.
Kırşehir Mutfağı
Türk misafirperverliğinin ve Anadolu kültürünün en çarpıcı örneklerinin sergilendiği Kırşehir mutfağında et ve bakliyat ağırlıklıdır. Kırşehir insanı orta Anadolu’da yetişen her türlü sebze ve meyveyi mutfağında kullanır. Toprağın hediyesini, damak zevki ve yaratıcı zekâsıyla birleştirerek eşsiz lezzetler yaratır.
Tandırda çömlek paça, düğü çorbası, dövme, yeşil mercimek ve nohutla yapılan yoğurt çorbası, keşkek, katma aşı, çullama, madımak, bir tür etsiz köfte olan topalak, sütlü pilav lepe, pancar çırpması, borani, Kırşehir köftesi ve ayva dolması yöreye özgü lezzetlerden ilk akla gelenlerdir.
Kırşehir’de Alışveriş
Kırşehir’in simgesi haline gelmiş olan ‘onyx/oniks’ taşından yapılma dekorasyon ürünleri, vazodan çeşit çeşit biblolara, hayvan figürlerinden satranç takımına kadar çeşitlilik göstermektedir. Şehirde halıcılık da çok gelişmiştir. Özellikle Gördes düğümü tekniğiyle dokunan seccadeler göz alıcıdır. Geçmişten günümüze taşınmış olan bakırcılık da eşsiz örnekleriyle Uzunçarşı’da sürdürülmektedir.